9 Nisan’da Ankara düzenlediğimiz Pontos paneli Türkiye'de yüzyıllık bir suskunluğun ardından gelen müthiş bir etkinlikti. Geçmişte halkımıza katliam yapanların torunları yaptığımız çalışmadan rahatsızlık duyduklarını açıkça bize gösterdiler.

Türkiye ve Yunanistan’dan gelen birçok tarihçi ve akademisyen ve aktivist  Pontos soykırımını ve tehcirini anlattı. Panelin düzenlenmesinde öncülük eden başta Newroz Gazetesi ve Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi’ne olmak üzere, emeği geçen tüm dostlarımıza çok teşekkür ediyoruz.

Gerçekleştirdiğimiz panel ile bir kere daha halkımıza karşı uygulanmış olan soykırım dilendirildi. TC devletine bir kere daha gerçekleştirdiği soykırım yüzünden halkımızdan özür dilemesi çağrısında bulunuldu. Halkımızı yerinde yurdundan eden tehcir politikaları ele alınırken, soykırım döneminde kaçırılıp Türk ailelerine verilen on binlerce Rum çocuğunun kimlikleri ve verildiği yerlerin açıklanması istendi.

Bir kere daha Pontoslu Eleni çavuşun torunu olarak diyorum ki eğer bir Pontoslu hala nefes alıyor ve yaşıyorsa kurtuluş için her zaman umut var demektir. Yüzyıl suskunluktan sonra bu panelim anlamı tam budur. Pontos halkı direnen halkların safında bir kere daha merhaba diyor. Bir kez daha despot Kemalist sisteme karşı mücadele yürüten halklara bundan sonra biz de omuz vereceğiz anlamına geliyor.

Aslında bir Pontoslu olarak 40 küsur yıl önce dünyaya gelmiş olsam da, asıl ilk doğumum PKK gerillalarının eline geçmem ve orada dönüşmem ile olmuşsa da, politik ve düşünsel bazda kendimi kazanmışsam da, dün gerçekleştirdiğimiz Pontos panelinde ikinci doğuşumu yaşadım. Bu zamana kadar Pontosluluk ne derseniz size ruhu olmayan bir şeyler anlatabilirdim.

Fakat dün gün boyunca ve özellikle Yunanistan'da Katerini'de yine Pontos konulu bir panele canlı bağlandığımızda, oradan ve buradan alkışlar ve selamlaşmalar başladığında, inanın bir taraftan çekim yaparken bir yandan gözyaşlarımı tutamadım. Nasıl yüzyıl sonra burada bir Pontos etkinliği gerçekleştirmişsek, yani bir ilki yaşamışsak, benim için de bir ilk oldu, yani dün gerçekten Pontoslu Rum olduğumu iliklerime kadar hissettim. Bu hissi bana yaşatan tüm dostlarımı bir kere daha buradan selamlıyorum.

Bu panel diasporamızın yüzyıllık yalnız kalmış sesine Pontos'dan Pontoslu Rumlardan selamlama anlamına geliyor. Türkiye'de devlet faşizmin en ceberrut yüzünü gösterdiği Kürt halkına karşı soykırım dayatması yapıldığı bir dönemde bu panel ile biz de varız Türkiye'de despotik sisteme karşı mücadele yürüten halkların ortak mevzisinde yerimizi alıyoruz anlamına geliyor. Pontoslu Eleni çavuşun torunları üzerlerindeki ölü toprağını bu panel ile bir kere daha kaldırdıklarını göstermiştir.

ARTIK BİRAZ DA SİZİN UYKUNUZ KAÇSIN

Elbette işimiz hiç kolay değil yüzyıl sonra ilk sözü söylediğimiz an da Türk ırkçıları ve çeşitli internet sayfaları ve gazete sütunlarından bize saldırmaya başladılar. Yeniçağ gazetesi yazarı Arslan Bulut 'PKK yenilirse kim yenilirmiş' başlığı ile Ankara'da yaptığımız Pontos konulu paneli hedef gösterdi. Arslan söylediklerimi sulandırarak bakın neler demiş 'Yannis Vasilis Yaylalı da "Bir asır önce Rumlara yapılan tehcir ve katliam bugün Cizre, Sur, Silopi, Nusaybin gibi Kürt illerinde Kürtlere yapılıyor. Hepimiz Kürtlere destek olmalıyız. Kürtler bugün yenilirse hepimiz yeniliriz" dedi. Aslında "PKK yenilirse, Ermenistan ve Pontus hayalleri tamamen sona erer" demek istiyor! Açıkça görüldüğü gibi PKK destekçilerinin aslında Kürt diye bir derdi yok. Onların derdi 100 yıl önce "Osmanlı devletinden Ermenistan ve Pontus devletleri çıkarmak"tı. 'Yeniçağ gazetesi yazarı Arslan aslında bizim niyetimizden çok o bildik yalanlar ile nerede ise yüzyıl aradan sonra halkımıza karşı uygulanan soykırım ve tehciri konuşmak için yaptığımız bu çalışmamızı manipüle etmek isterken, aslında geçmişte halkımıza karşı yaptıkları soykırım, katliam ve tehciri işte bu yüzden yaptık demek istimiyorlar mı? Bizim katliamımız üzerinden Arslan yine bugün hala varlık mücadelesi veren Kürt halkının mücadelesini de manipüle etmek istemiyor mu ?

