Hayvanlardan Tanrılara - Sapiens kitabının yazarı Yunal Noah Harari, yapay zekanın eşitsizliği artıracağını savunarak, "Birkaç on yıl içinde birçok insan işe yaramaz hale gelecek" dedi.

"Yapay zekânın yükselmesiyle kitleler büyük ihtimalle ekonomik güçlerini kaybedecek; bu yüzden siyasi güçlerini de kaybedecekler" diyen Harari, "Yeni teknolojilerle beraber hükümetler de artık zayıflıyor. Mevcut siyasi modellerimiz, Endüstri Devrimi, 19 ve 20’nci yüzyıllara uygun şekillendi; 21’inci yüzyılın siyasi gerçeklerine uymuyorlar" ifadesini kullandı.

Hürriyet'ten Yenal Bilgici'ye konuşan Yunal Noah Harari'nin açıklamalarından bir bölüm şöyle:

UZAY GEMİSİ DEĞİL, ONU KİMİN UÇURDUĞU ÖNEMLİ

* Bu sene yeni kitabınız yabancı dillere çevriliyor; o ne hakkında?

İnsanlığın geleceği hakkında ama kâhinlik yaptığımı düşünmeyin. Böyle bir şey mümkün değil.

* Ne anlatıyorsunuz peki?

Birtakım ihtimallerin, imkânların ve tehditlerin izini sürüyorum. Genetik mühendisliği ve yapay zekâ gibi konulara giriyorum.

* Ne tür ihtimaller görüyorsunuz?

Tarihten bugüne çok devrim oldu ama tek bir şey sabit kaldı: İnsanın kendisi. Osmanlı İmparatorluğu ya da Antik Mısır’da yaşayan insanlarla halen aynı beden ve zihne sahibiz. Ama gelecek yıllarda, tarihte ilk defa, insanın kendisi radikal bir değişime girecek. Sadece toplum ve ekonomi değil; bedenlerimiz ve zihinlerimiz de değişecek. 

* Nasıl yaşanacak bu değişim?

Genetik mühendisliği, nanoteknoloji ve beyin-bilgisayar arayüzleri vasıtasıyla. 21’inciyüzyılın ana ürünleri zihinler ve bedenler olacak. Gelecekten bahsederken, bizden sonraki insanları bizimle aynılarmış, sadece teknolojileri daha iyiymiş gibi düşünüyoruz. Lazer silahları, zeki robotlar ya da ışık hızıyla seyahat gibi... Ama gelecekteki teknolojiler Homo Sapiens’in kendisini değiştirecek. Geleceğin en heyecan verici şeyi uzay gemisi falan değil, onu kimin uçurduğu...

* Peki gelecekte bugünden daha iyi, daha rahat yaşayabilecek miyiz?

Bu, “Biz’ derken kimi kastettiğinize bağlı. 21’inci yüzyılda, insanoğlu muhtemelen teknolojik devrimlerden ne kadar yararlandığına göre kastlara ayrılacak. Kimisi epey çıkar sağlayacak, kimisi eziyet görecek çünkü. Geçen yüzyılın tüm hikâyesine ırklar, cinsiyetler, sınıflar ve etnik gruplar arasında eşitsizliğe son verme mücadelesi olarak bakabilirsiniz. Özellikle Soğuk Savaş’tan sonra, herkes bu konuda daha da iyimser olmuştu; küreselleşmenin tüm dünyaya kademe kademe ekonomik refah ve demokrasi getireceğini düşündüler. Tüm insanlar eşit hak ve imkânlara sahip olacaktı.

* Ama böyle olmadı...

Bu vaat bir yalandı belli ki. Küreselleşme büyük toplulukların işine yaradı ama eşitsizlik de çok arttı. Dünyanın en zengin 60 insanı, insanlığının yarısından, yani 3.5 milyar kişinin toplamından daha zengin. Yapay zekâ bu problemi artıracak; birkaç on yıl içinde birçok insan ‘işe yaramaz’ hale gelecek.

İNSAN DEĞİL, ALGORİTMA GÜÇLENİYOR

* Ne demek işe yaramamak?

Geliştirdiğimiz yazılımlarla beraber yapay zeka çok fazla işi bizden daha iyi yapmaya başladı. Daha iyi araba kullanıyorlar; hastalıkları daha iyi teşhis ediyorlar. 20-30 yıl içinde tüm işlerin yüzde ellisi bilgisayar tarafından yapılacak.

* Hiç yeni iş çıkmayacak mı?

Yeni işler de çıkacaktır ama bu sorunu çözmez ki. İnsanlarda temel olarak iki yetenek vardır: Fiziki yetenek ve bilişsel yetenek. Robotların zaten iki alanda da bizi geçtiğini düşünürseniz; yeni işlerde de bizi geçeceklerini anlarsınız.

* Ekonomik açıdan işe yaramaz milyarlarca insan ne yapacak peki?

Şu an bu soruna göz atan hiçbir ekonomik model yok. 21’nci yüzyılın en büyük ekonomik ve siyasi sorusu budur. Yapay zekâ insanları işlerden attıkça, zenginlik ve güç, her şeye hükmeden bilgisayar programlarını kontrol eden çok dar bir elit çevrenin eline geçecek.

* Yani eşitsizlik daha da artacak...

Bir örnek vereyim; bugün taksi, otobüs ve kamyon kullanan milyonlarca şoför var. Kendi kendini idare eden arabalar sonrası onlara ihtiyaç kalmayacak; bugün milyonlarca insanın para kazandığı ulaştırma sektörü sadece birkaç şirketin eline kalacak.

* Kaos çıkmaz mı bu yüzden?

Yapay zekânın yükselmesiyle kitleler büyük ihtimalle ekonomik güçlerini kaybedecek; bu yüzden siyasi güçlerini de kaybedecekler. Yeni teknolojilerle beraber hükümetler de artık zayıflıyor. Mevcut siyasi modellerimiz, Endüstri Devrimi, 19 ve 20’nci yüzyıllara uygun şekillendi; 21’inci yüzyılın siyasi gerçeklerine uymuyorlar.

* Ne olacak yeni yüzyılda?

Şirketler daha çok güç kazanacak ama en nihayetinde güç, insanlardan algoritmalara kayacak. Akıllı telefonumuz bizi bizden daha iyi bildiğinde, bizim açımızdan hayati kararları bilgisayar algoritmaları alacak.

* Bildiğimiz dünyanın sonuna geldik o halde...

İnsan yaşadıkça kurgu önemini koruyacak çünkü insan işbirliğiyle ayakta kalıyor ve bunun yolu da ilahlar ve milletler gibi kurgulardan geçiyor. Geleneksel dinler ve ideolojiler yok olabilir ama yerlerine yenileri çıkacaktır. Geleceğin dinleri Ortadoğu’dan değil Silikon Vadisi’nden doğacak.

* Ne tür inanışlardan bahsediyorsunuz?

Tekno-dinler olacak; teknolojiden beslenen, onunla şekillenen dinler. Mutluluk, barış, refah ve sonsuz yaşam gibi tüm vaatler onlarda da olacak. Ama öte dünyada ya da ölümden sonra değil, bu dünya için vaat edecekler bunu. İlahi güçlerin değil teknolojinin yardımından bahsedecekler.

Söyleşinin tamamını buradan okuyabilirsiniz.