Cumhurbaşkanı Gül, Hrant Dink cinayeti için Devlet Denetleme Kurulu düğmesine basmaya hazırlanıyor. Bu arada Dink cinayeti ve davasının çıkmaza girmiş olmasını da ‘vahim bir durum’ diye niteliyor. Avrupa Konseyi’ne yaptığı iki günlük ziyareti izleyen gazetecilerle önceki gece uzun bir sohbet yapan Cumhurbaşkanı Gül, yerel yönetimler konusuna da değindi, Bölgesel Kalkınma Ajansları’nı savunarak “Kamu Reformu mutlaka yapılmalı” dedi.

Türkiye’deki yargı düzeniyle de ilgili olarak da Gül şöyle konuştu:
“Türkiye’nin en köhneleşmiş yapısı yargıdır.”
Cumhurbaşkanı Gül’le gece yarısı sohbeti şöyleydi:
Devlet katında, “Bir Ermeni var, bunu yok edelim” kararıyla öldürüldüğü hissiyatı var.  Avrupa  Konseyi’nde 1915’le ilgili soruları yanıtladınız. Ama hâlâ 2007’de öldürülen Hrant Dink cinayetiyle ilgili sorular cevaplandırılamıyor. Önce onun bir komisyonunu kursak da, 1915’e sonra gitsek daha doğru olmaz mı?
Gül: Devlet Denetleme Kurulu (DDK) Türkiye’nin her şeyini ele alıp inceleyecek değil, bir mahkeme de değil. Her problemli işi de DDK’ya sevk edelim diye bir şey mümkün değil. Önemli olaylar olduğunda gerek görülüyor.
Hrant Dink cinayeti de bu olaylardan biri değil mi?
Gül: Bununla ilgili bir dava açıldığı için, mahkemede epey bir merhale kat edildiği için böyle bir şey aklımıza gelmedi doğrusu. Ama olmaz diye bir şey yok tabii...

HİÇ TEREDDÜT ETMEZDİM
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Türkiye’yi 4 başlıkta mahkûm etti. Yaşam hakkından ihlal verdi. İhlallerden biri istihbarat olduğu halde önlem almayanlar için etkili bir soruşturma yürütülmediği nedeniyle mahkûm oldu. Doğrudan idarenin tasarruf alanıyla ilgili konularda DDK’nin yetkisi var. AİHM’nin verdiği bu ihlalle ilgili inceleme yaptıramaz mısınız? Bir de kamu görevlilerinin delillerin yargıya ulaşmasını önlemek için seferber oldukları anlaşılıyor. McDonalds bombalaması... Aynı sanıklar. O zaman himaye görüyorlar Trabzon’da... Trabzon’dan alıp bugüne getiren bir soruşturma talimatı veremez misiniz?
Gül: Veremezsiniz diye bir şey yok. Ben bir konu hakkında talimat vermeden önce çağırıyorum, bu sizin alanınıza girer mi diye soruyorum. Girerse, hemen veriyorum talimatları. Açıkçası bu olayın olduğu sıralarda, ondan sonra olsaydı hiç tereddüt etmezdim yine... Mahkemeler son noktalara herhalde geldi, o açıdan söylüyorum...
İdari soruşturmalar sonuçsuz kaldı, bazı davalar dosyadan ayrıldı ve tıkandı... Dink’i uyaran MİT görevlileri hakkında hiçbir şey yapılmadı. Bütün bu konular karanlıkta kaldı. Şu an sadece tetikçilerin yargılandığı bir süreç var. Ne Başbakanlık Teftiş Kurulu raporu, ne TBMM Komisyonu raporu yol alabildi. Ciddi olarak devlet içinde asker-sivil gerginliği ya da polis içinde farklı grupların gerginliğine hapsolan bir tablo çıkıyor karşımıza...Gül: Ben Ankara’ya gidince konuşacağım. DDK bir sorgulama, insanların ifadelerini alma kurulu değil. DDK araştırmalar yapıyor, sonunda hazırladığı raporu savcılığa, Başbakanlığa, ilgili kurumlara gönderiyor. Bilmiyorum yapabilecekleri bir şeyse, tereddüt etmem doğrusu.

GÖZ GÖRE GÖRE
Bugün “1915 için komisyon kurulsun gelin belgelere bakılsın” diyorsunuz. Biz bir tek  Ermeni vatandaşımızın ölümü üzerindeki perdeyi hem yürütme, hem yargıya dönük müdahaleler nedeniyle aydınlatamıyoruz. Bu Türkiye için daha uzun vadede de sıkıntı yaratabilecek bir konu...
Gül: Bir taraftan göz göre göre cereyan etmiş... Bunu geçenlerde de açıkça söyledim. Diğer taraftan, yargılamada bir aksaklık söz konusu olursa bu ayrı bir utanç olur şüphesiz ki... Ben gidince konuşacağım. Eğer DDK’nın yapabileceği bir şey olursa tereddüdüm olmaz doğrusu...    

