Bugün, Türkiye'nin toplumsal tarihinin en karanlık ve acı olaylarından biri olan 6-7 Eylül olaylarının yıldönümü... Provokatif bir haberin ardından sokağa dökülen kalabalıkların barbarlığı bugün bile ülke tarihinin en trajik olaylarından biri olan bu iki kara günün yaşanmasına sebep oldu.
 
Peki aradan geçen 61 yılda, Türk toplumunun 6-7 Eylül olaylarından ders çıkardığını ve bundan sonra benzer olayların yaşanamayacağını söylemek mümkün mü?
 
Hem azınlıklara yönelik bakış açısının, hem siyasal ve toplumsal yapının durumuna bakınca, ne yazık ki bu soruya olumlu bir yanıt vermek mümkün görünmüyor.
 
Geçtiğimiz günlerde Hrant Dink cinayeti ile ilgili yeni görüntüler ortaya çıktı. Bu görüntülerde bazı askerlerin Dink'in katili Ogün Samast ile birlikte cinayetten önce keşif yaptığı belirlendi.
 
Yıllardır bilinen ama devletin tüm kurumlarının -diğer durumlarda göremediğimiz- özenle bizden gizlediği gerçekler, iktidarın FETÖ ile kavgası nedeniyle ortaya dökülüyor birer birer...
 
Dink davasında 8 yılda sağlanamayan ilerlemenin son birkaç ayda sağlanması, gerçeklerin ne yazık ki sadece tepelerde birilerinin kavgası sonucu ortaya çıktığını bir kez daha hatırlattı bize.
 
Ancak geç de olsa öğrenilmeyi bekleyen, hesabını soracağımız daha çok konu var.
 
Bugün Dink cinayetinin ayrıntıları ortaya çıkıyor, yarın Roboski'nin faillerini de öğreneceğiz, Berkin'i öldüren polisin kim olduğunu da...
 
Aklıma, Rakel Dink'in, eşi Hrant'ın ardından söylediği sözler geliyor. "Bir bebekten katil yaratan karanlığı sorgulamalıyız" diyordu.
 
Bizim savaşımız da bu karanlıkla... Hem bebeklerden katil yaratan, hem de gerçekleri kendi kavgası için ortaya döken karanlıkla mücadele ediyoruz. Bu mücadelenin sonucu ve kendi toplumsal geçmişimizle yüzleşmemiz de yeni 6-7 Eylül'lerin önüne geçmek için tek çıkar yolumuz olacak.