Barış bildirisi yayımladıkları için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ardından da Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hedef alınan akademisyenlerden açıklama geldi.

Fırat Haber Ajansı’nın haberine göre, hedefteki akademisyenler, ‘ödün vermeyeceklerini’ ifade etti.

DOÇ. DR. BÜLENT KÜÇÜK: SÖYLEYECEĞİMİZİ SÖYLEDİK

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Bülent Küçük, "Söylenecek çok şey yok. Biz söyleyeceğimizi söyledik" diyerek hedef alınışlarına cevap verdi.

Küçük, akademisyenler olarak Türkiye'nin demokratikleşmesi ve savaşın durması yönünde bir açıklama yaptıklarını, çatışmalı sürecin durdurulması için demokratik ve barışçıl, net bir tavır ortaya koyduklarını dile getirdi.

Küçük, devlet eliyle gerçekleştirilen sivil katliamlarının durdurulması için yaptıkları çağrının devlet medyası tarafından "terörizm yandaşlığı" şeklinde servis edilmesine de tepki gösterirken, "Düşmanlaştırıcı, eleştiriyi zan altında bırakan ve tamamen devlet çığırtkanlığına çağıran bir yerde akademisyenlerin ses çıkarmasına tahammül edilemiyor. Bizim çağrımız çok netti. Savaş ve şiddet ortamının ortadan kaldırılması ve çözüm masasına geri dönülmesi. Hükümetin ve devletin yaptığı bu çağrıyı zan altında bırakmak oldu. Buna da şaşırmadık" dedi.

PROF. DR. CENGİZ AKTAR: SINIRSIZ KONUŞMA HAKKINA SAHİP TEK KİŞİ CUMHURBAŞKANI!

İstanbul Politikalar Merkezi'nin Uluslararası İlişkiler Uzmanı olan Prof. Dr. Cengiz Aktar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın herkes hakkında her istediğini söyleyebilen biri olduğunu vurgulayarak, "Oysa bizim öyle bir lüksümüz yok. Lüks derken sadece Türkiye'de yaşayan akademisyenler olarak değil, yurttaş olarak da öyle bir lüksümüz yok. Kendisi dışındaki herkesin böyle bir lüksü yok. Onun bizim hakkımızda ya da başka yurttaşlar hakkında söylediği şeyleri biz onunla ilgili söylemeye kalksak 299'dan bize soruşturma açarlar" sözleriyle tepkisini dile getirdi. Aktar, "Türkiye'de sınırsız konuşma hakkında sahip olan tek bir kişi var, o da cumhurbaşkanı" diye konuştu.

DOÇ. DR. GAYE YILMAZ: ÖDÜN VERMEYECEĞİM

"Hayret etme, şaşırma, şok olma duygularının ne kadar önemli olduğunu bugünlerde anlıyorum. Bir ülke düşünün ki bilim insanları barış istedikleri için 'terörist' addedilebiliyor. Bir ülkenin öğretmenleri barış istedikleri için 'çocuklar ölmesin' dedikleri için terörist ilan ediliyorlar" diyen akademisyen Doç. Dr. Gaye Yılmaz ise bunların Türkiye dışında dünyanın herhangi bir yerinde konuşulduğu zaman kimsenin inanmayacağını söyledi.

Yılmaz, şunları da ifade etti:

"Biz ne isteyebiliriz ki bilim insanları olarak. Aksi nedir bunun? Onu düşünüyorum bir an. Buna katılmamak, imza vermemek demek o zaman 'ben savaş istiyorum' demem gerekiyor. Ama ben bir bilim insanı olarak savaş istemiyorum. Bunun da en doğal demokratik hakkım olduğunu düşünüyorum. Her zaman olduğu gibi ben kendimi bildim bileli hep barıştan yanaydım, bugün de yine barıştan yana olacağım. Cumhurbaşkanı veya mevcut hükümet yetkileri nasıl tanımlasa tanımlasın bu kararlılığımdan hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğim. Barıştan ve duruşumdan da ödün vermeyeceğim."

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

Aydınların barış çağrısını "ihanet" olarak tanımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sözde aydınların ihanetiyle karşı karşıyayız. Türkiye'nin Kürt vatandaşlarıyla sorunu yoktur, Türkiye'de Kürt sorunu gibi bir mesele yoktur. Ama bu aydın müsvetteleri devletin katliam yaptığından söz ediyor. Ey aydın müsvetteleri! Siz karanlıksınız! Sizler doğunun adresini bilemeyecek kadar karanlık ve cahilsiniz" demişti.