Biz bir süredir Roboski'deki  açıklamalarımızı ordunun bölgedeki savaş hazırlıklarına girişmesi mevzuuna ayırdık. Hatta yaptığımız 74. hafta perşembe değerlendirmesinde de bunu açıkça söyledik.

Bizim dikkati çektiğimiz bu konu ise, Gülyazı provokasyon tugayının yine savaş rantçılığı adına kendi üzerine düşen görevi yerine getirmesiyle zuhur etti. Tugay, uzun zamandır hazırlığına giriştiği barışı provoke etme girişimini tam da İstanbul Gezi parkı direnişinin 6. gününde gerçekleştirdi. Buradaki tugay, sanki Gezi Parkı'ndaki ulusalcı bir grubun sesine cevap oldu.

Hatırlayalım, ne diye bağırıyorlardı: "Ordu hemen göreve!" İşte buradaki kolluk kuvvetleri de sanki bu durumu fırsata çevirircesine, böylesi bir durumdan güç alarak, provokasyonunu gerçekleştirdi.

Bu açıdan, bu direniş bir şeyi daha açığa çıkarmış oldu. Bu coğrafyanın en büyük sorunlarından biri, sloganlarda da ortalığa saçıldığı üzere, -'Ordu hemen göreve', 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz'- toplumun militarizasyonlaştırılması gerçeği; öyle ki bu gerçeğe karşı ne kadar çabaladığımız sorusu bir kere daha tüm sıcaklığıyla ortayda.

Diğer taraftan ise bu direniş, egemenlere karşı sokağın iradesini ve memnuniyetsizliğini ortaya koymakta. Yani, Gezi direnişi, halkların birlikte mücadele etmesi anlamında bir platforma dönüştürülebilmesi açısından tarihi bir görevi de yerine getirebilir. Bunun, istediğimiz düzeyde olmadığını, hatta eylemlerin yer yer faşizan görüntülere büründüğünü üzülerek gözlemledik. Yine de "birlikte hareket etme" anlamında, Gezi Parkı direnişi uzun zamandan sonra bir ilk olma özelliği taşıyor.

Roboski'de ne oldu?

Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabirinin geçtiği habere göre "Şırnak'ın Uludere (Qilaban) ilçesine bağlı Ortasu (Roboski) köyü kırsalında dün sabah saatlerinde askerlerin Federal Kürdistan Bölgesi sınırının sıfır noktasındaki Karaçalı (Kuraçale) Tepesi'nde operasyona çıkmasıyla geri çekilen HPG'liler ile çatışma yaşandı. Karaçalı Tepesi'ne askeri üs bölgesi inşa etmek isteyen askerler, iş makineleri ve zırhlı araçlar eşliğinde dün sabaha karşı saat 04.00 sıralarında sınıra doğru yola çıktı. İnsansız hava araçlarının aralıksız keşif uçuşları yaptığı bölgede, dün öğle saatlerinde geri çekilen HPG'liler ve askerlerin karşılaşması üzerine çatışma çıktı."

Yazıyı oluşturduğum an itibarıyla Roboski'liler,Hakkari halkı, Şırnak halkı, BDP, DÖKH, İHD, Barış Anneleri, MEYADER, bölge belediye başkanları, İl Genel Meclis üyeleri ile belediye meclis üyeleri asker ile gerilla arasına girmiş, asker geri çekilinceye kadar da orada kalacaklarını belirterek dağlarda canlı kalkan olmuş ve provokasyona karşı barışın nöbetini tutuyorlar.

Barış, savaş alanlarındaki direnişle gelecek

Bizim her fırsatta dillendirdiğimiz şey, barışın kimse tarafından bizlere verilmeyecek oluşu. Bizler barışı kendi ellerimizle kazanacağız. Emekçiler ve ezilen halklar için bu durum hep böyle olagelmiştir, bundan sonra da bu şekilde olacaktır.

Roboski ve Kürt halkı inatla Kürdistan'ın tüm dağlarında ovalarında provokasyona karşı çıkıp kendi barışını kazanmak için mücadelesini büyütüyor.

Barış, bir halk, savaşmak isteyen gücün tüm silahlarını elinden alırsa,savaşma bölgelerini işgal eder ve izin vermezse işte o zaman gelir.

Barışseverler, yurtseverler, savaş karşıtları, feministler, anarşistler, devrimciler ve ilericiler, bugün Kürt halkının yanında olma günü, bügün provokasyonun karşısında dikilme günüdür.

Bügün Gezi direnişi ile ne yapılıyorsa, buna ek olarak mutlaka bu provokasyona karşı duran bir eylem ve duyarlılığın içerisinde de yer alınmalı.

Sınırdaki direnişle beraber Kürt halkı ve Roboski'nin direnişi sonuç verdi, savaş rantçıları geri dönmek zorunda kaldı.

Roboski yaylası olan Karaçalı'da askerin yaptığı provokasyon büyük bir halk direnişiyle  çıkarılmış oldu. Tam  on beş bölgede çadır kuran halk sabaha kadar çatışma bölgesinde nöbet tuttu. Askere bir kere daha barışın nasıl sahiplenildiği gösterildi. Bu direnişin üzerine de asker tüm materyallerini toplayarak oradan uzaklaşmak zorunda kaldı. O bölge de bundan sonra sürekli uyanık olmak gerekiyor ki, deşifre edilen 'kalekol' inşaatları önlenebilsin. Önlenebilecekleri bir kere gösterildi, neden bundan sonra da gösterilmesin.

Yaşadığımız barış sürecinden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, artık daha fazla cesaretli olup, savaş rantçılarına savaş bölgelerini öylesine dar etmeliyiz ki bir kere daha savaş adına bu şekilde bir çıkış yapamasınlar.

Bu bağlamda, Gezi Parkı'ndan Roboski'ye kadar beliren bu direniş ruhu bizlere, aslında egemenlere karşı 'birlikte' hareket edildiğinde gücümüzün nasıl bir şeye dönüştüğünü; barışa ve demokrasiye sahip çıkılması noktasında ortaklaşıldığı takdirde nasıl bir gücün belirdiğini göstermiştir.

Unutulmamalı ki, "savaş karşıtları ve barışseverler,savaş bölgelerinin dışında barışı üretemez. Barış ancak ve ancak savaş bölgelerinde ve onun işleyen mekanizmalarının işleyemez duruma getirilmesiyle mümkün kılınabilir."