“Ağda yapınca orucum bozulur mu? Oruçluyken karanfil kökü koklasam bir sakıncası var mı? Ramazanda nişanlımla el ele tutuşabilir miyim? Oje sürdüm fakat yanlışlıkla tırnaklarımı yedim orucum bozulur mu?”

Yukarıda yazılanları okuyunca sakın ola ki “Hadi canım sen de” demeyin. Bu ve buna benzer sorular tüm Ramazan boyunca televizyon programları ve gazete sütunlarında tartışılan ve cevaplandırılmaya çalışılan sorulardır.

Hani birileri Ramazan ayına girmeden önce size “üç aylara girdik” der ya; bu aslında kimileri için dert aylarına girmek demektir. Ramazan süresince öyle saçma sorular sorulur, öyle saçma konular gündeme getirilir ki sanırsınız oruç bu ülkede ilk kez tutuluyor ve insanlar da neyin oruç bozup bozmayacağını ilk kez öğreniyor.

Bir de Ramazan süresince ilk bombayı patlatmak için yarış edenlerimiz vardır. Geçtiğimiz yıl mesela bu bombayı Kemal Özer isimli bir yazar “Müslüman’ın Diyeti” isimli kitabında “Şişmanlık Allah katında günahtır” diyerek patlatmıştı.

Bu sene ise ilk bombayı Rize’de bir televizyon kanalında programa çıkan Emekli İmam Necati Hutoğlu patlattı. Hutoğlu “Taksim’de yenen biber gazı oruç bozar mı” sorusuna “Bozmaz. Kendi arzunla yutmuyorsun onu” diye cevapladı.

Bir de tabi kocaman kocaman adamlar “Nerde o eski ramazanlar” sorununu tartışıp dururlar bir ay boyunca. Yaz kış, hastalık sayrılık demeden orucunu hiç aksatmadan tutan bir kişi, sanki dünyada neler olup bittiğini kendisi bilmezmiş gibi Ramazan’ın nerede olduğunu gider otobüste, dolmuşta, kahvede ya da başka yerde daha önce hiç tanımadığı, bilmediği insanlara sorar durur: "Nerde o eski ramazanlar?"

Hazır Ramazan'dan bahsetmişken bird e şu “Alo fetva” meselesine değinmek gerekir. Hani beş parmağın beşi bir olmaz ama orucunu inancının gereği olarak sessiz sedasız tutanlara saygı göstermek lazım. Ama bu ülkede Muharrem ayında da oruç tutuluyor. Ne “Alo Fetva” hattı var, ne “Diş fırçalasak orucumuz bozulur mu” gibi saçma sapan soru soran var, ne “Göz damlası kullanıyorum orucum bozulur mu” diye kapı kapı dolaşanlar var, ne de “Kazaya” güvenip orucunu sallayanlar var. Çıkıp aslanlar gibi orucunu tutuyor insanlar. Üstelik Muharrem ayı boyunca değil bir gün, oruç bitene kadar su bile içmiyorlar.

Siz hiç Muharrem ayında oruç tutan birisinin, sağda solda, gazetede, televizyonda, sokakta, işyerinde “Böbrek taşı kırmak orucu bozar mı” diye adeta oruç tutmamak için bahane arayan birini gördünüz mü? İnsanlar inanmışlar ve orucunu tutuyorlar.

Oysa dikkat edin Ramazan’da, gazeteler, televizyonlar oruç ile ilgili birçok saçma sapan soru ve cevaplar ile doludur. Adam orucu tutmayacak tutmasına da adeta kendine bahane aramak için ne yapacağını şaşırmış vaziyette sağa sola danışıp durur. Sanki üstüne vazifeymiş gibi “Oruçluyken adet olan bir kadın, sadece su içse ve başka bir şey yemese orucu kabul olur mu” gibi soru soran erkekler bile var bu ülkede. Yahu sana ne kardeşim sen mi görüyorsun adet’i.

Öyle ki kadının bacağındaki şort bile her nedense erkeği daha fazla ilgilendirir Ramazan boyunca. Şort ile ilgili değil ama şu soruya bir bakın: İhtilam olunca (Anlamı rüyada boşalmakmış) orucum bozuldu sandım su içtim. Orucum bozulur mu?

"Ulan!" diyesi geliyor insanın, madem ihtilam oldun ne diye su içiyorsun. Gidip adam gibi üstünü başını yıkasana. Neden bunu fırsat bilip orucunu yemeye çalışıyorsun.

Oysa görünen o ki birçokları orucu tutmayacak tutmasına da bozmak için bahane arayıp duruyorlar. İşte buradan bir kez daha açık ve seçik yazmakta fayda var: Gece sahurda kalkıp yemeğini yedikten sonra ertesi gün iftar ezanı okunana kadar hiçbir şey yiyip içmeyeceksin kardeşim. Ne ona buna danışıp duruyorsun. Tutabiliyorsan tut...