29 Mayıs'ta başlayarak 3 gün süren TMMOB 43. Olağan Genel Kurul'un sonuç bildirgesi açıklandı.

TMMOB 43. Olağan Genel Kurulu sonuç bildirgesinde, "Ülkemizin tüm varlıklarının özel sermaye istismarından kurtarılarak özelleştirmelerin durdurulması, Özelleştirme İdaresinin kapatılması, özelleştirilen halka ait varlıkların kamulaştırılması ve kamu kuruluşlarının yeniden güçlendirilmesi gerekmektedir" denildi.

24 oda ve 450 bini aşkın mimar, mühendis ve şehir plancısının örgütlü olduğu Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) 43. Olağan Genel Kurulu, Soma'da yaşanan katliamın acısının siyahının, Gezi isyanının beyazı ile birlikte yaşandığı "Siyahı yaşadığımız, beyazı aradığımız" bir süreçte gerçekleşti.

Sonuç bildirgesinde, Teoman Öztürk'ün "Yüreğimizdeki insan sevgisini ve yurtseverliği, baskı ve zulüm yöntemlerinin silip atamayacağının bilinci içinde bilimi ve tekniği emperyalizmin ve sömürgenlerin değil emekçi halkımızın hizmetine sunmak için her çabayı güçlendirerek sürdürme yolunda inançlı ve kararlıyız" sözlerinin, genel kurulun ana fikri olduğu belirtildi.

GEZİ SOMA'DIR, SOMA ROJAVA

Sonuç bildirgesinde, "Bu doğrultuda TMMOB, Gezi isyanının yaktığı ateşin aydınlığında, mesleğin sorunlarının, ülke ve dünya sorunlarından ayrı olmadığının bilinci ile mücadele etmeye devam edecektir. Gezi'de isyan eden gençliğin sorunu, Soma'da katledilen işçiden bağımsız değildir. Soma'da katledilen işçinin sorunu, Reyhanlı'da katledilen canlardan, Rojava'da katledilen Kürt halkından bağımsız düşünülemez. Emekçilerin örgütlenme hakkı, öğrencinin parasız, anadilde ve eşit eğitim hakkından, emeklinin parasız ve nitelikli sağlık hakkından ayrı mücadele konusu değildir" ifadeleri yer aldı.

Gezi için "neoliberal politikalara, gerici ve faşist baskı yöntemlerine ve kentler üzerindeki yağma, talan ve ranta karşı, milyonların sokaklarda kardeşleştiği bir halk direnişi" ifadeleri yer alırken, "Halklarımız artık söz, yetki ve karar hakkı istiyor" denildi.

Soma başta olmak üzere iş cinayetlerine de dikkat çekilen sonuç bildirgesinde, "Soma katliamdır" denildi, katliamın temel sebebinin özelleştirme ve taşeronlaştırma politikası olduğu kaydedildi.

TMMOB üzerindeki baskılara da dikkat çekilen sonuç bildirgesinde, "AKP iktidarının, toplumsal muhalefeti sindirme çabalarında sendikalardan meslek odalarına, siyasi partilerden demokratik kitle örgütlerine birçok kurum boy hedefi haline gelmiştir. TMMOB idari ve mali olarak şeffaf bir yapıya sahiptir. Buna rağmen idari ve mali olarak bakanlıklara bağlanma çabası iktidarın neyi amaçladığının açık bir ifadesidir. Kamu adına meslek alanını denetleyen TMMOB'un bu kamusal görevi, bizzat devlet eliyle sonlandırılmaya çalışılmaktadır, TMMOB ve bağlı odaların bakanlıkların bürokratik kurumları haline getirilmesi hedeflenmektedir" denildi.

ROBOSKİ VE ROJAVA'DAKİ KATLİAMDAN AKP SORUMLU

Çözüm sürecinin de değerlendirildiği sonuç bildirgesinde, çözüm süreci adı altında Kürt halkının başka bir oyalama sürecine sokulduğu, Roboskî'nin katilleri henüz yargılanmazken Rojava'da katliamların sürdüğü ifade edildi. Sonuç bildirgesinde, "AKP iktidarı bu katliamlardan sorumludur" denildi, Kürt halkının taleplerinin eşit yurttaşlık temelinde hayata geçirilmesi istendi.

TMMOB'un Kürt sorunundan Alevilerin inanç özgürlüklerine kadar bütünlüklü ve kapsayıcı mücadelelerin içerisinde yer almaya devam edeceği bildirildi.

