Kayseri eski İl Jandarma Komutanı Cemal Temizöz'ün de aralarında bulunduğu 7 kişinin yargılandığı 'faili meçhuller' davası duruşmasında tercüme krizi yaşandı. Duruşmada dinlenen ve Kürtçe bilmeyen tanığın ifadelerinin eksik tercüme edildiğini iddia eden avukatlar mahkeme başkanıyla tartıştı.

 

Kayseri eski İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz ile korucubaşı Kamil Atak'ın da aralarında bulunduğu 5'i tutuklu 7 kişi hakkında, Şırnak'ın Cizre İlçesi'nde 1993- 95 yılları arasında işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili açılan davanın 37'nci duruşması Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Duruşma öncesi Diyarbakır Adliyesi çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Duruşmada tutuklu sanıklar Cemal Temizöz, Kamil Atak, Hıdır Altuğ, Abdulhakim Güven ve Adem Yakın ile tutuksuz sanık Temel Atak hazır bulunurken, tutuksuz sanık Kukel Atak ise katılmadı.

 

KÜRTÇE TERCÜMAN KRİZİ

Duruşmada 1994 yılında öldürülen Abdulaziz Gasyak, Ömer Candoruk, Süleyman Gasyak ve Yahya Akman cinayetlerine ilişkin olarak Agit Malgaz tanık olarak dinlendi. Kürtçe beyanda bulunacağı belirtilen Malgaz için tercüman bulunamaması mahkeme başkanının tepkisine neden oldu. Mahkeme Başkanı, "Koca adliyede tercüman yok mu? Bulun. Polis marifetiyle mi bulalım" dedi. Bunun üzerine 3'nci İş Mahkemesi'nde mübaşir olarak görev yapan Mehmet Salih Işık duruşmada tercümanlık yaptı. Tanık Agit Malgaz'a tercüman aracılığı ile Kürtçe yemin ettirildikten sonra ifadesi alınmaya başlandı.

 

'ÖMER'İN EHLİYETİNİ ARAÇTAN YOLA ATTILAR'

Agit Malgaz, 1994 yılındaki olayın meydana geldiği gün Silopi'den Cizre'ye yolcu minibüsü ile geldiğini belirterek şunları anlattı:

 

"Silopi'den sigara alıp Cizre'ye getiriyordum. 24 saat yol kontrolü yapılan Botaş Karakolu'nda aracımız durduruldu. Araçtan indirilerek üst, araç araması ve kimlik kontrolü yapıldı. Öğlen 14.30- 15.00 gibiydi. Aracımızı durdurdular. Önümüzde maktullere ait araç ile birlikte 3 tane otomobil bekliyordu. 2'si, arkasında anteni bulunan beyaz renkli Renault marka istihbaratçılara ait araç, diğeri ise Cizre'de taksicilik yapan gri renkte Ömer Candoruk'a ait otomobildi. Çok iyi hatırlıyorum. Aramayı yapanların tamamı sivil kıyafetliydi. Hatırladığım kadarı ile 7- 8 kişilerdi. İçlerinde Abdulhakim Güven ve 'Bedran'ı (Adem Yakin) tanıdım. Abdulhakim'in üzerinde çelik yelek ve boynunda puşi vardı. Sakallıydı, kot pantolon giymişti. Korkumuzdan çevremize detaylı bakamıyorduk. Bizimle ilgili kontrol devam ettiği sırada Ömer Candoruk, mahalleden komşum olan Abdulaziz Gaysak, Süleyman Gaysak ve henüz çocuk yaşta olan Yahya Akman'ı apar topar araçlara bindirdiler. Daha sonra her iki istihbarata ait araç Ömer'in aracını aralarına alarak Cizre istikametine hareket etti. 5- 6 dakika sonra bizimle ilgili arama bitti ve biz de aynı yöne doğru hareket ettik. Cudi tesisi civarında bu araçlara yetiştik. Araçtan dışarı bir şeyin atıldığını gördük. Gidip baktığımda Ömer'e ait ehliyetti. Araca tekrar bindiğimde bu üç aracın Bozan Köyü'ne doğru gittiğini gördüm. Bizse Cizre'ye doğru yolumuza devam ettik."

 

'4 GÜN SONRA CENAZELERİ GETİRDİK'

Akşam Abdulaziz Gaysak'ın evine gittiğini belirten Agit Malgaz ifadesine şöyle devam etti:

"Eşine kocasının Botaş arama noktasında itirafçılar tarafından götürüldüğünü söyledim. Sabah Koç Otel'in altında bulunan kahvehaneye gittim. Ömer Candoruk'un ehliyetini abisi Salih Candoruk'a teslim ederek olayı anlattım. Olaydan üç gün sonra da öldürüldüklerini duyduk. Cenazeleri traktörle Cizre'ye getirdik. Cenazeleri hastaneye getirdikten sonra yanaşamıyorduk. Orada ne hakim ne savcı vardı. Tamamı istihbaratçıydı. Çok korkuyorduk."

 

'İNSANLARI KAÇIRIP ÖLDÜRÜYORLARDI'

Avukat Tahir Elçi'nin 'Hakim ve Bedran'ı nasıl tanırdınız?' sorusunu tanık Malgaz şöyle yanıtladı:

"Cizre'de bunları tanımayan yoktu. Tanınan bir aile ve atları vardı. Köyleri bize yakındı. Sürekli atları ile köy köy gezerlerdi. Jandarmada çalışıyorlardı. Sivil kıyafet giyiniyordu. İlçede bulunan herkes onları parmakları ile işaret ediyordu. Abdulhakim cezaevinden çıktıktan sonra Jandarmada çalışmaya başladı. İnsanları kaçırıp öldürüyorlardı. Onları tanımayan kimse yoktu."

 

'EKSİK TERCÜME' İTİRAZI

Tanık Malgaz'ın ifadesinin tercüman tarafından eksik tercüme olduğunu belirten mağdur avukatları bu duruma itiraz etti. Tercümenin usule uygun yapılmadığına ilişkin yapılan itirazlar, mahkemeye heyeti ve avukatlar arasında kısa süreli gerilime neden oldu. İfade alınması sırasında usul hataları yapıldığını belirten avukatlar, zaman zaman ayağa kalkarak mahkeme başkanını usul konusunda uyardı. Avukatların söz almadan ayağa kalkıp konuşmalarına sinirlenen mahkeme başkanı, "Duruşma düzeni ve disiplinini bozuyorsunuz" diye uyarıda bulundu.

 

Sanıklar Abdülhakim Güven ve Cemal Temizöz'ün sorularının ardından usul tartışmalarının yeniden başladığı duruşmada avukat Tahir Elçi söz alarak, "Mahkemenin iyi niyeti noktasında şüphelerimiz var. Mahkemenin neyi amaçladığı konusunda kuşkularımız var" dedi.

 

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede sanıklardan Cemal Temizöz'ün 9, Kamil Atak'ın 7, Temel Atak'ın 2, Kukel Atak'ın bir kez, itirafçılar Adem Yakin'in 7, Hıdır Altuğ'un 3, Fırat Altın'ın (Abdulhakim Güven) 6 kez ağırlaştırılmış ömürboyu hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor. (Haberler.com)