Suruç'ta sivil itaatsizlik eylemleri kapsamında 'Demokratik Çözüm Çadırı'nda kılınan cuma namazında Kürtçe ezan okunduğu iddiası Güneydoğu'da gündemi değiştirdi: BDP'liler iddiayı yalanlıyor, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün ve Diyanet-Sen ırkçılıkla suçluyor.

HAKKARİ/ANKARA - BDP’nin eski Genel Başkanı ve Hakkari Bağımsız Milletvekili adayı Selahattin Demirtaş, ’BDP’nin çözüm çadırında Kürtçe ezan okundu’ iddialarını yalanladı.

Seçim çalışmaları için Hakkari’de bulunan Demirtaş, "Böyle bir şey asla yoktur. Böyle bir tartışma bile yoktur. Bu yalanı düzeltmek böyle bir ortamda artık zorlaşıyor. AKP’nin bir iftirasıdır. Çamur at izi kalsın. Başka bir şey yok" dedi.

Demirtaş, kaldığı otelde basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki konularla ilgili gazetecilere açıklamalarda bulundu. Demirtaş, bu seçim döneminde hükümet merkezli çok ciddi, kirli, kara propaganda ve psikolojik savaş yöntemleriyle karşı karşıya olduklarını söyledi. Demirtaş, "Bağımsız adaylar olarak inanılmaz bir saldırı altındayız. AKP’nin seçim strateji merkezi bize yönelik yalanlar üretiyor" dedi. Demirtaş, şöyle konuştu:
"AKP’nin yandaşı gazeteler de yalanları hemen haber haline getiriyorlar. Akşam da AKP yandaşı televizyonlar bunu haberleştiriyor. AKP yanlısı yorumcu, köşe yazarları oturup bunu uzun uzun tartışıyorlar. Partimizi zan altında bırakıyorlar. Başbakan da bunu meydanlarda siyasi bir argüman olarak kullanıyor. Çünkü Başbakan düşüşe geçmiştir. Tehlikeyi görmüştür kendisi açısından. Başbakan’ın AKP sözcüleri utanmadan, sıkılmadan, haber doğru mudur, yanlış mıdır buna bakmadan iki gündür miting meydanlarında, televizyonlarda bu haberi kara propaganda olarak kullanıyorlar."

CHP İLE SÖZLEŞME DE YALAN

Demirtaş, CHP ile Hakkari’de sözleşme yaptıkları konusunun da yalan olduğunu söyledi. Bunun da AK Parti yanlısı medyanın bir yalanı ve Başbakan Erdoğan’ın uydurması olduğunu kaydeden Demirtaş, Elazığ’da oyları MHP’ye yönlendirdikleri konusunun da yine yalan olduğunu kaydetti.

Demirtaş konuşmasını şöyle sürdürdü: "Telefon konuşması ortaya çıkmadan Başbakan ’O kayıtlar çıkacak’ diyerek, bu komplonun bizzat içinde olduğunu, yöneticisi olduğu Başbakan tarafından itiraf edilmiştir. Yani bunun gibi her gün onlarca yalan üretiyor. Seçim bürolarımızda molotof yakalattırıyor. Bu da bir yalan ve komplodur. Öğrenci yurtlarında çocuklara yönelik saldırılar bizle ilişkilendiriliyor. Tümüyle iftiradır. Seçmenleri tehdit ettiğimiz, kepenkleri zorla kapattırdığımız, her gün yeni yeni iftiralar, yalanlar üretiyor. Anlaşılan AKP’nin bir ekibi sadece bu iftiralarla uğraşıyor. Ben şimdi buradan bütün Türkiye’ye şunu açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum; Bizim medya gücümüz yok. Medyaya dağıtacak paramız yok. Ama medyada hala namusuyla, onuruyla çalışan emekçiler de var, hala basın ahlakına saygılı olan gazeteciler de var. Bunu da görüyoruz, izliyoruz. Onlara da saygı duyuyoruz. AKP’ye karşı halk isyan noktasına gelmiştir. Televizyonları izleyen, AKP’nin gazetelerini okuyan insanlar Kürtler’e düşman oluyor, onları izleyen Kürtler ise AKP’ye karşı kini artıyor. Ve bunu Başbakan kendi eliyle yapıyor. Son derece tehlikeli bir iş yapıyor. Bu AKP’nin batıdaki oylarını arttırabilir. Ama seçim sonrasında kolay kolay düzeltilemeyecek bir ağır tahribat yaratıyor."

