Trans kadınların uğradığı şiddeti "OHAL’de karanlık bir dönem” olarak tanımlayan İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği Başkanı Kıvılcım Arat, 20 Kasım Nefret Cinayeti Mağduru Transları Anma Günü’ne dikkat çekerek, çeşitli etkinlikler yapacaklarını söyledi.

Rita Hester adındaki trans kadının 20 Kasım 1998 tarihinde ABD’nin Boston şehrinde kendi evinde göğsüne aldığı bıçak darbesiyle öldürülmesinin ardından bedeni 28 Kasım’da polisler tarafında bulundu. Ardından aynı yıl 4 Aralık’ta Hester’in öldürüldüğü Allston semtinde mumlu bir yürüyüş düzenlendi.

Hester’in öldürülmesinin bir yıl sonra 1999 yılında trans aktivist ve grafik tasarımcı Gwendolyn Ann Smith "Remembering Our Dead" (Ölülerimizi Anmak) web projesini başlattı. Böylece Transgender Day of Remembrance (Transları Anma Günü) fikri ortaya çıktı. 

Dünya trans hakları hareketi, Hester cinayetini sembol haline getirerek, her yılın 20 Kasım gününü Nefret Cinayeti Mağduru Transları Anma Günü olarak çeşitli etkinliklerle toplumun gündeminde tutmaya devam ediyor.

İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği Başkanı Kıvılcım Arat, 20 Kasım Nefret Cinayeti Mağduru Transları Anma Günü ile trans kadınların yaşadığı hak ihlallerini anlattı.

‘TRANS KADINLAR SIKIYÖNETİMİ YAŞIYOR’

Translar için yaşamın her alanının ve her günün Olağanüstü Hal (OHAL) olduğunu söyleyen Arat, “OHAL ile trans kadınlar sıkı yönetim altına girmiş oldu. Herkes OHAL’i yaşarken biz bir noktada sıkıyönetim koşullarını yaşamış oluyoruz. Çünkü, bir bütün olarak zaten görünmez olan şiddet, karşılığı olmayan bunca nefret cinayeti iyice bir görünmez hale getiriyor" dedi.

Trans kadınlarına yönelik şiddeti OHAL öncesi ve OHAL sonrası olarak tanımlayan Arat, “Bizler sıkıyönetim öncesi taleplerimizi iletebilirken, demokratik alanı zorlayabilirken, çeşitli kanalları bastırabilirken, 15 Temmuz sonrası başlayan sivil darbe girişiminin ardından bu hak talepleri tamamıyla görünmez hale geldi. Kurduğumuz küçük çaplı ittifaklar da görünmez oldu” diye konuştu. 

‘ŞİDDET KANSERE BENZİYOR’

 “Zaten hesabı sorulamayan şiddet; bu dönem iyice üzeri kapatılan, iyice yok sayılan, desteklenen ve teşvik edilen bir noktaya gelmiş durumda” diyen Arat, “Bu şiddetin bir kanserli hücreye benzetiyoruz. Vücudun bir yanında başladığı zaman bütün bölgelerin çok hızlı bir biçimde sarar ve dönüp baktığımızda nefes alabileceğimiz, hayat bulabileceğimiz bir alanın kalmadığını görüyorsunuz. Toplumsal şiddet böyle bir noktada duruyor” dedi.  

‘TRANSLAR İÇİN KARANIK BİR DÖNEM’

2016 yılında öldürülen trans kadın Hande Kader’e ilişkin Arat, “Özgecan’a verilen tepkinin çeyreği Hande Kader’de verilmedi. Ve Hande Kader hesabı sorulmamış bir noktada duruyor. Dosyaya dair bilgi dahi alamıyoruz. Böyle sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Translar için karanlık bir dönem. Ama yılmıyoruz ve umutsuz değiliz” dedi.

20 Kasım kapsamında çeşitli etkinlikler yapacaklarını da sözlerine ekleyen Arat, “İstanbul’da iki ayrı etkinliğimiz var. İlk olarak 20 Kasım akşamı saat 20.00’de Cevahir Alışveriş Merkezi önünden Hande Kader’i ve nefret suçu mağduru kadınları anacağız. 30 Kasım’da da Seyhan Arman’ın trans kadınları anlatan tek kişilik ‘Küründen Kabere’ adlı oyunu Beşiktaş’ta gösterimi yapılacak. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde de yerimizi alacağız” ifadelerini kullandı. 

KAYNAK: Mezopotamya Ajansı