Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Hollandalı üyelerinden Kati Piri tarafından hazırlanan ‘Türkiye raporu’ AP Genel Kurulu’nda büyük çoğunlukla kabul edildi. Türkiye’ye çok sert eleştiriler yöneltildiği raporun sonrasında neler yaşanacağı merak konusuydu.

Raporu hazırlayan Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri, konuya ilişkin DW Türkçe’ye açıklamalarda bulundu.

BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Kati Piri: Elbette yaşam bir raporun kabul edilmesiyle değişmiyor. En azından önemli konuları görebiliyoruz. Avrupa Parlamentosu’nda net bir çoğunluğun nerede olduğunu görebiliyorsunuz. Türk hükümeti de kalkıp, ‘Avrupa Parlamentosu’nda bizi eleştirenler var’ demekle yetinemez. Üzgünüm. 28 ülkede demokratik yollardan seçilmiş parlamenterlerin çoğunluğu ifade özgürlüğü ve Kürt azınlığın durumu gibi konuları gündeme taşıyor. Bunlar sadece birkaç bireyin eleştirileri olarak değerlendirilemez. Avrupa Parlamentosu ve TBMM olarak bir Karma Parlamento Komisyonumuz var. Bu Komisyon içinde Türkiye’den yeni üyeler bulunuyor. Eleştirinin derhal hakaret olarak ele alınmadığı samimi bir diyalog başlatabiliriz. Ben örneğin, Türk mevkidaşlarımın AB’nin sığınmacılar konusundaki politikasıyla ilgili eleştirilerini dinlemekten hoşlanıyorum. Bu politikayı ben de eleştiriyorum. Birbirimize karşı kimi zaman saldırganlığı aratmayan dil kullanmaktan vazgeçelim. Türkiye’nin AB’ye katılım sürecindeyiz. Bu da Türkiye’nin objektif kriterleri yerine getirmesi anlamına geliyor. Türkiye bunları yapmadığı zaman da söyleyebilmeliyiz.

RAPORUN ANA MESAJLARI NEDİR?

Kati Piri: Avrupa Birliği ve Türkiye'nin birbirlerine ihtiyacı var. Ayrıca, göç konusu da dahil işbirliği yapmak mecburiyetindeler. Bununla birlikte, aynı zamanda katılım müzakereleri yürütmekte olan bir aday ülkede yaşananları görmezden gelemeyiz. Burada, Avrupa Parlamentosu’nda geniş bir çoğunluk, medya özgürlüğü ve Güneydoğu’da yaşanmakta olanlarla ilgili kaygılarını dile getiriyor. Avrupa Parlamentosu'nun çoğunluğu bu sorunlara yanıt olarak 23 (yargı ve temel haklar) ve 24 (adalet, özgürlük ve güvenlik) numaralı müzakere başlıklarının açılmasını savunuyor. Türkiye’de işlerin iyi gittiği düşündüğümüz için değil, bu konularda diyaloğumuzu daha da arttıracağına inandığımız için istiyor. 

Raporda  ifade ve medya özgürlüğü, Kürt sorunu, operasyonlar, Türkiye ile AB arasında sığınmacılar konusunda varılan anlaşma ve Kıbrıs sorunu değerlendiriliyor.

Kati Piri ile yapılan söyleşininin tamamını buradan okuyabilirsiniz.