Ankara 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu yargılandığı dava dosyasının Yasin Börü davası ile birleştirilmesi talebini üçüncü defa reddetti.

Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, “Demirtaş’ın son 30 günlük tutukluluk incelemesi yapılmadığından dolayı 7 gündür mahkeme kararı olmaksızın tutuklu bulunuyor” diyerek, Bölge Adliye Mahkemesi’ne tahliye talebinde bulunacaklarını söyledi. 

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu yargılandığı ve 9 aydır hangi mahkemede yargılanacağı belli olmayan dosyası ile ilgili Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesinin, 6-8 Ekim Kobani eylemleri sırasında yaşamını yitiren ve kamuoyunda Yasin Börü davası olarak bilinen dava dosyası ile birleştirilme ısrarı bir kez daha sonuç vermedi.

dihaber'de yer alan habere göre, Yasin Börü Dosyasına bakan Ankara 2’nci Ağır Ceza Mahkemesinin birleştirmeye muvafakat vermemesinden dolayı, resen birleştirme kararı veren 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi, Demirtaş’ın Yasin Börü ve 3 Hür Dava Partilinin (Hüda-Par) öldürülmesi olayının “azmettiricisi olduğu" iddiasını ileri sürerek, yargılamanın Börü dosyası ile birlikte yapılmasını talep etmişti. Ancak Ankara 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi, 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından birleştirilme talepli gönderilen dosyayı iki defa reddetmişti.

Bunun üzerine dosyanın birleştirilmesi yönünde resen karar veren 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi, itiraz mercii olarak da 20’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ni göstermişti. 20’nci Ağır Ceza Mahkemesi de Demirtaş’ın avukatlarının yaptığı itiraz üzerine, itiraza yetkili olmadığı yönünde karar vererek, dosyayı 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’ne geri göndermişti. 

‘DOSYAMIZA KONU EYLEMLERDEN SORUMLU OLAMAZ’

Resen birleştirme kararı ile dosyadan elini çeken 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi, Demirtaş dosyasını 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi ise, muvafakat vermediği halde kendisine gönderilen dosyayı, Yasin Börü dosyası ile birlikte, üç gün önce verdiği kararla Ankara Bölge Adliye Mahkemesine göndermeye karar verdi. 

2’nci Ağır Ceza Mahkemesi, gerekçesinde şu ifadelere yer verdi: 

“Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/47 esas sayılı dosyasına konu iddianamede sanık Selahattin Demirtaş hakkında 6-7-8 Ekim 2014 tarihinde meydana gelen olaylar yönünden TCK’nun 214/1-son maddesindeki suç işlemeye tahrik ve 2911 sayılı kanunun 27. Maddesi delaletiyle 34/1-2 maddelerinden cezalandırılması talep edilmiş olup buna göre, sanık Selahattin Demirtaş’ın 6-7-8 Ekim 2014 tarihinde meydana gelen olaylarla ilgili olarak sadece ‘toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” suçları yönünden “suç işlemeye tahrik” fiilini işlediğinin iddia edildiği, Mahkememizin 2015/224 ve tefrikle açılan 2017/500 esas sayılı dosyalarında ise ‘toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanuna muhalefet’ suçlarından açılmış bir dava bulunmadığı, dolayısıyla birleştirme kararında bahsedildiği gibi sanığın suçunun sübutu halinde dosyamıza konu eylemlerden sorumlu olabileceği bir durumun söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.”

‘BİRLEŞTİRME KARARININ PRATİKTE FAYDASI OLMAYACAKTIR’

Mahkeme birleştirme önerisine verilen cevaba da atıf yaparak, kararında “TCK’nin 214. Maddesindeki suç işlemeye tahrik fiilini işleyenlerle, tahrik konusu suç veya suçları işleyenlerin tek bir dosyada yargılanmasının mutlak suretle zorunlu olmadığı, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyasına konu iddianamenin 420-479 sayfaları arasında belirtildiği üzere 6-8 Ekim olaylarında yurdun çeşitli illerinde binlerce olay meydana geldiği, şayet dosyaların birleştirilmesi zorunlu görülürse binlerce dosyanın tek bir dosyada birleştirilmesinin söz konusu olamayacağı ve bunun usul ekonomisi yönünden fiilen mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan birleştirilmesi talep edilen mahkememizin 2015/500 esas sayılı dosyası yukarıda bahsedildiği üzere 41 sanığın yargılandığı 2015/224 esas sayılı ana dosyadan tefrik edilen üç sanıkla ilgili dosya olup bu üç sanığın soruşturma başından beri üç yıla yakın zamandır firari olan ve haklarında yakalama emri bulunan sanıklar olması nedeniyle dosyaların birleştirilmesi halinde ileride üç sanık yönünden yeniden tefrik kararı verilmesi gerekebileceği, bu durumda da birleştirme kararının pratik bir faydası olmayacağı açıktır” ifadelerine yer verdi. 

