Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Ertuğrul Kürkçü, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde (AKPM) açıklamalarda bulundu.

Kürkçü, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye’de yaşanan güncel gelişmeler oturumda yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Burası Avrupalı halk temsilcilerinin buluştuğu bir forumdur. AKPM, NATO gibi jeopolitik kaygılar üzerine kurulu savunma ve güvenlikle ilgili hükümetler arası bir örgüt değil, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü üzerinde yükselen bir halk temsilcileri forumudur. Dolayısıyla biz Türkiyeli milletvekilleri olarak AKPM’nin Türkiye’deki mevcut durumu değerlendirirken konuya demokrasi ve insan hakları açısından bakması gerektiğini düşünüyoruz. Açılış konuşmasında ima edildiği gibi- Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin hak ve özgürlüklerin kâr ve çıkarla takas edileceği bir yer olmadığına inanıyoruz.

“DARBE GİRİŞİMİNİN ARKASINDA KİM VARDI?”

“15 Temmuz darbe girişimine gelince. Bu başarısız darbe girişiminden kimin sorumlu olduğu ile ilgili bizim de alternatif bir anlatımız olacak. Burada mutlak bir doğru var. Gerçekten de 15 Temmuz'da bir darbe girişimi yaşandı. Ama bu darbe girişiminin arkasında kim vardı? "FETÖ"nün darbe girişiminin arkasında olduğu söyleniyor. Peki Fethullah Gülen "terörist örgütü"nü bu önemli yerlere getiren kimdi?

“Türkiye’de Milli Güvenlik Kurulu'nun 26 Ağustos 2004 tarihli bir raporu var. Buna göre Gülen Hareketi bir iç tehdit olarak belirleniyor. Bu tehdide karşı çeşitli önlemlerin alınması gerektiği söyleniyor. 2013’te bu rapor basına sızdırıldığında AKP hükümetinin bakanlarının hepsi yeminle bu belgeyi hiçbir zaman uygulamaya geçirmediklerini ifade ettiler. Yani AKP hükümeti art arda 9 yıl boyunca Gülen Hareketi ile işbirliği içinde çalışarak idarede, yargıda, orduda, üniversitelerde çok önemli pozisyonları işgal ettiler. Daha sonra 15 Temmuz'a gelindiğinde bu "Gülen darbesi" olduğu söylenen şey yaşandı.

“Peki şimdi bunun bedelini kim ödüyor? Türkiye halkları ödüyor. Yani haklarıyla, özgürlükleriyle ödüyorlar bunun bedelini. Mutlaka bu konunun göz önünde bulundurulması gerekiyor.

“İÇ SÖMÜRGE SAVAŞI”

“İkincisi, bu darbe girişimi yaşandığında Türkiye’de zaten tam anlamıyla bir demokratik sistem yoktu. Kürt illerinde bir tür iç sömürge savaşı devam ediyordu. Basına sızan haberlere göre 2014’te bu konuda bir plan hazırlanmıştı ve söz konusu plana göre Türkiye’de hükümet, 15 bin kişinin öldürülmesiyle sonuçlanacak bir girişime, bir plana imza atmıştı.

OHAL

“Bugün de Türkiye’de OHAL aslında daimi bir yönetim biçimi haline gelecek gibi görünüyor. Adalet Bakanı savcı ve yargıçların yetkilerini polise devreden bir dizi yasa hazırlığını açıkladı. Türkiye bir totaliter rejime doğru hızla giderken, durumdan İkinci Dünya Savaşı sırasında Chamberlain’in Hitler'e karşı güttüğü başarısız yatıştırma (appeasement) politikasıyla çıkmak söz konusu olamaz.” (Demokrat Haber)