Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin 25 Eylül’de yapmayı planladığı bağımsızlık referandumu, Irak Kürdistanı’ndaki referandum ihtilaflı bölgeleri de kapsayacak. Ancak bir dizi fiili ve teknik zorluk nedeniyle referandumun 25 Eylül’de yapılması oldukça düşük bir ihtimal.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, 19 Temmuz’daki açıklamasında bağımsızlık referandumunun Kürdistan halkı için doğal bir hak olduğunu ve bundan geri adım atılmayacağını söyledi.

Bağımsız Yüksek Seçim ve Referandum Komisyonu’nun (BYSRK) sözcüsüne göre Kürdistan Bölgesi’nin yanı sıra Sincar, Mahmur, Hanekin ve petrol zengini Kerkük gibi ihtilaflı bölgelerde yaklaşık 6 milyon kişi referandumda oy kullanma hakkına sahip.

Kürdistan Bölgesi topraklarının %48’i hâlâ Bağdat’la Erbil arasında ihtilaf konusu ve bu topraklarda yaklaşık 2,7 milyon insan yaşıyor. Irak Anayasası’nın 140. Maddesi Bağdat’la Erbil arasındaki toprak ihtilaflarının 2007’nin sonuna kadar çözümünü öngörüyordu. Ancak Irak hükümeti bu maddeyi hiçbir zaman hayata geçirmedi. Anayasanın uygulanmaması Barzani için 25 Eylül’deki referandumun en önemli gerekçelerden biri.

İHTİLAFLI BÖLGELER

Ancak referandumun planlanan tarihte yapılması birçok sorun nedeniyle engellenebilir. Bu bilhassa ihtilaflı bölgeler için geçerli.

Barzani’nin referandum kararından önce Kerkük Vilayet Meclisi de 4 Nisan’da vilayetin idaresini belirlemek üzere referandum kararı almıştı. Ancak meclisin birçok Arap ve Türkmen üyesi bu oylamayı tümden boykot etmişti. Bundan önce 14 Mart’ta da Kerkük Valisi Necmeddin Kerim, vilayetteki kamu binalarına Kürdistan bayrağı asma çağrısında bulunmuştu. Bu uygulamaya karşı çıkan Irak Türkmen Cephesi, vilayet meclisinin başkan vekili Rebwar Talabani’ye Bağdat’ta dava açmıştı.

İhtilaflı bölgelerde yaşayan Arap ve Türkmenlerin referandumu boykot etmesi ve Irak Yüksek Mahkemesi’nden ihtilaflı bölgelerde referandum yapılamayacağına dair karar çıkartmaya çalışması bekleniyor. Bu adımların başarısız olması hâlinde Arap ve Türkmenler şiddete dahi başvurabilir. Irak genelinde referandum planı Bağdat’ı da rahatsız ediyor.

Arap ve Türkmenlerin muhalefeti ve Bağdat’ın hoşnutsuzluğu dışında referandumla ilgili bölgesel ve uluslararası zorluklar da var. Bölgesel bağlamda Türkiye ve İran gibi nüfuzlu komşular gidişatı etkileyebilir.

İran, Kürdistan Bölgesi’ni sadece komşu olduğu için değil merkezi hükümette ve Halk Seferberlik Birlikleri’nde (HSB) müttefikleri olduğu için de etkileyebilir. Haşdi Şabi olarak da bilinen HSB, farklı gruplardan oluşuyor ancak Tahran’la yakın bağları olanlar bu yapının en güçlü grupları. HSB 26 Nisan’da Tuzhurmatu’da Peşmerge ile çatışmıştı. HSB ile yerel Sünni savaşçıların mutabık kaldığı bir konu varsa o da ikisinin de Peşmerge’nin ihtilaflı bölgelerdeki varlığına karşı çıkması.

İRAN REFERANDUMA ENGEL Mİ?

Referandum hazırlıkları sürerken İran, Kürdistan topraklarına akan Küçük Zap Suyu’nun akışını kesti. Yakın zamanda İran’a giden üst düzey bir Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) heyetine de “Referandum yaparsanız bizden iyi bir şey beklemeyin.” mesajı verildi. Son olarak İran savunma bakanı Irak’taki ayrılıkçı hareketlere müsamaha gösterilmeyeceği uyarısında bulundu. Kısaca referanduma net bir şekilde karşı çıkan İran oylamanın gerçekleşmesini engellemeye çalışacak.