Yüzyıl önce halkımıza karşı katliam ve tehcir uygulayanların torunları yaptığımız çalışmalardan oldukça rahatsız olmuş görünüyorlar. Yüzyıllık suskunluğumuzu artık bozuyoruz, yaptıklarımız daha başlangıç olduğunu söyleyebilirim. Sizin keyfiniz kaçmasın, dedelerinizin yaptıkları ortaya çıkmasın diye bir yüzyıl daha susmayacağız. Faşizmin ve ulus devlet savunucularının tipik tepkileri yüzyıl önce neyse bugün de aynı öyle, Ermeniler devlet istiyor, Rumlar devlet istiyor, kürtler böyle istiyor. Bundan tam yüz ya da yüz yirmi yıl önceye gidelim , Osmanlı dağılmak üzere artık miladını doldurmuş bir imparatorluk, bir taraftan da Fransa devrimi gerçekleşmiş ve imparatorluklar içerisinde yer alan değişik halkları da büyük bir heyecan kaplamıştı. Bu Faşist çevre  "PKK yenilirse, Ermenistan ve Pontus hayalleri tamamen sona erer" demek istiyor!

Açıkça görüldüğü gibi PKK destekçilerinin aslında Kürt diye bir derdi yok. Onların derdi 100 yıl önce "Osmanlı devletinden Ermenistan ve Pontus devletleri çıkarmak"tı derken o gün sadece Türkler heyecanlanmalıydı, siz de Türk'ün heyecanına sadece harç olmalıydınız, harç olmayı kabul etmeyince de bugün yaşanan gibi yaygara kopararak hepiniz sırtımızdan bizi hançerlediniz demek istiyor. Dün söyledikleri ve yaptıkları katliamları örtbas etmek ve kendi ırkçı istibdat rejimlerini bu faşist söylem örtüsünün arkasında nasıl gizlemişlerse aynı saldırıları bugün de sürdürmek istiyorlar.

BAŞKALARININ BİÇTİĞİ KADERİ KABUL ETMEYECEĞİZ

Biz bu yalana ve  isteğe de karşı çıkıyoruz, Osmanlı imparatorluğu bünyesinde gönüllü ya da zorunlu çok çeşitli halkların olduğunu biliyoruz . Osmanlı'nın dağılma sürecinde en az Türk halkı kadar diğer halklar da kendi kaderini tayin etmek, kendi yaşamlarının kaderi için aynı heyecanı paylaştı. Bir ihanet, bir arkadan vurma durumu mevcut değil , Osmanlı artık miladını doldurmuş, Osmanlı tebasını oluşturan halklardan olan Türk halkı nasıl kendini var etmek için çabaladıysa, halkımızı da aynı heyecan sardı ve aynı şekilde kendi kaderini belirlemek için çabalamaya başladı. O gün ki konjonktürü iyi kullanan Türkçü İttihat ve Terakki kadroları ve sonradan ortaya çıkacak olan Türk devletinin genç kadroları, bugün ki yeniçağ gazetesi yazarı ile aynı düşünceye sahiptiler ve o büyük soykırım planlarını hayata geçirdiler. Sonucu bugün hepimiz biliyoruz , milyonlarca Ermeni ve Rum yerinden yurdundan kopararak tehcir edildi ve yine iki milyona yakın insan bu coğrafya da katledildi.

Tüm bu yalanları ile halkların kafasını karıştırarak , gerçekleştir-dikleri katliam ve soykırımları aklayarak , coğrafyamızda yaşayan halkları bu söylem ile sürekli korkutmak ve gecikmiş de olsa bir yüzleşmenin önüne geçmek ve halkların iradesini de bu yüzyıllık yalan ve faşist söylem ile hiçleştirerek hala zaman kazanmaya çalışıyorlar. Bu yüzyıllık yalana karşı çıkmak için, yalanları ile zehirledikleri halklara gerçekleri anlatmak için, bizim olanı kendimize iade etmek için, bu coğrafya da halkların birlikte yaşaması için gerekli olan hakların eşitliği ilkesi için artık tekrar harekete geçiyoruz.

Bu vesile ile, Türk halkına çağrı yapmak istiyorum. Yeniçağ gazetesi yazarı örneğinde olduğu gibi bu tür ırkçıların yazı ve açıklamalarına itibar etmeyin. Hala yüzyıllık yalan ile sizleri zehirlemek istiyorlar. Biz tüm halkların eşit olduğuna inanmaktayız, hiç bir halkın diğer karşı herhangi bir üstünlüğü yoktur. Bu üstünlük yalanı Türk ırkçılarının uluslaşma sürecinde, halkların ayrıştırma süreci için bilinçli olarak üretildi. Bu yalanla iradenizi teslim aldılar ve sizin adınıza diğer haklara katliam, soykırım ve tehcir uygulandı. Bugün de halklara karşı devam eden soykırım dayatması aynı yalan ile sürdürülmektedir. Türk halkı bu yalanlara asla pirim vermemelidir. Bizim bugün verdiğimiz mücadele bu soykırım ve katliam politikalarına karşı halkların eşitliğini bir arada barış içerisinde yaşanmasını savunur bunu unutmayın.

Ne yaparsak yapalım değişmeyen ve uslanmayan faşistlere gelince de artık sizin de biraz uykularınız kaçsın