ABD Başkanlık seçimlerinde kritik sürece girilirken Amerikan Başkanı Barack Obama ve Cumhuriyetçi Parti başkan adayı Mitt Romney, ilk kez yüz yüze gelip kozlarını paylaşacak.

 

Colorado’daki Denver Üniversitesi’nde yapılacak 90 dakikalık açık oturum için hazırlıklar da hummalı bir şekilde devam ediyor.

 

Türkiye saati ile gece 2’de başlayacak ve Amerikan televizyonlarından canlı yayımlanacak açık oturumda ağırlıklı olarak iç politikanın konuşulması bekleniyor.

 

Uzmanlara göre tartışma çok heyecanlı olmayacak:

“Tartışmacılar Amerikan tarihinde gördüğümüz en iyi başkan adayları değil. Şu anki başkan oldukça sakin. Fazlaca gerçekçi. Ortaya sürekli istatistikler koyuyor. Aynı zamanda bir meselede karşı karşıya gelseniz kızabiliyor. Eleştirilmeyi pek sevmiyor. Belirli bir konuda üzerine gidilse sinirlenebiliyor. Bu onun uzak durması gereken davranışlarından biri.”

 

Kararsız seçmenlerin yoğun olduğu eyaletlerde yapılan son kamuoyu yoklamalarına göre Başkan Obama, rakibi Romney’den oldukça önde görünüyor.

 

Bu arada Ohio’da ilk oy verme işlemi başladı. Ohio’da oyunu kullanan kişilerin vereceği mesajlar kararsız seçmen üzerinde etkili olabiliyor.

 

İLK TARTIŞMA 26 EYLÜL 1960’DA

Amerika Birleşik Devletleri’nde seçim yarışındaki başkan adaylarını televizyonda bir araya getiren ilk tartışma programı 26 Eylül 1960’da düzenlendi. Cumhuriyetçi aday Richard Nixon, John F. Kennedy karşısında adeta eridi. Karşısında dinç, makyajı yapılmış ve yeni tatilden dönmüş bir Kennedy vardı. Nixon’ın soluk kostümü, makyajsız, tıraş olmamış yorgun yüzü Amerikalıları oylarında olumsuz etkiledi. Tartışmayı televizyondan takip eden seçmenler Kennedy’ye, radyodan takip edenlerse Nixon’a oy verdi. 

 

İMAJ İÇERİĞİN ÖNÜNE GEÇTİ

İşte bu andan itibaren imaj içeriğin önüne geçti.  Ronald Reagan’ın Jimmy Carter’a karşı seçimleri kazanmasını ise sadece bir cümle sağladı. Oyuncu geçmişi sayesinde Reagan’ın kamera önündeki rahatlığı başarısındaki diğer bir faktördü. 1984’de 73 yaşındaki cumhuriyetçi aday, demokrat aday Wlater Mondale’in elinden şu sözlerle kurtuldu: “Seçim kampanyamı yaş üzerine kurmayacağım. Rakibimin gençliğini ve deneyimsizliğini siyasi emellerim için kullanmayacağım.”

 

Adaylar için çalışan ekiplerin belirledikleri stratejiler tartışmalarda baş rol oynamaya başladı. 1996’da Bill Clinton, Cumhuriyetçi aday Bob Dole ile iki defa karşı karşıya geldi. Bu tartışmaların ikincisinde cumhuriyetçi aday ahlak konusunda Clinton’ı köşeye sıkıştırmaktan çekinmedi: “Amerikan halkı hükümete olan güvenini kaybetti. Bu şüphe götürmez bir durum. Her gün ayrı bir skandalla karşılaşıyorlar.”

 

Fakat bu strateji tutmadı. Ülkenin parlak ekonomik performansı kamuoyu yoklamalarında Demokrat adaya büyük bir avantaj sağlamıştı. Ahlaki sorunlar pek de ilgi uyandırmadı. Ama bu dönemde Monica Lewinsky skandalı henüz patlak vermemişti. 

 

XXI. Yüzyılla birlikte tartışma programları da birbirlerini tekrar eder oldu. Detaylar hep ön planda olsa da sonuçları daha az etkilemeye başladı. Bir adayın seçimleri kaybetmesini sağlayabilecek tek şey devasa bir hata yapmasından geçer oldu.

 

Genel olarak kamuoyu yoklamalarında önde giden aday seçimlerden de ilk sırada çıkıyor. Bu yüzden de rakibin kazanmak için diğerini risk almaya ve hata yapmaya zorlaması gerekiyor.