Şam’da temaslara başlayan Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Suriye Devlet Başkanı Esad’dan övgü dolu sözlerle bahsetti. Bakan, Esad’ın şiddeti sonlandırmaya, Moskova'nın ise işbirliğine hazır olduğunu belirtti.

 

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşmek üzere Şam'a giden Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) Başkanı Mihail Fradkov temaslarına başladı. Görüşmenin ardından Rus haber ajansları, Lavrov'un, Esad'a "Her ülkede her liderin kendine düşen sorumlulukların bilincinde olması gerekir. Siz bunun bilincindesiniz” dediğine yer verdi.

 

Beşar Esad ile yaptığı görüşmenin olumlu geçtiğini belirten Lavrov, Şam yönetiminin şiddete son vermeye söz verdiğini ve Arap Birliği'ne bağlı gözlemci sayısının artırılmasına hazır olduğunu ifade etti. Lavrov, Arap Birliği'ne bağlı gözlemci heyetin, görevlerine devam etmelerinin, Suriye'de istikrarı sağlayacağını belirtti.

 

ANAYASA REFORMU İÇİN REFERANDUM

Lavrov ayrıca, Esad'ın yeni bir anayasa için referanduma gitmek istediğini de belirtti. Bakan, Moskova yönetiminin muhaliflerle de tekli görüşmeler yapacağını ve hem Suriye'nin komşuları hem de Arap Birliği ülkeleri ile işbirliğine de hazır olduğunu ifade etti. Lavrov "Şiddetin sonlanması için gösterilen çabaların, tüm siyasi güçlerin katılımı ile oluşturulacak bir diyalogla olabileceği kesin” şeklinde konuştu.

 

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Şam'da büyük bir coşkuyla karşılandı. Suriye televizyonları, Lavrov'u Şam'da karşılayan binin üzerindeki Esad yandaşlarından oluşan konvoyun görüntülerine yer verdi. Kalabalığın, Moskova yönetiminin Suriye krizinde tutumundan dolayı teşekkür etmek için toplandığı bildirildi. Rusya ile Çin geçen hafta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Suriye'ye karşı çıkarılacak kararı veto etmişti.

 

Haber ajansı Sana, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile görüşen Esad'ın, görüşmede, ''Suriye'deki istikrarı güçlendirmeye yönelik her türlü çabayla işbirliğine gitme konusundaki kararlılığını'' yinelediği ve ''Suriye'nin Arap Birliği planına uyduğunu'' söylediğini belirtti.

 

Esad, ''Suriye'nin, bazı Arap ülkelerinin koyduğu engellere rağmen, Arap gözlemcilerle tam olarak işbirliği yaptığını'' da öne sürdü.

 

FİSK: ŞİİLER ESAD’IN YANINDA, HENÜZ GİTMEYECEK

Independent gazetesinin Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, Suriye’deki gelişmelerin Washington’dan görüldüğü gibi olmadığını belirterek, Akdeniz kıyılarından Afganistan'a dek uzanan bir hatta, Beşar Esad'a destek veren bir ittifakın bulunduğuna dikkat çekti.

 

Irak, İran ve Lübnan’daki Şiilerin desteklediği Esad’ın henüz gitmeyeceğini yazan Robert Fisk, Suriye’deki gelişmeleri, “Washington’dan bu Suriye’nin ‘Bengazi anı’ olarak görünüyor. Ancak buradan değil” başlıklı yazısında değerlendirdi.

 

"Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad henüz gitmeyecek. Henüz değil, belki de uzun süre daha" diyen Fisk, Ortadoğu'daki gazetelerin Suriye’de son günlerde yaşananların Esad'ın ‘Bengazi anı’ olup olmadığı haberleri ile dolu olduğunu belirtti. Söz konusu haberlerin hemen hemen her zaman Washington, Londra ya da Paris’ten kaleme alındığını kaydeden Fisk, “Bölgede az kişi biz batılıların nasıl böyle çok yanlış değerlendirebildiğimiz anlıyor” diyerek şunları kaydetti:

 

”Eski deyim tekrar tekrar edilmeli: Mısır Tunus değildi; Bahreyn Mısır değildi; Yemen Bahreyn değildi; Libya Yemen değildi. Ve Suriye kesinlikle Libya değildir.”

