(BBC TÜRKÇE) Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili için en büyük sınav olarak nitelenen seçimde oylama bugün yapılıyor.

 

Muhalefet lideri Bidzina İvanişvili, devlet başkanını anti-demokratik olmakla suçluyor.

 

Ülkenin en zengin kişisi olan muhalefet lideri, Saakaşvili'nin, insan haklarını ayaklar altına aldığını söylüyor.

 

Saakaşvili ise muhalefet liderinin GürcistanRusya'nın güdümüne sokacağını söylüyor.

 

Rusya ile Gürcistan arasında 2008 yılında kısa süreli bir savaş olduğunda Saakaşvili iktidardaydı.

 

Saakaşvili, seçimin kendisinin ilerici olduğunu söylediği Batı yanlısı hükümeti ile Rusya'nın hegemonyasındaki bir gelecek arasında tercih olacağı temasını işledi.

 

Gürcü lider dün akşam televizyonda yayımlanan konuşmasında "Yarın (pazartesi) düşmanımız bizi bağımsızlık yolumuzdan döndürmek için son kozunu oynayacak" dedi.

 

Saakaşvili devamla "Ancak, hürriyet aşığı ulusumuzun, istilacılığın pençesinden kurtulup, Avrupa ile bütünleşme yolunda, özgürlüğe doğru nihai ve kararlı adımı atacağına eminim" dedi.

 

Hükümetin itibarı, son haftalarda sarsılmış durumda. Bunda cezaevi gardiyanlarının mahkumlarını cinsel olarak taciz ederken gösteren videoların yayınlanması etkili oldu.

 

Skandal, protestocuları sokağa dökerken, Ivanişvili için de, hükümetin "küstah ve umursamaz olduğu" mesajını verme fırsatı doğurdu.

 

Ivanişvili, "Bu rejim ülkemize liderlik edemez. Bu sistem çökmelidir" şeklinde konuştu.

 

Gözlemciler, parlamentoya daha geniş yetkiler verilmesinin karara bağlandığı bugünlerde seçimin daha kritik hale geldiğini belirtiyor.

 

ŞİDDET ENDİŞESİ

Saakaşvili'nin ikinci devlet başkanlığı dönemi gelecek sene sona eriyor. Anayasa, devlet başkanının bir üçüncü dönem için daha seçilmesini engelliyor. Dolayısıyla, Birleşik Ulusal Hareket'in parlamentoda çoğunluğu elde etmesi, Saakaşvili'ye, koltuktan indikten sonra da siyasetteki etkisini sürdürme fırsatı verecek.

 

BBC'nin Tiflis'teki muhabiri, kampanyanın yumruklaşmalara sahne olduğu bir ortamda, seçimin sonucuyla ilgili bir anlaşmazlığını şiddet olaylarına dönüşmesinden endişe edildiğini belirtiyor.