İslami Yazar İhsan Eliaçık aleyhine, 28 Şubat'tan hemen sonra 30 dava açıldı. Bir çoğundan beraat etti ama muhalif gazeteciler gibi o da cezaevine girmekten kurtulamadı. Hem 12 Eylül darbesi hem de 28 Şubat postmodern darbelerinden nasibini aldı. Eliaçık, bugün, "İmamın Ordusu" kitabının başına gelenler için "Gözü dönmüş, ilkellik" diyor.

ETHA/FATMA KELLECİ- Yazar İhsan Eliaçık, 28 Şubat postmodern darbe öncesinde Kayseri Gündem Gazetesinde köşe yazarlığı ve yine Kayseri'de yayın yapan Birlik FM'de yayın yönetmenliği yapıyordu. Aynı dönem yaptığı kitap çalışmaları nedeniyle "örgütsel döküman" gerekçesiyle gözaltına alındı, sorgulandı, yıllarca yargılandı. Eliaçık, dün postmodern darbe döneminde yaşananlar ile bugün muhalif gazetecilere yapılan muameleler için "Her iki durumda da olan bizlere ve muhalif gazetecilere oluyor. Olayla ilgisi olmayanlar ya da muhalif gazeteciler gümbürtüye gitti" diyor.

28 Şubat 1997'de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı olduğu söylenen uygulamalar, İslami yazar ve gazetecileri de vurdu. Yazar İhsan Eliaçık da o dönemde yazdıkları ve söyledikleri nedeniyle operasyona maruz kalan, emniyet salonlarında dizilip teşhir edilen yüzlerden birisi.

Eliaçık, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yargılandığını anlatıyor: "Mesela, çalıştığımız radyoya, 'Burada örgüt propagandası yapıyorsunuz' dediler. Gazete köşesinde 'örgütün talimatlarını yayınlıyorsun' dediler. 'Adalet Devleti' ve 'İslamın Yenilikçileri' diye bir kitabım vardı. Orada geçen '3D' diye bir söz vardı. 3D: Değişim, dönüşüm, devrim. Sen burada 3D diyerek irtica mensuplarına 555K (5'inci ayın 5'inde, saat 5'de Kızılay) der gibi mesaj veriyorsun... O kitabı okuyan insanları da beni de sorguladılar. Bize eziyet ettiler."

YAZILARDA GEÇEN KELİMELERE ÖRGÜT MUAMELESİ

Yazar Eliaçık, aynı dönem Değişim Dergisi'nin yayın yönetmenliğini yapmış. Değişim dergisine de "Örgüt Dergisi" demişler: "Orada yazan ifadelerin örgüt ismi olduğunu iddia ettiler. Mesela, derginin adı 'Değişim', o zaman 'Değişim Örgütü.' Derginin sahibi Şafak Basın Yayın... O zaman örgütün adı; 'Şafak adlı örgüt.' 5-6 tane birden isim verdiler bize" diyor.

'BİLGİSAYARIMI SONRA TESLİM ETTİLER'

Eliaçık'ın da operasyon sırasında yayımlanmaya hazır olan bir kitabı varmış. Eliaçık, şöyle anlatıyor: "O zaman basılmadan önce bilgisayarımdaydı. Bilgisayarımı alıp götürdüler. Sonra da teslim ettiler. Yani bugünkü kadar olmadı. Bugün kopyaya da el koyuyorlar. Ben emniyette sorgulamamı yapanlara gözüm bağlıyken 'Bunların hepsini kitap olarak bastıracağım' dedim. 2003'de kitabımı bastırdım."

SELAMLAŞMAYA ÖRGÜT MUAMELESİ

İhsan Eliaçık, "Durakta selamlaştık diye vatandaşa örgüt mensubu muamelesi yaptılar, sorguladılar. Dediler ki 'Sen bununla durakta ne görüşüyordun?' Dedi ki, 'selam verdim.' 'Hayır, sen buna örgüt talimatı verdin.' Yani bir irticai örgüt paranoyası, manyaklığı vardı. Şimdi şuan ki Ergenekon manyaklığı gibi. Şu anda muhalif gazetecileri tutuklayan Ergenekon manyağı olanlar var. Bazen böyle toplumsal histeri haline geliyor. Biz histerisiz yaşayamıyoruz yani. Halbuki olayların normal seyrinde akması suçluların titizlikle, aranarak bulunması lazım. Bunların yargılanması lazım. Tabii, adına Ergenekon denilen böyle bir örgüt vardır. Devletin içerisinde oluşmuş bir çete vardır. Bu Türkiye'de büyük zulümler yapmıştır. Şimdi bunların hesabını nasıl göreceğiz? Çevik Bir dışarıda. 12 Eylül'ü yapan Kenan Evren Marmaris'te resim yapıyor. Kimin hesabı soruluyor?" diye soruyor.

'KİTABIN BASILMASI LAZIM'

Yazar İhsan Eliaçık, Ahmet Şık ve Nedim Şener gibi muhalif gazetecilerin tutuklanmasına ilişkin ise şunları belirtiyor: "Bize yapılanların bir benzeri olarak görüyorum. Haksızlık, zulüm olarak görüyorum. Saçma bir şey olarak görüyorum. Velev ki içinde örgüt propagandası yapılıyor olsa bile, bu kitabın basılması lazım. Kitap basıldıktan sonra insanlar okur, mahkemeye vermek istiyorsan, gider mahkemeye verirsin. Ben orada sanıldığı gibi bir Ergenekon deşifresi yapıldığını zannetmiyorum. Emniyetin içinde bir kesimden bahsediliyor. Fethullahçı, cemaatçi şahıslar isim verilerek deşifre ediliyordu, henüz kitabı görmedim ama Hanefi Avcı'nın kitabı öyleydi. Orada da İstanbul Emniyeti'nden bahsediliyor, şahıslar, isimler veriliyor. Onun için yaptılar. Dolayısıyla bu; öyle yayınevine gidip, nerede kopya diye bilgisayarları arayıp, olmadı gazeteye (Radikal) gidip orada aramak saçmalıktır, ilkelliktir. Çok çirkin bir davranış olarak görüyorum. Ben şunu söylüyorum: Bunu bize bile yapmamışlardı."

'ŞIK'I KENDİ GELENEĞİMLE TERSLEŞMEK PAHASINA DESTEKLİYORUM'

Ahmet Şık'ın yayımlanamayan kitabının başına gelenler için "Gözü dönmüşlüğü ifade ediyor" diyen Eliaçık, şöyle devam etti: "O dönemde evlerine baskın düzenlenenler, bilgisayarlarına el konanlar kopyasını alıp bilgisayarından gerisini imha etme gibi bir şey hiç görülmedi. İlk defa burada görüyorum. Ben şuanda evlerine baskın düzenlenerek tutuklanan, kitap kopyalarına el konan gazetecileri destekliyorum. Kendi geldiğim kökle tersleşmek pahasına bunu yapıyorum.

Ben Ergenekoncu 28 Şubatçılardan çok zulüm gördüm. Lanet olsun böyle bir çark var. Hükümetler değişiyor, o geliyor öbürüne baskı uyguluyor, diğeri geliyor öbürüne. Arada olan bize, muhaliflere oluyor. O zaman da vardı. Olayla ilgisi olmayanlar ya da muhalif gazeteciler gümbürtüye gitti."

ETHA