Bütün bunlar üstüne gidilmezse büyük bir şaibe bırakacak...
Gül: Tabii şaibe bırakma çok önemli. İkincisi, herhangi bir şekilde buna benzer olayların tamamen olmamasını garanti etmenin yolu da bunları tam aydınlatmaktan geçiyor.
Geçen hafta ölüm yıldönümüydü Hrant Dink’in. Slogan atılıyor: Katil devlet hesap verecek... Bir amme vicdanı varsa, bu işin devlet içinden tezgâhlandığı kanaati yerleşmiş durumda. Siz devlet başkanısınız, devletin içinden olan şeyden sorumlu değilsiniz. Tersine, o devleti devlet haline getirmek amme vicdanıyla buluşturmak durumundasınız. Onu temizlemek için de bu konuların üstüne gidilmesi gerekiyor... Bu arada, AB Genel Sekreterliği sınavını bir Ermeni asıllı vatandaş kazandı, Danıştay iki yıldır bu sınava yürütmeyi durdurma verdi. İki yıldır AB Genel Sekreterliği’ne bu çocuk girmesin diye eleman aldırtmıyor.

VAHİM DURUM TABİİ
Gül: Olur mu böyle bir şey ya... Böyle bir şey utanç verici olur, kendi kendimizi reddetmek olur. Ama size bir şey söyleyeyim, ileride belki duyarsınız, bütün bunları arkada bırakacak ve bu memlekette kıymetli bütün vatandaşların Müslüman ya da Müslüman olmayanların eşit olduklarını ve herkesin her mevkie gelebileceğini yakında göreceksiniz... Şimdi bu kadarını söyleyeyim.

İki gündür Strasbourg’da birlikteyiz. AİHM’in Avrupa hukuk düzeni için taşıdığı önemi anlatıyorsunuz. Bu mahkeme Türkiye’yi mahkûm etti, Hrant Dink cinayetinden dolayı. 4 yıl olmuş, daha mahkeme sonuçlanmış değil. İdari soruşturmaların hepsi boşlukta kalmış. Tam bir keşmekeş içinde...
Gül: Vahim bir durum tabii...
Hiçbir kamu görevlisi bundan dolayı bedel ödemiş değil... AİHM’nin Türkiye’yi böyle bir konudan dolayı mahkûm etmesini nasıl karşılıyorsunuz?
Gül: Tabii ki hazmedemem... Şundan dolayı hazmedemem... Böyle bir konuda, böyle bir konu, böyle bir mahkûmiyet bizim başımızı dik tutmaz. Şimdi söylüyorum işte... Zaten kendi vatandaşını koruyamamışsın. Oradaki ihmaller belli. İkincisi, insanlar yakalanmış ama yakalanmış olmasına rağmen, bu kadar süre geçmesine rağmen her şey daha neticelenmemiş. Bu bizim için büyük bir zaaf, tabii çok mahcubiyet... Kendimi çok mahcup hissederim açıkçası, çıkıp da  savunmam yani “hayır biz her şeyi doğru yaptık şöyle yaptık da böyle yaptık” diye gerekçe bulmamam. Bunların olmaması lazım.
Mahkeme kararını duyduğumuzda ne hissettiniz?
Gül: Mahcup hissettim...
Sizin için ayrı bir yönü de var Dink cinayetinin. Bu cinayet, sizin Cumhurbaşkanlığınıza giden yolun önüne set çekmek için de işlendi.
Gül: Bunlar, bu tip şeyler hiçbir zaman Türkiye’yi onurlandırmaz, tam tersine mahcup eder. Bir de mahcup olmayıp pişkinlik gösterirsen, o zaman daha kötü bir durum ortaya çıkar. Bunların Türkiye’ye zararı çok büyük, Türkiye içinde ve dışında Türkiye imajına zararı, Türklük imajına zararı o kadar büyük ki... Bunları telafi etmek için dünya kadar uğraşsan edemezsin. Bunlar daha çok eski dönemin şeyleri... Bunlar bir daha Türkiye’nin karşılaşmaması gereken şeyler...
Toparlamak gerekirse Devlet Denetleme Kurulu (DDK) Başkanı’nı çağıracaksınız, yapabileceği yolunda mütalaa verirse, talimat vereceksiniz Dink cinayeti konusunda...
Gül: Evet...
Geleceğe yönelik olarak ademi merkeziyetçiliğe doğru bir gidişi, ille federalizm denmese de, bir şekilde yerinden yönetime doğru bir gidişi görüyor musunuz...
Gül: Yerinden yönetim konusuyla ilgili olarak Türkiye’de büyük bir fırsat kaçtı. Bir Kamu Reformu vardı. Bu aslında çok iyi bir şekilde hazırlandı. Bölgesel Kalkınma Ajansları kuruldu. Kalkınma Ajansları Türkiye’nin ‘üniter yapısı’na aykırı diye durduruldu.

MİLLİYET