Sonuç bildirgesinde yer alan öneri ve taleplerden bazıları şöyle:

-Emperyalizmin ve ülkemizdeki uşaklarının yarattığı savaş, sömürü, yoksulluk düzenine karşı, ülkemizin tüm varlıklarının özel sermaye istismarından kurtarılarak özelleştirmelerin durdurulması, Özelleştirme İdaresinin kapatılması, özelleştirilen halka ait varlıkların (Madenler, telekomünikasyon, enerji santralları, vb.) kamulaştırılması ve kamu kuruluşlarının yeniden güçlendirilmesi gerekmektedir.

-Dışa bağımlı enerji politikaları terk edilmelidir. Çevre dostu teknolojiler uygulanmalıdır.

-Nükleer santral macerasına son verilmelidir.

-Madenlerimizin, jeotermal kaynaklarımızın, topraklarımızın, kıyılarımız, denizlerimiz ve ormanlarımızın yerli ve yabancı sermaye tarafından yağmalanması durdurulmalıdır.

-Üniversitelerde özerk ve katılımcı bir eğitim ortamı sağlanması için YÖK kaldırılmalıdır.

-İlköğretimden üniversiteye parasız, eşit, bilimsel, demokratik ve fırsat eşitliğine dayalı anadilde eğitim yaşama geçirilmelidir.

-Mühendislik, mimarlık, şehir planlamacılığı eğitim ve öğretim programları çağdaş teknolojiye ve bilim politikalarına uygun olarak emekten ve halktan yana yeniden düzenlenmelidir.

-İşçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri kamusal bir hizmet olarak algılanmalı, bu alanda çalışma koşulları arasındaki nedensel ilişkileri araştıracak ve bilimsel araştırma yapacak kurumlar oluşturulmalı, ihtisas ayrımı ve mesleki ilgi alanlarına göre düzenlemeler yapılmalıdır.

-İşçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerinde ilgili meslek örgütleri yetkilendirilmelidir. Meslek hastalıklarına ilişkin çalışmalar geliştirilmeli, meslek hastalıkları hastaneleri işlevine uygun olarak yapılandırılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.

-Deprem gerçeğini sürekli gündemde tutmaya yönelik çalışmalar etkin olarak yapılmalı, konunun bütün taraflarının katıldığı Ulusal Deprem Konseyi yeniden kurulmalıdır.

-TOKİ denetime açılmalı; örgütlenmesi ve uygulama politikaları, halkın barınma ihtiyaçları çerçevesinde yeniden düzenlenmelidir.

-Kentsel dönüşüm adı altında kamusal alanların yok edilmesi, kentlerin hoyratça yıpratılması ile yeni gelişme alanları açmak yerine, öncelikle yerel değerleri içeren mevcut yaşam alanlarının halkın karar süreçlerine katılımı ile sağlıklı ve yaşanır duruma getirilmesi sağlanmalıdır.

-Tarım arazilerinin yok olmasına, kirlenmesine, GDO'lu gıdaların ülkemize sokulmasına, çiftçimizi üretimden, tarlasından koparan işsiz, yoksul bırakan politikalara son verilmelidir.

-Topraksızlaştırılan köylülerin, göçe ve sanayide ucuz işçiliğe mahkum edilmelerinin önüne geçilmelidir.

-Suyun ticarileştirilmesine karşı çıkılmalı, özellikle temiz suya erişimin en temel insan haklarından biri olduğu kabul edilmelidir.

-Ülkemizin ırkçı şoven yaklaşımlar temelinde kamplaştırılmasına karşı çıkmak, Kürt sorununu çözmek için; bir arada kardeşçe yaşamı, barış, demokrasi ve halkların kardeşliğini savunmak ve demokratik yaklaşımları egemen kılmak için mücadele etmeye devam edilmelidir.

-Kimliklerin ve kültürlerin reddedilmediği; tüm dillerin, kültürlerin, inançların ve renklerin kendilerini özgürce ifade ettiği bir toplumsal düzen oluşturulmalıdır.

-Emperyalizmin savaş ve işgal politikalarına alet olunmamalıdır. Savaşa lojistik destek olan üsler, limanlar ve nükleer başlıklar ülkemizi ve bölgemizi derhal terk etmelidir.

-Suriye'de başıboş çetelerin desteklenerek, silahlandırılması başta olmak üzere, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve dünyada savaş nedeniyle yapılan katliamlara ortak olmaktan vazgeçilmeli. Halkların barış içerisinde, kardeşçe yaşaması için gerekli çaba sarf edilmelidir.

-Kadına yönelik şiddet başta olmak üzere toplumsal hayatın her noktasında cinsiyet ayrımcılığı önlenmeli, politik, ekonomik ve kültürel alanda pozitif ayrımcılık desteklenmelidir. Tüm emekçi kadınların mücadelelerinin yanında olmak, ortak mücadele etmekle birlikte, TMMOB örgütlülüğü içinde kadın örgütlenmesi geliştirilmelidir.

Kaynak: ETHA