İzmir’in Selçuk İlçesi’ndeki Şirince köyünde kendi arazisi üzerine “kaçak inşaat” yaptığı iddiasıyla iki yıl hapis cezası alan, fakat daha sonra Yargıtay’ın üç ayrı davada da hapis cezasını onamasının ardından hakkında toplam 11,5 yıl mahkûmiyet kararı bulunan yazar Sevan Nişanyan için yeni bir kampanya başlatıldı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal’a hitaben başlatılan kampanyada, yazar, dilbilimci ve turizmci Sevan Nişanyan hakkında verilen mahkûmiyet kararlarına gerekçe olarak isnat edilen “suçlamaların” çarpıklığına dikkat çekildi.

İki yılı aşkın bir süredir cezaevinde bulunan Sevan Nişanyan’ın üzerinde flash bellek ve internet sağlayıcı cihaz bulundurduğu gerekçesiyle geçen hafta 11 günlük hücre cezası verilirken, haftasonu başlatılan kampanyaya ilk iki günde aralarında gazeteci, yazar, akademisyen, milletvekili, öğretim görevlilerinin de bulunduğu 11 bini aşkın kişi çağrıcı oldu.

” başlıklı kampanyada, Nişanyan’ın bürokrasiye meydan okuduğu için ceza aldığı, devletin sorumluluğunu yerine getirmediği durumlarda suçlunun vatandaş değil devlet olması ve bu tip durumlarda vatandaşın ceza almaması gerektiği kaydedilerek, Nişanyan hakkında verilen mahkûmiyet kararlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.  

Kültür Bakanlığı’nın Sevan Nişanyan’ın Şirince’de yaptığı mimari eserleri korunması gereken kültür varlıkları olarak tescil etmesi talep edilen kampanyada ayrıca, Sevan Nişanyan özgürlüğüne kavuşana kadar cezaevinde çalışmasına ve üretmesine izin verilmesi istendi.

çağrı metni şöyle:

“Sevan Nişanyan iki yılı aşkın bir süredir cezaevinde. Kesinleşmiş toplam cezası 11,5 yılı aştı. Henüz sonuçlanmamış diğer davalarla birlikte bu sürenin yakın zamanda 25 yılı aşma ihtimali var.

25 yıl az değil! Bir ömrün üçte biri...

Topluma, bireye, çevreye ya da doğaya zarar veren kişiler elbette cezalandırılırlar; ne de olsa her topluluk var olabilmek için kendini kötülüklerden korumak zorundadır.

On küsur yıla mahkûm olduğuna ve bu süre 25 yıla çıkabileceğine göre, Sevan Nişanyan bu topluma geri dönüşü olmayan çok çok büyük kötülükler yapmış olmalı... Akıl ve mantık böyle söylüyor. Çünkü katiller bile bu kadar ceza almıyor.

Sevan Nişanyan ne kötülük yapmıştır da yaşamının geri kalan yıllarını cezaevinde geçirmeye mahkûm edilmiştir? Yaptıklarını sayalım:

Sevan Nişanyan, Şirince’de güzellik üstüne güzellik yaratmıştır. Ve sadece güzellik yaratmıştır. Yüzlercesi gibi yok olmaya yüz tutmuş eski bir Rum köyünü yaşatmakla kalmamış, köyü ihya etmiş, dünyaya, ülkemize ve turizme bir değer kazandırmış, Şirincelilere ekmek kapısı açmıştır.

Şirince’nin sırtında İlyastepe adında, tek katlı beş on kerpiç evden oluşan küçük bir köy yaratmıştır. Mutlaka gidilip görülmesi gereken yerlerden biridir, âdeta bir masal âlemi.

Doğaya ve canlıya zarar vermemiştir, tek bir ağaç kesmemiştir, tek bir hayvan doğramamıştır. Hatta tam tersine; yaptığı konutlar etrafını saran yeşillikten yüz metre öteden fark edilmemektedir. İlyastepe bugün bir kuş cennetidir. Domuzundan keçisine, ördeğinden tavus kuşuna kadar onlarca hayvan türüne ev sahipliği yapmaktadır.

Başlı başına birer mimari başyapıt olan Matematik Köyü ve Tiyatro Medresesi’yle eğitim ve kültür hayatımıza çok önemli katkıları olmuştur.

Bugüne kadar eşi benzeri olmayan kapsamda bir Türkçe etimolojik sözlük hazırlayarak Türkçeye ve bilim dünyasına büyük değer katmıştır.

Anadolumuzun köylerinden şehirlerine kadar binyıllardır değişen yer adlarının öyküsünü ve tarihini iğneyle kuyu kazarak yıllar süren bir çalışma sonucu bir araya getirmiştir.

