AP ve ABD raporlarına rağmen AKP basın üzerindeki baskıyı yoğunlaştırırken, en son sokağa çıkma yasaklarını takip eden DİHA muhabiri Meltem Oktay tutuklandı.

En kalabalık bürosu "cezaevi" haline gelen DİHA'ya yönelik baskıları eleştiren basın meslek örgütleri, AKP'nin politikalarıyla ileri düzeyde faşizm yaşandığını belirtti.

Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye hakkında hazırladığı 2015 yılı İlerleme Raporu’nda basın ve düşünce özgürlüğü konusundaki ihlallere geniş yer ayrılarak, Türkiye’yi en sert şekilde eleştirildi.

Aynı gün ABD Dışişleri Bakanlığından da benzer içerikte bir rapor yayınlandı. AP ve ABD'nin hazırladığı raporlara ve Türkiye'nin uluslararası alanda gittikçe kötüleşen imajına rağmen, basına yönelik baskılarda hız kesmeden sürüyor.

Özellikle abluka uygulanan kentlerindeki gazetecilere gözaltı, darp ve tutuklama ile sindirmeye çalışan AKP DİHA muhabiri Meltem Oktay’ın tutuklandı.

Basına yönelik baskıları değerlendiren Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) eski Genel Başkanı Ercan İpekçi, iktidarın artık insan hakları ihlallerinde sınır tanımadığını ve gazetecilere karşı düşman hukuku işlettiğini kaydetti.

 İpekçi, şunları vurguladı: “İktidar sınır tanımıyor insan hakları ihlallerinde. AKP iktidara geldiği günden bu yana gazeteciler, yazarlar, aydınlar, avukatlar ve düşünen bütün insanlar düşmanıymış gibi davranıyor. Eskiden topluca dava açıyorlardı şimdi ise gazetecileri birer birer içeri atıyorlar. Hepsi de mesleki faaliyetlerinden dolayı gözaltında ve tutuklanmış durumda.”

‘FAŞİZMİN SON NOKTASINDAYIZ’

İktidarın en ufak bir eleştiriye dahi tahammül edemediğini vurgulayan İpekçi, gelinen noktayı ise “faşizmin son noktasındayız” şeklinde değerlendirdi. İpekçi, “Demokrasi maskesi altında çoğunluğun desteğini aldığı iddiasıyla hareket eden bir iktidarın topluma asla hoşgörülü davranmadığı, en ufak bir eleştiriye tahammül edemediği tam bir diktatörlük ortamındayız” dedi.

‘ERDOĞAN ULUSLAR ARASI BİR DİKTATÖR’

Avrupa Parlamentosu'nun 2015 Türkiye İlerleme Raporu’ndaki basın bölümüne de değinen İpekçi, Avrupa'nın siyasi kimi çıkarları gözeterek insan haklarını hiçe sayan yaklaşımlarına rağmen, Avrupa toplumu ve bazı kurumlarının insan hakları konusunda duyarlı olduğunu söyledi.

“Uluslararası anlamda bir diktatörlük yetiştirdik bu topraklarda” diyen ve Erdoğan’ın diğer ülkelerdeki gazetecilere müdahalesini hatırlatan İpekçi, “Biz onlara basın hakları nasıl ihlal edilir, onu da öğretiyoruz. Bizim diktatörümüz sadece Türkiye’deki gazetecilere değil, Avrupa’daki gazetecilere de dava açmanın yollarını arıyor. Bunda da batılı liderlerin katkısı elbette var. Ama hem Türkiye’de hem de uluslararası düzeyde bütün bunları gören ve tepki koyan bir topluluk da var. Umuyorum ki akıl kazanacak, güçlü olan değil, akıl ve insan hakları kazanacak diye umuyoruz” şeklinde konuştu.

Türkiye Gazeteciler Sendikası Ankara Şube Başkanı Esra Koçak da AKP döneminde toplumun tüm kesimlerine yönelik baskının arttığına vurgu yaptı. Koçak, özellikle Kürtler, Aleviler ve kadınların ağır baskı altında olduğunu ve bu baskının mesleki anlamda ortaya çıktığı alanın da gazetecilik olduğunu belirterek, “Çünkü yalanları ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Gazeteciler iktidarın söylediklerinin gerçek olmadığını yazıyorlar işte bu yüzden de bu insanlar şimdi cezaevindeler. Hapishaneler fikirlerimizi hapsettikleri yerler olmayacak. Olmadı da ve gördük defalarca, çıkan arkadaşlarımız daha güçlü daha bilenmiş ve çok daha özgür bir biçimde çıktılar” ifadelerini kullandı. Koçak, AP raporunun da AKP tarafından görmezden gelineceğini vurguladı ve bütün gazetecilere "hangi düşüncede olurlarsa olsunlar birlikte mücadele etme" çağrısı yaptı.

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Ankara Şube Başkanı ve Genel Yönetim Kurulu Üyesi Can Güleryüzlü ise Türkiye’nin despotik bir rejime doğru gittiğini belirterek, “Yapışık ikizler misali birbirinden ayıramayacağımız ‘şiddet ve gerçeklerin saklanması’, aslında tüm despotik ve faşizan hareketlerin geleceği noktadır. Son olarak Meltem Oktay meslektaşımız bu politikalara maruz kalmış ve tutuklanmıştır. Basın özgürlüğüne yönelik süregelen baskılar, dolayısıyla da ‘halkın doğru haber alma hakkı’nın engellenmesi politik ve sistematik bir tercihtir ve bu artık, Türkiye’de demokratik bir ortamda birlikte yaşamak isteyen herkes tarafından fark edilerek, ortak bir tutuma dönüştürülmelidir” diye konuştu.

‘GERÇEKLERİN SESİ YANDAŞ OLAMAZ’

Her dönem uygulamalarına destekçi başkaca siyasi hareketler bularak bugünlere gelen Recep Tayyip Erdoğan ve siyasi hareketi olan AKP’nin, yandaşı olmayacak tek sesin “gerçeklerin sesi olan özgür gazeteciler" olduğunu ifade eden Güleryüzlü, tutuklu tüm gazetecilerin biran evvel serbest bırakılması çağrısında bulundu.