İSLAMİ MEDYAYA HATIRLATMA

Demirtaş, isim vermeden Milliyet Gazetesi yazarı Nuray Mert’i de savundu. Demirtaş, şunları söyledi: "Ben özellikle İslami medyaya bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Bir zamanlar merkez medya, Kemalist medya, bugün sizin bize yaptığınızı size yapıyordu. Hatırlatmak istiyoruz. Bir dönem siz aynen böyle saldırı altındaydınız ve o dönemde bizler hep birlikte sizi sahipleniyorduk. Bunun üzerine bir siyasi linç geliştiriliyordu ve siz de bu işin mağduruydunuz. Bugün bu işin zalimi oldunuz. Bu iftiraların aynısını siz Kürtler’e yapıyorsunuz. Kesinlikle bunun faturası size çıkacaktır. Ben onun için Tayyip Erdoğan iktidarı güçlensin ve ona şakşakçılık, yağcılık yapanlara 1990’da Tansu Çiller’e, Kenan Evren’e 12 Eylül’de şakşakçılık yapanlara ve Demirel’e ve diğer başbakanlara şakşakçılık yapanlara benzetiyorum. Her dönem başbakanın etrafında yalakacılar vardır. Ama mertler de vardır. Bu mertlerin isimleri her ne kadar ’namert’ olarak adlandırılsa da onlar merttir. Bu ülkede eğer barış olacaksa mert gazeteciler, mert siyasetçiler ve mert aydınlar tarafından ancak sağlanacaktır. Böylesine bir iktidar, böylesine bir Başbakan bu ülkeye büyük bir zarar veriyor. Kürtçe ezanla ilglii ses kaydı da yok. Bu tamemen yalandır. İl Başkanı diyor ki biz ibadetin anadilde yapılmasını savunuyoruz. Yoksa Kürtçe ezan gibi bir saçmalık yok."

ERGÜN: EZAN EVRENSEL BİR MESAJ

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün Kanal 24’te yayınlanan "Moderatör" programında, Kürtçe ezan tartışmalarını değerlendirirken, geçmişte de Türkiye’de böyle bir deneme gerçekleştiğini ve uzun yıllar uygulandığını hatırlattı.

Ezanın "evrensel bir mesaj" olduğunu, dünyanın her yerinde Müslümanların aynı mesajla bunu seslendirdiklerini belirten Ergün, "Bunun hangi dilden olduğunun fazla önemi yoktur, bu evrensel bir mesaj haline gelmiştir. Bunun Arapça olduğu, olmadığı konusu bir kenara bırakılmış, Müslümanların evrensel bir mesajı haline gelmiştir" dedi.
Durum böyleyken bu mesajı millileştirmeye veya etnikleştirmeye çalışmanın son derece yanlış olduğunu vurgulayan Ergün, şunları kaydetti: "Bunu Türkiye acı tecrübelerle yaşadı. Acı tecrübelerle yaşanmış bir şeyi tekrar bir başka versiyonuyla Kürtçeleştirmeye çalışmak, ezanı, bir inancın sembollerini, evrensel sembollerini etnik unsurlarla bezemeye çalışmak son derece yanlış bir girişim. Ama, aşırı milliyetçiliklerin olduğu dönemlerde bu tür bazı sapmalar meydana geliyor maalesef... Dünyanın başka yerlerinde de belki oldu. Bizde de şimdi aşırı milliyetçilik, Kürt milliyetçiliğinin aşırı versiyonlarından bir tanesi haline gelince (ezanı da Kürtçeleştirelim) noktasına geliyor bu evrensel mesaj."

Evrenselliklerle aşırı milliyetçilikler arasında her zaman bir çatışma, bir çelişki olduğunu, evrensel değerlerin aşırı milliyetçiliklerle barışmadığını dile getiren Ergün, ırkçılık boyutuna varmış milliyetçilikler açısından bakıldığında, ırkçılık boyutuna varan Kürt milliyetçiliğinde aslında "keşke İslam değil de Zerdüştlük olsa Kürtlerin dini" diye hesap edildiğini, çünkü o versiyona göre "İslam’ın Kürtleri Türkleştirdiğini" söyledi.

Türkiye’de de ırkçılık boyutundaki milliyetçilerden "Müslümanlık yerine keşke Şamanlık olsa" diye bakanlar olduğunu, bunun nedeninin de "Müslümanlık Türkleri Araplaştırmıştır" düşüncesi olduğunu ifade eden Ergün, şöyle konuştu: "Yani, bütün ırkçı anlayışların evrensel mesajlara karşı tepkileri var. Evrensel mesajların kendi ırkçı anlayışlarıyla uyuşmadığını düşünerek ya daha eskiye dönmeyi arzu ederler ya da var olanı etnik unsurlarla dönüştürmeyi arzu ederler. Bunlar son derece yanlış girişimler, yanlış olduğunu da kendileri de görecektir. Çünkü toplumun hiçbir kesiminden bunlar karşılık bulmaz. Bu büyük bir sapma hareketidir. Bu sapmayı toplum iyi değerlendirecektir."

DİYANET-SEN: KAFATASÇILIK

Diyanet-Sen Doğu ve Güneydoğu Anadolu Şube Başkanları tarafından yapılan ortak açıklamada, evrensel bir çağrı olan ezanın Türkçe, Kürtçe veya herhangi bir dilde okunmasını istemenin kafatasçılıktan başka hiçbir şey olmadığı bildirdi.

RADİKAL