Arap Baharı eylemlerinin etkisiyle geçtiğimiz yıl diktatörlüğe karşı protestolara girişen Bahreyn halkının isyanı Katar ve Suudi Arabistan’ın gönderdiği tanklar ve askerlerle kanlı bir şekilde bastırılmıştı. Nüfusun çoğunluğu Şii olan Bahreyn, azınlıktaki Sünni kesimden bir kral tarafından yönetiliyor. 5 kişinin biraraya gelmesinin bile yasak olduğu Bahreyn, ABD’nin müttefiki ve 5. Filo'ya da ev sahipliği yapıyor.

 

BAHREYN'DE YAS TÖRENLERİNE SALDIRI

Suudi destekli Bahreyn rejimi 4 gün önce katlettiği 19 yaşındaki Bahreynli gencin ardından ilan edilen yas törenlerine de saldırdı.

 

19 yaşındaki genç için Pazartesi günü sokaklara dökülen Bahreynlilere rejim güçleri tarafından müdahale edildi. Rejim güçleri kalabalığı dağıtmak için göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullandı.

 

BAHREYN MUHALEFET LİDERİ SERBEST

Bahreyn'in, yönetim karşıtı protestolara katılmakla suçlanan muhalefet lideri Matar Matar beraat etti.

 

El Cezire'nin haberine göre Manama mahkemesi, eski milletvekili ve muhalefetteki Şii El Vifak partisinin önde gelen isimlerinden Matar Matar'ı akladı.

 

Matar, "beşten fazla kişiyle toplanarak kamu güvenliğini baltalamak"la suçlanıyordu. Matar kendisine isnat edilen 3 suçtan beraat etmiş oldu.

 

Bahreyn yönetimi, ülkede Şiilerin liderliğinde yapılan yönetim karşıtı protestoların bastırılmasının ardından Mayıs ayında tutukladığı Matar ve diğer bir El Vifak üyesi Cevad Feyruz'u Ağustos ayında serbest bırakmıştı.

 

Matar ve Feyruz hükümetin göstericilere müdahalesini protesto için istifa eden 18 Şii milletvekili arasındaydı.

 

GÜVENLİK GÜÇLERİ ALARMA GEÇTİ

Bahreyn’de dikta yönetimin ordu ve emniyet güçleri, halkın protesto gösterilerini önlemek için alarm durumuna geçti.

 

Lübnan el’Menar televizyonunun bildirdiğine göre, Bahreyn’de çeşitli şehirlerde dikta rejimi aleyhinde yapılması muhtemel büyük halk gösterilerinin önlenmesi ve bu doğrultuda kentlerin belli başlı meydan ve caddelerinde gösterilerin önlenmesi amacıyla ordu ve emniyet güçlerinin olağanüstü duruma geçtiği bildirildi.

 

Bilindiği gibi Bahreyn yönetimi son 1 yıldır devam eden halk ayaklanmalarına katıldıkları gerekçesiyle yüzlerce sivili cezaevine atarken 4 binden fazla çalışanın da gösterilere katıldıkları gerekçesiyle işlerine son verdi.

 

Suudi Arabistan Bahreyn’e 1000′den fazla asker ve teçhizat göndererek Bahreyn yönetiminin halkı bastırmasında Bahreyn rejimiyle işbirliği yapıyor.

 

EYLEMCİLERE SERT SALDIRI

Bahreyn'de isyanın birinci yıldönümünde sokak gösterilerinde bir artış görülürken, devlet güçleri, yönetim karşıtı slogan atarak eylem yapan muhaliflere saldırdı.

 

ABD'nin müttefiki olan ve 5. Filo'ya ev sahipliği yapan Bahreyn, isyanın birinci yılında yeniden sokak eylemlerinin yükselmesine sahne olurken, insan hakları raporuna rağmen iktidarın saldırıları hız kesmiyor.

 

Bahreyn'de devlet güçleri tarafından öldürülen bir muhalifin cenazesinin ardından ülkede yönetim karşıtı sloganlarla yürüyen halka devlet güçleri gaz bombaları ve panzerlerle saldırdı.