 

Batı karşısında nasıl oynandığını görmenin zor olmadığını belirten Fisk, Facebook’ta yer alan korkunç Humus görüntüleri, ‘Özgür Suriye Ordusu’ açıklamaları, ABD Dışişleri Bakanı Clinton’un uçucuları ile Rusya’nı Suriyelilerin acı çekmeleri karşısındaki inanılmaz körlüğünün sahadaki gerçeklikle uyuşmadığını kaydetti.

 

Fisk, “Ruslar neden Humus’u umursasın. Çeçenistan’daki ölümleri umursadılar mı?” diye sordu.

 

Suriye istihbarat servisinin insan hakları ihlallerinde bulunduğunu ve bunu Lübnan'da da yaptığını, ayrıca Şam'da seçilmiş bir hükümet değil, bir rejimin bulunduğunu söyleyen Fisk devamla şunları yazdı:

 

“Evet, hepimiz yolsuzlukları biliyoruz. Evet, hafta sonunda BM’deki aşağılamayı izledik – ‘uçuşa yasak bölge’ Libya’da ‘rejim değişikliğine’ dönüşmesi ardından Clinton’un Ruslardan niçin topuklarına basmalarını beklediği biraz gizem olsa da.”

 

Özünde Şii rejimi anlamına gelen Alevilerin öncülüğündeki Suriye hükümetinin yok edilmesinin “Şii İran’ın ruhuna kılıç saplama” anlamına geleceğini belirten Fisk şöyle devam etti:

 

“Şimdi Ortadoğu’ya eski kent Şam’ı gözetleyen Cumhurbaşkanı sarayından bakın. Doğru, Körfez Suriye’ye sırtını döndü. Doğru, Türkiye’de –eski Osmanlı İmparatorluğunda Esad’a cömertçe sürgünü sunarken- Suriye’ye sırtını dönmüştür.

 

“Ancak Doğu'ya baktığında Beşar ne görüyor? Sadık İran onun yanında. Sadık Irak-İran’ın Arap dünyasındaki yeni en iyi dostu- yaptırımlar uygulamayı reddediyor. Ve Batıya doğru, Sadık küçük Lübnan da yaptırımlar uygulamayı reddediyor. Afganistan'dan Akdeniz'e uzanan sınırda, Esad'ı destekleyen bir ittifak var, bu en azından ekonomik çöküşünü engelleyecektir."

 

Batı'nın düşünce kuruluşlarının saçmalıkları ile Esad'ın yalnız olduğu yanılgısına düştüğünü ancak bunun doğru olmadığını vurgulayan Fisk, İran, Irak ve Lübnan'daki Şiilerin Esad'ın yanında yer aldığını ve yer alacağını ifade etti.

 

Esad’a desteğin gerçek olduğunu belirten Fisk, Türklerin “Clinton tarzı oflayıp ve şişirme” ardından Suriye’nin kuzeyinde, Ürdün’ün ise güneyde “güvenlik çemberi” oluşturmadıklarını kaydederek, yazısını şu sözlerle tamamladı:

 

“Suriye Irak’la ticaret yapabildiği müddetçe, İran ve tabi ki Lübnan’la da ticaret yapabilecektir. İran’daki Şiiler, Irak’ta çoğunluktaki Şiiler, Suriye’de Şii İktidar (çoğunluk olmasa da) ve Lübnan’daki Şiiler (en büyük topluluk, ancak çoğunluk olmayan) isteksizce de olsa Esad’ın tarafında olacaklar. Korkarım ki durum budur. Çılgın Kaddafi’nin gerçek düşmanları vardı, ateş gücü olan ve NATO. Esad’ın düşmanlarının kalaşnikofları var, NATO yok. Ve Esad’ın, önemli olan Şam ve Halep kentleri var. Önemli askeri birlikleri muhalefet tarafına firar etmemiştir.

 

Libya’da firar eden komutanlarını katlederken, esirleri işkenceyle öldürürken dahil unuttuğumuz ‘iyi çocukları’ da ‘kötü çocukları’ da içermektedir. Ve unutmadan,(İngiliz) Krallık Donanması Bengazi’ye girmeyi başarmıştı. Tartus’a giremez çünkü orada hala Rus donanması bulunuyor.”