Göç Edenlerle Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği'nin (Göç-Der) hafta sonu Diyarbakır düzenlediği "Zorunlu Göçü Yeniden Düşünmek" çalıştayının sonuç bildirgesi Göç-Der Şube binasında açıklandı.

Sonuç bildirgesi ve çalıştay sonrası hazırladıkları önerileri okuyan Göç-Der Şube Eş Başkanı Yılmaz Kan, son saldırılar ile birlikte bir milyon insanın zorla yerinden edildiğini söyledi.

Kan, cumhuriyetin kuruluşundan sonra 1925 Şark Islahat Planı ile zorunlu göçün günümüze kadar sistematik bir hal aldığını ifade etti.

Şark Islahat Planı'nın göçertme ve asimilasyon politikası olduğunu söyleyen Kan, 1987 yılında ilan edilen OHAL ile 3 milyon insanın yerinden edildiğini ve 3 bin 500 yerleşim alanın boşaltıldığını söylüyor.

'ZORLA YERİNDEN EDİLME DEVAM EDİYOR'

Zorla yerinden edilmenin çözüm sürecinin bozulması ile tekrar yoğun olarak gündeme geldiğini hatırlatan Kan, Kürt kentlerine karadan ve havadan yapılan saldırılar sonucunda bir milyondan fazla insanın zorla yerinden edildiğini aktardı.

Çatışmalı süreç devam ettiği için yerinden edilmenin devam ettiğini vurgulayan Kan, "Kürt kentlerinde devlet 'kamu düzeni' adı altında tarihin hiç bir döneminde rastlanılmadığı biçimde aylarca sokağa çıkma yasağı ilan etmiş ve ağır silahlar kullanarak kentleri yıkarak, yakarak tahrip etmiştir. Sokağa çıkma yasağı uygulanan ve saldırıya maruz kalan kentlerin ortak özelliği 90'lı yıllarda köy boşaltmaları sonucunda zorla yerinden edilenlerin gelip yeni yaşam kurmaya çalıştığı kentlerin olmasıdır" dedi.

'TRAVMALARA NEDEN OLACAK'

Zorla yerinden edilen Kürtlerin göç esnasında, göç yollarında ve göç sonrasında başta yaşam ve barınma hakkı olmak üzere ağır hak ihlalleri yaşadığını ifade eden Kan, zorunlu göçün çeşitli toplumsal travmalara neden olacağını belirtti.

Çalıştayın sonuç bildirgesini şöyle:

"* Bu süreçte yaşanan ağır hak ihlallerine karşı insan hakları alanında çalışan STK'ların kendi uzmanlık alanlarında çalışmalar yaparak bu çalışmalarının sonuçlarını ortaklaştırarak birlikte hareket etmeleri,

* Hükümetin 'kamulaştırma' adı altında hukuksuz bir biçimde mülklerine el koyma girişimlerine karşı barolar, hukuk dernekleri ve STK'ların hukukçuların oluşan merkezi bir komisyonun kurulması, bu hukuksuzluğun iptali için başta stratejik davalar açmak üzere hukuki girişimlerde bulunulması

* Zorla yerinden edilmiş (kadın ve çocuklar) ve travma geçiren kişilere yönelik psiko-sosyal destek biriminin oluşması

* Rojava derneğinin göç mağdurlarına yönelik başlatmış olduğu yardım kampanyasına bütün STK'ların aktif destek sunması

* Göç platformunun öncülüğünde, insan hakları örgütlerinin iş birliği ile saldırıya uğrayan kentlere yönelik bilgi, belge toplayarak bir arşivin oluşturulması

* Çalıştay da katılımcı STK'ların yaptıkları gözlem ve incelemelerde elde ettikleri verileri ortak bir rapora dönüştürerek kamuoyuna, insan hakları ile ilgili ulusal ve uluslar arası kurum ve kuruluşlara ulaştırılması

* Göç mağdurlarına kendi haklarıyla ilgili aydınlatıcı ve yol gösterici bir rehber kitapçığının hazırlanması ve dağıtılması

* DTK bünyesinde geniş kapsamlı bir göç konferansının planlanması ve yapılması

* Kürdistan kentlerinde yaşanan bu insanlık dışı uygulamaların bilgi ve belgeleriyle toplumsal bir hafızaya kazınacak bir belgeselin hazırlanması

* İnsanlık suçu kapsamına giren bu suçları stratejik dava olarak uluslararası yargı organlarına taşınması ve dava edilmesi."

Kan, son olarak bütün uluslararası kurumları Kürdistan şehirlerinde yaşanan zorunlu göç mağdurlarıyla dayanışmaya çağırdı.

(Kaynak: DİHA)