Cumhuriyet gazetesine molotoflu saldırıyı polislerin yönlendirmesiyle gerçekleştiğini iddia eden sanık, bugün de suçladığı polislerin isimlerini açıkladı.

İSTANBUL- Birinci Ergenekon Davası’nda 27’si tutuklu 108 sanığın yargılandığı davanın 192. duruşmasına devam edildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi bitişiğinde salonda yapılan duruşmaya, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 25 tutuklu sanık hazır bulundu. Gazeteport’un haberine göre, Tutuklu sanıklardan Ergün Poyraz, Sevgi Erenerol ise duruşmaya katılmadı.

Cumhuriyet Gazetesi’ne molotof kokteyli atılması olayına ilişkin davanın, Birinci Ergenekon davasıyla birleştirilmesinin ardından dün ilk kez ifade veren Bedirhan Şinal, davanın diğer sanıklarını suçladığı ifadelerinin hepsini reddettiğini, o ifadeleri polislerin zoruyla verdiğini söylemişti. Bu gün taleplerin alındığı sırada söz alan Şinal, emniyetin içinde örgütlenmiş bir çete olduğunu tekrarladı. Şinal, organize suç örgütü lideri olduğu iddia edilen Sedat Peker’in adamlarına komplo kurarak, bu davada sanık olmalarına neden olduğunu iddia ettiği şube müdürleri ve başkomiserlerin adını açıkladı.

ŞİNAL POLİSLERİN İSİMLERİNİ AÇIKLADI

Şinal, "Dün isim istemiştiniz. Açıklayacağım isimler bahsetmiş olduğum örgütün elemanlardır. Emniyet Müdürü H.I.’nın olay tarihinde hakkımızda düzenlenen evraklara imzası var. Bu şahıs, bize Edirne F Tipi Cezaevi’ne bu senaryoyu yazdırmaya Başkomiser S. G.’yi yollayan kişidir. Senaryonun yazıcısı ise polis E. G.’dir. Başkomiser S.A.’nın da bütün evraklarda imzası var. İsim istediniz verdim. Bunlar hakkında gereğini yapın. İşlem yapılırsa, isimlerin devamını açıklayacağım" ifadelerini kullandı. "Mahkemeden adalet talep ediyorum" diyen Şinal, "Gerçekler ortaya çıksın 40 yıl yatmaya hazırım" dedi.

ALPARSLAN ARSLAN KAHKAHA ATTI

Şinal’ın polislerin isimlerini açıklamasının ardından duruşma salonunda kahkaha atan Danıştay Saldırısı Davası’nın sanığı Alparslan Arslan mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese’den söz istedi. Alpaslan Arslan laik ve hukuk devletinin kanunlarına bağlı olduğunu belirterek, "Danıştay Saldırısı’yla ve diğer terör olaylarıyla benim bir ilgim yok. Devletimi ve hükümetimi seviyorum. Tahliyemi istiyorum" diye konuştu.

İLK İFADESİNDE SANIKLARI SUÇLAMIŞTI

İlkokul mezunu olan 23 yaşındaki Bedirhan Şinal, Beşiktaş Adliyesi’nde 1 Temmuz 2009 tarihinde verdiği ilk ifadesinde Cumhuriyet Gazetesi’ne molotof atılması olayını davanın diğer tutuklu sanıkları Murat Aplak, Fatih Derdiyok ve Boğaç Kaan Murathan tarafından yaptırıldığını söylemişti. 2010 yılının temmuz ayında mahkemeye mektup gönderen Şinal, "Diğer sanıkların molotoflu saldırıyla alakasının olmadığını sanıkların suçsuz olduğunu" ifade etmişti. Ancak 9 Kasım 2010 tarihinde ’kapalı oturumda’ 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkarılan Şinal yine sanıkları suçlamıştı. Şişli’deki Cumhuriyet Gazetesi’nin bahçesine 29 Mart 2008 tarihinde molotofkokteyli atılmıştı.

TUTUKLU SANIK YILDIRIM: PİŞMAN DEĞİLİM

Birinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Osman Yıldırım, Cumhuriyet gazetesine bomba attırdığı için pişman olmadığını belirterek, ''Bana oynanan bu oyunu bilseydim, içinde kim olduğuna bakmaz o gazeteyi havaya uçururdum'' dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen Ergenekon davasının öğleden sonraki bölümüne sanıkların taleplerinin alınmasıyla başlandı.

Tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bu soruşturmanın başından beri yaptığı saptamaların, TSK'nın komuta kademesinin resmi açıklamalarıyla da doğrulandığını savunarak, şunları söyledi:

''Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in 29 Temmuz 2011 günü yayımladığı TSK'ya veda mektubu, bizim bu yargılamanın başından beri söylediklerimizdir. 'Ergenekon' operasyonu, Cumhuriyet devrimini, Türk ordusunu ve İşçi Partisi gibi yurtsever güçleri hedef alan bir ABD operasyonudur.''

Tutuklu sanık Osman Yıldırım da Cumhuriyet gazetesine iki el bombasını kendisinin attırdığını önceki ifadelerinde söylediğine dikkati çekerek, ''Cumhuriyet gazetesine bomba attırdım, pişman değilim. Bana oynanan bu oyunu bilseydim, içinde kim olduğuna bakmaz o gazeteyi havaya uçururdum. Benim cezamı en üst sınırdan verin'' dedi.

Danıştay'a saldırı olayıyla hiçbir ilişkisi olmadığını söyleyen Yıldırım, devletini ve milletini sevdiğini ifade ederek, ''Devletini, milletini seven biri, Danıştay'a yapılan saldırıyı onaylar mı?'' diye konuştu.

Sanık İsmail Yıldız ise verilen ilaçların etkisiyle kendisini ifade edemeyecek hale geldiğini, bu süreçte ayakta bile zor durduğunu ifade ederek, bitkinliği nedeniyle iki kez düştüğünü ve birinde burnuna, diğerinde ise ağzının içine 5'er dikiş atıldığını kaydetti.

İfadesi sırasında ağlayan Yıldız, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu'na teşekkür ederek, ''İyi ki beni oraya göndermişsiniz. Ben gördüm. Türkiye'nin orayı görmesi lazım. Biz bu davanın yüz karası olduğunu söylüyorduk, ama aslında o hastane yüz karasıymış. Mahkeme yüz karası değilmiş'' dedi.

Bunun üzerine Hakim Haşıloğlu, ''Sizin sevkiniz, eski mahkeme başkanı Köksal Şengün tarafından cezaevi revirine yapıldı. Ben de duruşmada sizin doktora sevk işleminizin yapılıp yapılmadığını sordum. Hastaneye sevkiniz, revir doktorunun inisiyatifidir'' diye konuştu.

Tutuklu sanık Mehmet Demirtaş da hastaneye sevk edilmesinden önce İsmail Yıldız ile aynı koğuşta yattıklarını belirterek, ''Sayın Başkanım, insanlık adına İsmail Yıldız'ın tahliyesini talep ediyorum'' dedi.

Duruşmada söz alan sanık Bedirhan Şinal ise can güvenliğinin tehlikede olduğunu, önlem alınmazsa sorumluluğun mahkemeye ait olacağını öne sürerek, şunları söyledi:

''Bu ifadeyi verdikten sonra can güvenliğimin tehlikede olduğunu size söyledim. Cezaevinin 1. müdürü, polislikten ayrılma bir insan. Kendisini kukla yapmışlar. Bana bir kalem vermeyen insanlar, şimdi permatik vermeye başladılar. Can güvenliğime herhangi bir şey geldiği takdirde sorumlusu heyetinizdir.''

Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese Şinal'a, ''Cezaevi yönetimine dilekçe verdiniz mi?'' diye sordu.

Şinal da ''Zaten can güvenliğimi tehlikeye atan cezaevi yönetimidir. Beni tehdit eden adamlardan ben neyi talep edeyim? Allah rızası için izin verin savunmama devam edeyim'' diye konuştu. Özese de ''Talebiniz alındı'' dedi.

Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılmasına ilişkin davanın tutuklu sanığı Boğaç Kaan Murathan'ın avukatı Burak Bekiroğlu da mahkemeye bir dilekçe sundu.

Bekiroğlu, dilekçesinde, Murathan'ın can güvenliğinin sağlanması talebinde bulunarak, aksi bir durumda sorumluluğun mahkemede olacağını öne sürdü.