Hrant Dink`in avukatı Fethiye Çetin’e Hrant Dink’in devletin bilgisi, görgüsü, takibi, istihbaratı altında katledilişinin 4. Yılında yaşanan gelişmeleri, gelinen noktayı, beklentileri DEMOKRAT HABER’den Atacan Çiftçi sordu…

İDDİANAME İLE ÇİZİLEN SINIRI AŞMAK MÜMKÜN OLMADI

Hrant Dink cinayetinin üzerinden 4 yıl geçti ve yargılama devam ediyor. Şu anda adaletin neresindeyiz? Gittikçe yaklaşıyor muyuz yoksa uzaklaşıyor muyuz?

Geldiğimiz aşamada, Hrant Dink cinayetinin sorumluları, azmettireni, cinayetin neden ve nasıl işlendiği, bütün delilleri, tanık beyanları ile ortaya çıkmış olmasına rağmen davanın iddianame ile çizilen sınırını aşmak mümkün olmadı. Ancak bu süreçte, çok sayıda delil, veri, belge ve bulgu toplandı. Şimdi, adaletin sağlanabilmesi için bütün bu belgeler ışığında kapsamlı bir soruşturma yürütmek ve tüm sorumluları açığa çıkartmak gerekiyor. Bu yolda atılacak adımlar için gerekli yasal şartlar ve araçlar vardır. Bu şartların gerçekleştirilmesi ancak siyasi iradenin kararlılığı ile mümkün olabilir.

HIZLI, ETKİN, DÜRÜST VE ADİL BİR YARGILAMA GERÇEKLEŞMELİ

Medyada, tutukluluk süreleri hakkındaki yeni düzenleme nedeniyle 1 yıl içinde dava hükme bağlanamazsa Ogün Samast’ın da serbest kalabileceği haberleri yer aldı. Böyle bir durum olabilir mi? Olursa avukatlar olarak ne yapmayı planlıyorsunuz?

Sorun, yargılamanın kalitesinde düğümleniyor. Uluslararası hukukun en önemli ilkeleri olan adil, dürüst, hızlı yargılama koşullarının derhal ve gecikmeksizin sağlanması gerekir. Yargılama mekanizması ve sistemindeki ilkellikler, uzun tutuklamanın gerekçesi olamaz. Bu konuda, yapılması gereken üç dört ay aralıklarla duruşma yapmak yerine, ardı ardına duruşmalarla hızlı, etkin, dürüst ve adil bir yargılama gerçekleştirmektir. Dosyaların birleştirilmesi talebimiz yanında bu yönde de talebimiz olacak.

AYRILAN DOSYALARIN YENİDEN BİRLEŞTİRİLMESİNİ TALEP ETTİK

Ogün Samast’ın çocuk mahkemesinde yargılanmasına aile avukatları olarak itiraz etmiştiniz. Bu konuda herhangi bir gelişme var mı?

Bu konudaki girişimimiz, basına, ‘itiraz’ olarak yansıdı. Bu doğru değil. Biz, gerekçelerini de göstererek ayrılan dosyaların yeniden birleştirilmesini talep ettik. Yani, Ogün Samast’ın Çocuk Mahkemesi’nde yargılanacak olması yasa gereğidir ve Mahkeme, bu yasa gereğince görevsizlik kararı vererek dosyayı Ogün Samast yönünden ayırdı. Ancak, somut dava yönünden birleştirme gereklidir ve yasal olanakları da mevcuttur. Bu nedenle, dosyaların birleştirilmesini istedik. Birleştirme kararını verecek olan Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’dir. Biz, şimdi Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nin talebimiz konusundaki kararını bekliyoruz.

KURUMLARDAKİ UYUM DEVLET POLİTİKASINDAN

Cinayetin üzerinden 4 yıl geçti ancak hükümet ve ana muhalefet bu davada adeta üç maymunları oynuyor. Özellikle Bilgi Edinme Hakkı çerçevesindeki başvurulara verilen yanıtları da dikkate alırsak bu duyarsızlıklarını nasıl yorumluyorsunuz?

Üç maymun, yargılama ve soruşturmalarda Mahkemeye, Savcılıklara karşı da oynandı ve oynanmaya devam ediyor. Bu davada, birbirleriyle kavgalı da olsalar kurumları birleştiren ortak tavırlardan biri de şu: Sorulan sorulara cevap vermemek ya da veriyormuş gibi yapıp aslında hiçbir şey söylememek, ya da ilgisiz cevaplar vererek yargılama faaliyetini oyalamak bu davanın sistematik olgularından. Türkiye siyasi cinayetler ve faili meçhuller ülkesi. Benzer davalarda da aynı sürecin işlediğini görüyoruz. Fakat Hrant Dink davasını benzer davalardan ayıran önemli ayrıntılardan biri de kamuoyu ilgisi ve tepkisinin dört yıla rağmen devam ediyor olması. Diğer davalarda, kamuoyu ilgisinin kısa süre sonra yok olduğunu ve davanın unutulmaya terk edildiğini görüyoruz. Türkiye’de ilk defa bir cinayet, aradan geçen dört yıla rağmen ilk günkü kararlılıkla takip ediliyor ve ilk defa geniş ve farklı kesimler bu dava etrafında kararlılıkla ve yüksek sesle adalet talep ediyor. Sorulara verilen yanıtların duyarsızlıktan değil bu konudaki devlet politikasından kaynaklandığını düşünüyorum. Cinayet hazırlığı, cinayetin işlenmesi, delillerin karartılması, yargı süreçleri ve kurumların tavrı arasındaki uyum bu davanın her aşamasında karşılaştığımız ortak tavırdır. Bu uyum, tüm süreçlerin tek elden ve tek merkezden yönetildiğini göstermektedir. Bu nedenle, sorulara cevap verilmiyor, ya da veriliyormuş gibi yapılıyor.

KOLLUK GÜÇLERİ SİYASİ İRADENİN BU KONUDAKİ TAVRINDAN GÜÇ ALIYOR

Sizce hükümet bu davaya gerekli önemi vermiş olsaydı; örneğin ihmali olan görevliler hakkında soruşturma izni çıkarsaydı dava nasıl bir seyir izler, hangi aşamaya gelirdi?

Siyasi iradenin tavrı bu dava açısından çok önemli. Kurumlar, kolluk güçleri siyasi iradenin bu konudaki tavrından güç alıyorlar. Bu dava, siyasi bir davadır ve çözümü de büyük ölçüde siyasi olmak durumundadır. Bu bakımdan, bu davanın ve benzeri davaların çözülebilmesi için kararlı bir siyasi duruş ve siyasi irade gerekmektedir. Siyasi iradenin tavrı, sadece kamu görevlileri üzerindeki koruyucu şalı kaldırmak yönünden değil aynı zamanda yargı ve yargıç güvencesi ile yargı makamlarına cesaret vermesi açısından önemlidir.

TALEPLERİN NE ÖLÇÜDE KARŞILANDIĞINI HEP BİRLİKTE GÖRECEĞİZ

Aralık ayında AİHM’nin vermiş olduğu mahkûmiyet kararının dava üzerinde bir etki yapmasını, Şubat başındaki duruşmada ciddi bir gelişme olmasını bekliyor musunuz?

AİHM kararı, yürütmeye, yasamaya ve yargı makamlarına, savcı ve yargıçlara önemli görevler yüklüyor. Sadece İstanbul 14. Ağır Ceza mahkemesinden değil, savcılıktan, yürütmeden ve yasamadan taleplerimiz olacak. Bu taleplerin ne ölçüde karşılandığını hep birlikte göreceğiz.

 DEMOKRAT HABER ÖZEL