Yanlış Cumhuriyet adlı kitabıyla ve sarsıcı çıkışlarıyla düşünce ve algı dünyamızı zenginleştirmiştir.

Bütün bunlardan rant da elde etmemiştir. Nitekim bugün Sevan Nişanyan’ın ne bir evi, ne bir arabası, ne de bankada beş kuruş parası vardır.

Kimsenin kılına zarar vermemiştir. Kimseyi işinden, eşinden, aşından, yerinden yurdundan etmemiştir. Tam tersine, Şirince halkı Sevan Nişanyan sayesinde turizmden elde ettiği gelirle gayet mutlu yaşamaktadır.

Ve Sevan Nişanyan daha nice güzel, yararlı ve doğru işler yapmıştır da, 25 yıllık mahkûmiyeti hak edecek ne kötülük yapmıştır?

Sevan Nişanyan imar yasasına muhalefet, çevre kirliliği yaratmak, mühür bozmak gibi suçlardan hüküm giymiştir. Kaçak ve çirkin inşaattan geçilmeyen ülkemizde bu yasalardan dolayı cezaevinde olan bildiğimiz kadarıyla bir başka mahkûm daha yoktur.

Olağanüstü mimari güzellikler yaratan Sevan Nişanyan, hiçbir estetik kaygı gözetilmeden inşa edilen ucube adalet saraylarında yargılanarak hüküm giymiştir! O adalet sarayları yok olsa insanlık hiçbir şey kaybetmez, ama Sevan Nişanyan’ın yaptığı evlerden birinin yıkılması bir cinayettir.

Sevan Nişanyan’ı hapse atarak sadece kendisini değil, araştırma yapmasını da engelleyerek Türkiye’yi ve insanlığı eserlerinden mahrum ediyoruz.

Sevan Nişanyan’ın asıl suçu, görevini yapmayarak halkını umursamayan devlete isyan etmektir, yani sivil itaatsizliktir.

Devlet, 30 küsur yıl önce Şirince’yi tarihi sit alanı ilan etmiştir ve böylece köyde çivi çakılmasını yasaklamıştır. Bu gibi durumlarda devlet bir yıl içinde yeni imar yasasını yürürlüğe koymak zorundadır. Çünkü o yörede vatandaş yaşamaktadır ve vatandaşın doğal ihtiyaçları vardır. Oğlu evlenir, ek oda yapmak gerekir. Ahırı yıkılır, onarmak gerekir. Damı akar, aktarmak gerekir. Güneşten korunmak için gölgelik, keçiden korunmak için çit, soğuktan korunmak için bilmem ne yapmak gerekir. Gel gelelim devlet 30 yıldır bu imar planını çıkarmayarak vatandaşını ve ihtiyaçlarını umursamamaktadır.

Vatandaş tabii ki gerekeni yapmıştır ve yapmaktadır. Yani tüm Şirince halkı suç işlemiştir; halen de işlemektedir. Devlet, Şirince halkını çaresiz bırakarak suç işlemeye teşvik etmiştir.

Sevan Nişanyan’ın suçu, yaptığını gizli gizli değil, alenen yapmasıdır. Yani cumhurbaşkanından en basit vatandaşa kadar hepimizin yaka silktiği bürokrasi dediğimiz kontrolden çıkmış canavara meydan okumasıdır. Sevan Nişanyan doğrusunu yapmıştır. İkiyüzlülüğe yeltenmemiştir. Rüşvete tenezzül etmemiştir. Korkmamıştır. Kötülüğün üstüne üstüne gitmiştir.

İşte budur suçu.

Kabul! Kabul ediyoruz, Sevan Nişanyan’ın bu yaptığı suçtur. Bürokrasiye meydan okunmaz!

Suçtur da cezası ne kadardır? Bir yıl? İki yıl! O da olmadı beş yıl! Ya 15 yıl? Ya 25 yıl?

Hadi adalet yok, hadi akıl mantık yok, hadi vicdan da yok. Peki ya izan da mı yok, bir parça da mı yok?

Biz aşağıda imzası bulunanlar, toplumun her kesiminin vicdanını kanattığına inandığımız Sevan Nişanyan sorununa mutlaka bir çözüm bulunmasını talep ediyoruz. Önerilerimiz:

1)     Devletin sorumluluğunu yerine getirmediği durumlarda suçlu vatandaş değil devlet olmalıdır. En azında bu durumlarda vatandaş ceza almamalıdır.

2)     Kültür Bakanlığı Sevan Nişanyan’ın Şirince’de yaptığı mimari eserleri korunması gereken kültür varlıkları olarak tescil etmelidir.

3)    Sevan Nişanyan özgürlüğüne kavuşana kadar cezaevinde çalışmasına ve üretmesine izin verilmelidir.” (Demokrat Haber