Kamera Sokak’tan Kazım Kızıl sokağa çıkma yasakları, çatışmalar ve ölümlerle anılan Diyarbakır Suriçi’nde kamera ve mikrofonlarını halka çevirdi:

Diyarbakır Suriçi'ne giriş ancak yoğun polis barikatlatındaki aramalar sonrası mümkün. Çatışmaların olduğu yerlere girmek ise hem çok tehlikeli hem de neredeyse imkansız.

Suriçi'nde onlarca "çekçek arabası", göç etmek zorunda bırakılan halkın eşyalarını taşıyor. Bazı kişiler gidecek maddi gücü olmadığı için bazıları ise mahalleden ayrılmayı içine sindiremediği için yerlerinde kalmayı tercih ediyorlar.

Mahallelerde elektrik yok, sağlık, eğitim gibi temel haklardan bahsetmek ise zaten mümkün değil. Bu senenin newrozunda gittiğim Suriçi'nden eser yok.

Dışarı çıkarken polis "güleryüzüyle" fotoğraflarımıza bakmak istiyor, sanki sadece merak etmiş gibi. Oysa "tehlikeli bölgelere" gidip gitmediğimizi öğrenmek asıl amacı. Ben bir adım geride duruyorum, yanımdaki arkadaşım Murat gösteriyor birkaç kare. Sonra polis "O tarafa gitmeyin, zaten özel harekatçılar kimseyi dinlemez, çeker vurur!" diyor. "Biliyoruz" deyip çıkıyoruz artık.

Halk mı? Halkın istediği 3 şey var: Barış, barış, barış!

Şimdi söz onlarda:

1- Suriçi'nde bir Kürt kadınının haykırdığıdır...


Suriçi'nde bir Kürt kadınının haykırdığıdır... from KAZIM KIZIL on Vimeo.


2- Suriçi'nde bir kadın: "Kuru ekmek yer su içeriz. Yeter ki barış olsun!"


Suriçi'nde bir kadın: "Kuru ekmek yer su içeriz. Yeter ki barış olsun!" from KAZIM KIZIL on Vimeo.