MAHKEMİNİN KARARINA SADIK KALMASI ÖNEMLİ

2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin birleştirme isteminin reddi ve Bölge Adliye Mahkemesine gönderme kararını değerlendiren Demirtaş’ın avukatlarından Mahsuni Kahraman, 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin, daha önce birleştirme isteğine muvafakat vermeyen iki kararına sadık kalmasının önemli olduğuna dikkat çekti. 

Karaman, mahkemenin kararının “Demek ki Ankara’da halen yargıçlar var" şeklinde yorumlayarak olması gereken kararın da bu karar olduğunu ifade etti. Olağan usul hükümleri yönünden doğru bir kararın alındığını ifade eden Karaman, yaklaşık 3 yıldır Börü dosyasını inceleyen bir mahkemenin, "Demirtaş’ın bu konuda hukuksal sorumluluğu yoktur" demesinin çok önemli olduğuna da dikkat çekti. 

‘DOKUNULMAZLIĞINA RAĞMEN YARGILAMAK İSTENİYOR'

Bölge Adliye Mahkemesi’nden de aynı gerekçeyle "birleştirme kararının” kaldırılmasına karar verilmesini beklediklerini kaydeden Karaman, “Demirtaş’ı tutup bugün itibariyle 6-8 Ekim Kobani eylemleriyle ilgili iddianame hazırlayıp yargılanması da mümkün değildi.

Çünkü Demirtaş’ın şu an bahsi geçen ve birleştirmeye esas alan suçlamalarla ilgili dokunulmazlığı da hala devam ediyor. Demirtaş, Anayasal engeller nedeniyle yargılanamaz. Demirtaş ile ilgili süren davalar, 20 Mayıs 2016 tarihine kadar hakkında düzenlenen fezlekeleri kapsamaktadır. Oysa Demirtaş'ın bu birleştirme kararı ile yargılamaya çalıştıkları suçlama ile ilgili bir fezleke düzenlenmediğini gibi bu konuda kaldırılmış bir dokunulmazlığından da bahsedilemez. Halen milletvekili olan bu suçlamalar yönünden dokunulmazlığı devam eden müvekkilinin, birleştirme kararı ile yargılanması amaçlanıyordu” dedi. 

‘DEMİRTAŞ MAHKEME KARARI OLMAKSIZIN TUTUKLU BULUNUYOR’

Karaman, bu karar bağlamında Demirtaş’ın tutukluluk durumunun gözden geçirilmesi gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu: “Demirtaş’ın dosyasında etkili bir tutukluluk incelemesi yapılamıyor. Usul yasasına göre tutukluların en geç 30 günde bir tutukluluk durumlarının gözden geçirilmesi gerekiyor. Demirtaş dosyasında bu birleştirme kararı nedeniyle dosyanın mahkemeler arasında gidip gelmesi sebebiyle doğru dürüst bir tutukluluk incelemesi yapılmış değil.

En son 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi 21 Haziran’da müvekkilin tutukluluk durumunu gözden geçirerek, tutukluluk halinin devamına karar vermiş.

Bu tarihten sonra aradan geçen 37 gündür Sayın Demirtaş ile ilgili tutukluluk değerlendirme noktasında bir karar verilmemiştir. Oysa en geç 21Temmuz’da müvekkilimizin tutukluluğunun gözden geçirilmesi gerekirdi. Ancak bu halen yapılmış değil. Hukuk tekniği açısından da bana göre tutuklama kararı hükmen ortadan kalkmıştır. Eğer 30 günlük tutukluluk süresini incelemiyorsanız o tutukluluk kararı ortadan kalkar. Demirtaş bence bu son 30 günlük tutukluluk incelemesi yapılmadığından dolayı 7 gündür mahkeme kararı olmaksızın tutuklu bulunuyor” diye kaydetti. 

Karaman, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi 5’inci Ceza Dairesi’ne gönderilmiş olması nedeniyle ancak buradan tahliye isteminde bulunabileceklerini ve önümüzdeki günlerde de bu istemde bulunacaklarını söyledi