TÜRKİYE’NİN KERKÜK’E HAMİLİK YAPMASI

Bir başka nüfuzlu oyuncu da Kerkük gibi ihtilaflı bölgelerde Türkmenlere hamilik yapma iddiası olan Türkiye’dir. Türkiye’nin nüfuzu, Iraklı Türkmenlerin “akraba devleti” olması dışında Kürt petrolü için stratejik bir konumda bulunmasından kaynaklanıyor. Referandum konusunda Türkiye de İran gibi sözünü sakınmıyor, özerk Kürdistan Bölgesi’nde referandum yapmanın “vahim bir hata” olacağını söylüyor. Aslında Türkiye’nin Irak Kürtleri ile ilişkileri son 10 yılda oldukça yumuşamıştı. Ancak Kürtlerin bağımsızlık arzusu ile Türkiye’nin Türkmenlere verdiği destek Kerkük’te çatışıyor.

İhtilaflı bölgelerde istikrasızlığı artırma potansiyeli taşıyan referandum uluslararası düzeyde de itirazlarla karşılaşıyor. Örneğin Birleşmiş Milletler Irak Destek Misyonu “25 Eylül’de yapılacak referanduma hiçbir şekilde dâhil olma niyeti olmadığını” açıkladı. ABD dâhil Batılı ülkelerin çoğu da referanduma karşı çıkıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, “birleşik, istikrarlı ve federal” bir Irak’tan yana olduklarını söyledi.

Kürtlerin iç çekişmeleri de göz ardı edilemez. İhtilaflı bölgelerin kalbi Kerkük’e siyaseten hâkim olan KYB ile Kerkük’ün petrol altyapısını büyük ölçüde kontrol eden Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) arasındaki rekabet referandumun tarihini, hatta yapılıp yapılmamasını hem genel anlamda hem de özellikle ihtilaflı bölgelerde etkileyebilir.

Yukarıda sayılan iç ve dış zorlukların dışında oylamaya ilişkin teknik engeller de var. Örneğin Kerkük’teki seçim komisyonunun başkanı “Referandum için herhangi bir hazırlık yapılmıyor. Çünkü Bağdat’tan bu yönde herhangi bir talimat gelmiş değil.” dedi. Başka bir deyişle seçmen kayıtları dâhil referandum sürecinden Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu değil Kürdistan’daki BYSRK sorumlu olacak. BYSRK, Kürdistan Bölgesi’nde eski seçimlerden kalan seçmen bilgilerine sahip ama ihtilaflı bölgelerde seçmen kayıtlarında kullanabileceği güvenilir verilere sahip değil. Kaldı ki zaman fazlasıyla daralmış durumda ve kimlerin oy kullanabileceğini tespit etmek oldukça zor. Dolayısıyla BYSRK’nin ihtilaflı bölgelerde 25 Eylül’de referandum yapabilmesi oldukça düşük bir ihtimal.

Seçmenleri belirlemek zor olduğu için geçmişte ne nüfus sayımı ne de referandum yapılabilmişti ki bunlar 140. Madde’nin iki kritik aşamasını teşkil ediyordu. “Araplaştırma” süreci kapsamında Kerkük’ten zorunlu göçler yaşanmış, 2003’ten sonra da çok sayıda insan yerinden edilmiş veya geri gelmiş, böylece seçmen kütüklerini oluşturmak oldukça zorlaşmıştı.

Üç yıl önce İslam Devleti’nin sahneye çıkması, Kerkük vilayetinde yerinden edilmiş insanlardan oluşan yeni bir grup ortaya çıkardı ve işler daha da karıştı. BYSRK bu karmaşayı çözecek zamana sahip olmadığı gibi Barzani’nin referandum kararı konusunda da bölünmüş durumda. Komisyonun dokuz üyesinden biri 24 Temmuz’da istifa etti. İstifa ederken de komisyonun ne Kürdistan Bölgesi’ndeki meclis ve başkanlık seçimlerini ne de eylüldeki referandumu yapma konusunda ciddi bir niyeti olduğunu söyledi.

Tüm bu fiili ve teknik zorluklar nedeniyle 25 Eylül’de referandum yapmak oldukça zor hatta imkânsız olabilir. Bu sıkıntılar referandumu tümden engelleyebilir ya da Barzani’yi bilhassa ihtilaflı bölgelerde referandumu ertelemek zorunda bırakabilir.

(Çeviri: Al Monitör)