 

Geçen yıl yapılan eylemlerin merkezi olan İnci Meydanı'nda toplanmak isteyen eylemciler polis şiddetiyle karşılaşırken, çok sayıda kişinin gözaltına alındığı belirtildi.

 

İsyanın birinci yılında eylemlerde bir artış görülürken, Şii çoğunluğa rağmen ülkeyi yöneten Sünni monarşi, tüm eylemlere rağmen arkasındaki Körfez desteğinden dolayı isyanları sert bir şekilde bastırıyor. Geçtiğimiz yıl isyanın büyümesi üzerine ülkeye Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirliği ve Katar başta olmak üzere Körfez ülkelerinden askeri birlikler getirilmişti.

 

TÜRKİYE, BAHREYN POLİSİNE ZIRHLI ARAÇ GÖNDERİYOR

Euronews, Bahreyn İnsan Hakları Merkezi yöneticisi Nebil Recep ile internet üzerinden görüşme fırsatı yakaladı. Muhalif liderin yabancı basınla bağlantıya girmesine normalde izin verilmiyor.

 

Bahreyn’deki İnsan Hakları Merkezi’nin Başkanı Nebil Recep, Euronews’in sorularını şöyle yanıtladı:

 

euronews: Bahreyn’de neler olup bittiğini bize nasıl açıklarsınız? Monarşiyi devirmek isteyen bir devrim hareketi mi veya sadece reform isteyen popüler bir halk hareketi mi?

Nebil Recep: Biz ilhamımızı Tunus ve Mısır’dan alıyoruz. Geçtiğimiz 14 Şubat’ta sokaklara çıktığımızda tek amacımız siyasi reformlardı. Rejimi devirmek değildi.

Seçilmiş bir hükümet istediğimizi söyledik, başbakanın değişmesini ve kralın söz verdiği reformların uygulamaya geçilmesini istedik.

 

euronews: Batı’nın Bahreyn’deki olaylara tepkisini nasıl yorumluyorsunuz?

Recep: Biz çifte standartların kurbanıyız. Batı sessizliğini korurken biz petrol zengini bir ülkenin kurbanlarıydık. Ancak aynı ülkeleri Libya, Tunus ve Suriye’deki devrime destek verirken gördük, görüyoruz da. Batı, bizim halkımıza karşı işlenen insan hakları ihlallerine sessiz kalıyor.

Türkiye, Suriye’deki devrime yardım ediyor ancak gösterileri bastırmak için Bahreyn polisine zırhlı araç gönderiyor.

El Cezire’nin de diğer devrimleri desteklediğini ancak Bahreyn’e gelince sessiz kaldığını görüyoruz. Bu çifte standart ve politik ikiyüzlülüktür.

 

euronews: Bahreyn’deki insan hakları organizasyonlarının yayınladığı bir rapora göre, Bahreyn kraliyet ailesinden bazı kişiler mahkumlara yapılan işkencelere katılmış. Bu suçlamalar hakkında ne biliyorsunuz?

Recep: Bahreyn’deki rejim dünyada kraliyet ailesinin kendi eliyle işkencelere katıldığı tek rejim. Kral Halid’in oğulları, Prens Nasir ve Şeyh Halid bin Ahmed gibi birçok isim. İşte bu yüzden hiçbir reformun hayata geçirilebileceğine inanmıyoruz.

 

euronews: Suudi Arabistan ile Bahreyn arasında bir konfederasyon kurulması fikrine nasıl bakıyorsunuz? Sizce bu fikir gerçekleşebilir mi?

Recep: Bahreyn halkı iyi eğitimli, politik bilgi sahibi ve kültürlüdür. Rejim muhaliflerini saf dışı eden, kadınlara araba kullanmayı yasaklayan bir devletin parçası olmayı kabul edemeyiz.

Bahreyn halkı bunu asla kabul etmeyecektir. Böyle bir plan referandum gerektirir biz de diktatör bir rejimle siyasi bir birlik oluşturmayı kabul etmeyeceğiz. (AJANSLAR)