Yaşamın bir savaş olduğunu reddettikçe, bitmez tükenmez bir mücadele içine sürükleniyordu. Madem öyle dedi, kuşandı zırhını, çekildi kılıçlar. Cenkse, cenk. Çözümün olmadığı yerde, sorun da yoktu. Fakat şimdi, muharebe meydanının tek galibi, oradan bir daha çıkmamayı göze alabilendir...

Donuk bakışlar ve gergin yüz hatları, siperi kazmak ve ufku gözlemek için sadece birer sebepmiş. Nefretim de aşkım kadar engin. Ordugâhım bir o kadar doygun ve zengin. Elimde büyük bir gürz tutuyorum ve ne zaman indireceğimi, bir ben bilirim. Sen korkma ve kısık gözlerle bakma mahrem hatlardan, sipahiler dirençli. Hedef ben değilsem, bütün okların boşa çıksın sevgili...

Efsanene değil, cenazene inanıyorum. Çöl ortasındaki çadırımda, o kutsal otağımda, bekledim seni, bekledim bekledim... Görünmedin, gelmedin. Çok uzaktan seyrettim hınzır gülüşünü. Hudutların tutuldu, bundan böyle, hiçbir başka tesellisi ve telafisi yok. Görkemli gafletinle arkana yaslan, toparlanmaya vaktin yok, bırak savunmaları. Şimdi, ölmeye hazırlan...