Şampiyonlar Liginden lige dönüş zordur, hele kötü bir mağlubiyetin ardından dönüş daha zordur. Avrupa’da devamlılığınız lige de yansır. Orada işler iyi gidiyor ise yakaladığınız hava ligdeki skor gücünüzü de etkiler.

Fenerbahçe maçı öncesi Beşiktaş Şampiyonlar Liginde Bayern Münih karşısında ağır bir mağlubiyet aldı, işin üzücü tarafı mağlubiyetten ziyade oyun olarak da Beşiktaş’ın ezilmesiydi. Dolayısıyla bu performans Fenerbahçe maçı öncesi çok da iyi bir sinyal değildi. Hele ki ligde son olarak Konyaspor karşısında oynadığı kısır oyun akla geldiğinde Beşiktaşlı taraftarların çekinceleri daha bir artıyordu.

Fikstür Beşiktaş için üç kulvarda da kaderini aynı zamanda belirleyecek şekilde denk gelmişti. Şampiyonlar Ligi, Ziraat Türkiye Kupası ve Lig.

Şampiyonlar Ligi’nde işler mucizeye kalmıştı. Ligde ise kader büyük oranda Fenerbahçe maçında alınacak galibiyete bağlıydı. Bunca tersliğe bir de Pepe ile Talisca’nın kart cezaları eklenmişti, tabi Pepe ile Talisca’nın tam da Fenerbahçe maçı öncesi kart cezalısı oluşu tümüyle tesadüftü. Bu tesadüfe bir de Oğuzhan’ın sakatlığı eklenmişti. İşlerin Beşiktaş için pek de iyi gittiği söylenemezdi.

Ancak maç öncesi yorumlarda en fazla dikkat çeken açıklama Önder Özen’den gelmişti. Bütün olumsuzluklara rağmen Özen bu maçın Beşiktaş için bir şans olduğu kanaatindeydi; "5-0'lık mağlubiyet çok kötü ama sonraki maçın Fenerbahçe derbisi olması bir şans. Beşiktaş'ın o maçın moral bozukluğunu ortadan kaldıracak bir büyük maça ihtiyacı var” açıklamasında bulunacaktı. Aynı açıklamada Özen eksik iki oyuncunun çok önemli eksikler olduğuna ancak takımın bu eksikleri kapatacak geniş bir kadroya sahip olduğuna vurgu yapacaktı.

Maçın ilk 20 dakikası Önder Özen’in tahmininde başlamadı. Ama kalan 70 dakikada Beşiktaş Özen’i yanıltmadı.

Şenol Güneş; Pepe, Talisca ve Oğuzhan’nın yokluğunda elindeki mevcut kadrodan akla en yakını sahaya sürmüştü. Ne var ki Atiba ve Medel orta sahası baskı karşısında pek de işlevsel olmuyor. Beşiktaş bunu Münih maçında da yaşadı. Takım daha çok pas akışkanlığına ve gole kurulu bir oyunu seviyor, oyunu tutmayı değil. Biliç’ten bu yana durum böyle, böylesi de Beşiktaş’ı keyifli kılıyor. Takım baskı yediğinde hataya meyilli olabiliyor, ki Fenerbahçe orta sahada oyunu daraltması ile daha maçın başında Fernandao ile golü buldu. Şenol Güneş bu baskıyı kırmak adına oyuna müdahale etmekte çok gecikmedi. Tosiç sol beke gelirken Adriano sol kanada, Babel ise santrafor arkasına geçerek sistemi 4-4-2’ye çevirdi ve oyunu enlemesine doğru genişletti. Bu değişiklik Fenerbahçe’nin baskı gücünü kırarken, Beşiktaş’ın ise pas akışkanlığını yeniden kurmasını sağladı. Medel’in stopere çekilmesi, Tolgay’ın Atiba’nın yanına gelmesinin de Tolgay’ın oyun alanını genişlettiğini ve daha etkili bir oyun ortaya koymaya başladığını belirtmek gerekiyor.

Burada Tolgay’ın en büyük yardımcısı ise bir kanat oyuncusu olan Adriano’nun oyun kurma becerisi oldu.

Bu değişikliklerle Beşiktaş fabrika ayarlarına geri döndü. Şenol Güneş’in burada en büyük avantajı Beşiktaş’taki oyuncuların birçoğunun, birçok farklı pozisyonda oynayabilecek yetenekte olması. Bu avantaj Güneş’e oyun içinde oyuncu değişikliği yapmadan birçok hamle şansı veriyor.

Ne var ki, bu hamleler 20. dakikadan sonra Beşiktaş’a oyun üstünlüğünü getirse de golü getirmedi.

İkinci yarı ise Quresma’nın sazı eline alması ile takım oyuna baskılı başlıyor. 49. dakikada Quresma’nın ortasında Bayern Münih maçındaki hatasını telafi edercesine Vida sahneye çıkıyor ve kafa ile eşitliği sağlıyor. Bu dakikadan sonra oyunun bütün egemenliği Beşiktaş’a geçiyor. Bu yarıda Fenerbahçe’nin tek etkili atağını Fabri’nin hatasında kale önünde 1.71 m boyu ile sahanın en kısa oyuncu Medel kafa ile çıkartıyor. Yayıncı kuruluşa göre Medel burada 2.1 m’ye sıçrıyor.

Oyunun asıl karakteri ise 77. dakikada sahne alıyor. Defalarca denediği trivelası bu sefer Kameni’yi geçerek ağları buluyor. Biz ise ekrandan tekrarını izlemeye doyamıyoruz. Uzatmalarda ise bir kez daha sahneye çıkıyor ve ligte kartları yeniden dağıtıyor.

Bu arada Quaresma bir maçta iki golü en son 2014-2015 sezonunda Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finalinde Bayen Münih’e karşı Porto forması ile atmış. Lig’de ise en son golünü ligin ilk yarısının 5. haftasında Konyaspor maçında atmıştı. Kabul edelim Quaresma bunca zaman bizi asistlerine alıştırmştı, hiç birimiz bu bitiriciliğine alışık değiliz. Ancak öyle bir maç oynadı ki bu sezonun sonunda şampiyonluk gelirse bu maçtaki performansı asla unutulmayacak. Ona dair bütün eleştirilerimizi gözden geçirme vaktidir.