Dario Fo oyunu “Aşk Dersleri”nin üçüncü sezonuyla sevenleriyle bir araya gelmeye hazırlanan Füsun Demirel, “Demokrasi kültürü bir ülkede varsa her türlü sanatsal eleştiriye açıktır. O insanlar ve de bunun örneklerini aslında biz yaşadık. Şimdi yaşayamıyoruz, şimdi eleştiriye kapalı siyasetçilerimiz” eleştirisinde bulundu.

Muhalif kimliğiyle tanınan, Gezi Parkı eylemlerine ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasının ardından başlattığı Adalet Yürüyüşü'ne de katıldığı bilinen Demirel, "Birlikte nefes alıyoruz, birlikte haykırıyoruz, adalet istiyoruz, eşitlik istiyoruz, düşünce özgürlüğü istiyoruz; bunu şu anda hep birlikte haykırıyor olabilmek bile bence çok değerli olduğundan Adalet Yürüyüşü bence önemlidir" şeklinde konuştu.

Cumhuriyet'ten Öznur Oğraş Çolak'ın sorularını yanıtlayan Füsun Demirel'in açıklamaları şöyle:

- Çok uzun zamandır Dario Fo oyunlarının çevirisini yapıyorsusnuz ve başka tiyatrolara veriyosunuz. Sonunda siz de sahnelediniz ve bu üçüncü sezon. İnteraktif bir oyun, bugüne kadar çok anı ve hikâye biriktirmişsinizdir.

Evet bugüne kadar aşağı yukarı 30 senedir Dario Fo oyunlarını hep çevirip de başka tiyatrolara ve oyunculara verdim. Çok da içimde kalmıştı, ne kadar sabretmişim ben yani bunca sene. Hep ama o heyecanı yaşıyordum. Bu oyun da yaklaşık 10 senedir benim sahnelemek istediğim bir oyundu. Uyarlamak ayrı bir yazarlık süreci olduğu için yazıp yazıp bırakıyordum. En sonunda Mert Küçülmez ve Ayşegül Cengiz Akman ilk oyuncumuz bizim, ekibi ilk oluşturduğumuz oyuncumuz. Çok yakın arkadaşlarım, Serpil Özcan da dahil her üç oyuncum benim çok sevdiğim arkadaşım. Şahika Tekand okulundan mezunlar, onun için gerçekten hem Şahika’ya teşekkür ediyorum hem bu üç arkadaşıma. Çok şey kattılar oyuna büyük bir zenginlik kattılar. Benim işimi müthiş kolaylaştırdılar.

- Yeni bir oyun var mı? Belki yine Dario Fo?

Şu an o kadar yoğun gidiyor ki... Bir oyun hazırlığı içindeyim aslında; tekrar başka bir Dario Fo uyarlaması çalışmam var. Sanıyorum 2018’de o da çıkacak. Adı “Şişman Güzeldir”.

- Oyunda veya oyun sonrası seyircilerle neler yaşadınız, unutulmaz anılarınız olmuştur?

Çok şey var aslında. Şimdi tabii aşk ve cinsellik oyunun ana teması, cinsellik deyince hani birden sevişmeyi anlatacağız sanıyorlar hayır öyle değil. İnsanları sevişmeye hazırlıyoruz, doğru sevişme nasıl olur diye anlatmaya çalışıyoruz diyelim.. Seyircinin katılımı çok iyi oluyor. Mesela Ankara’da oyun sonrası bir seyirci kulise geldi, erkek. Ve teşekkür etti bana, dedi ki: ‘’İnanılmaz şeyler öğrendim bu akşam.

Başka nerede oyununuz var eşimi getirmek istiyorum. Çünkü bizim uzunca yıllar yaşadığımız cinsel sorunlarımız var ve biz bunları bir türlü aşamamıştık, Ama ben bu akşam nasıl aşacağımızı anladım. Keşke bunları eşim de duysa’’ dedi. İşte bana en büyük ödül buydu.

Bir tanesi daha aklımda kaldı, Aznavur’da oynadığımızda baya yaşlıca bir bey ağlayarak elimizi sıkmıştı kulise gelip, “Sizden özür diliyorum, hayattan özür diliyorum, eşimden özür diliyorum... Çünkü ben şiddet uyguladım” demişti. Ve oyun bu beyefendiye bunu söyletti, öyle bir duyguyla ağlayarak söyledi. Eğlenceli şeyler de oluyor, “Kadınlar orgazm olurlar mı, ne yaparlar?” dediğimde bütün salondan “Numara yaparlar, rol yaparız” diye bağıran bir sürü kadın çıkıyor. Bir çeşit toplu terapi yani oyun.

"SANATÇI HEM YOL GÖSTERİR, HEM DE ELEŞTİRİ" 

- Adalet Yürüyüşüne destek veren sanatçılar arasındaydınız?

Yürüyüşten sonra ne değişti Türkiye’de? Aslında, bir şeyin değişmeyeceğini biliyordu Adalet Yürüyüşü’nü gerçekleştirenler. Hemen Adalet Yürüyüşü yapıldı, ertesi gün bu ülkede adalete dair bir şeyler değişti olacak bir şey değil zaten, bu bir ütopya.

Bence Maltepe’deki o kalabalık, o yüz binler, haftalarca süren o uzun maraton çok anlamlıydı. Hiçbir şey olmasa bile iktidarın karşısında duran o %50 için büyük bir moral motivasyonudur, bu bile çok değerli. Çünkü insanların bugün hiçbir şey olmasa da, bir şey değiştirme gücü olmasa da yan yana durabilmesi dahi çok değerli. Birlikte nefes alıyoruz, birlikte haykırıyoruz, adalet istiyoruz, eşitlik istiyoruz, düşünce özgürlüğü istiyoruz; bunu şu anda hep birlikte haykırıyor olabilmek bile bence çok değerli olduğundan Adalet Yürüyüşü bence önemlidir.

- Siz muhalif bir sanatçısınız, her sanatçının muhalif bir duruşu olmalı mı?

Benim sanat anlayışım, benim sanata bakışım toplumcu sanat. Ben gençken sanat sanat içindir, sanat toplum içindir diye ikiye ayrılırdı; biz toplumdan olan tarafı seçtik. Hâlâ da öyle devam ediyor, aslında sanatı yaratan, üreten bütün o bireyler toplumdaki olanları-olacakları çok önceden öngörüp sonra onları seslendiren kişilerdir sanat eserleriyle. Bak Shakespeare’e, bunca asır geçmiş Shakespeare’in o çok siyasi eserlerini bugün hâlâ ne yapıyoruz? “Sanki bizi anlatıyor” diyoruz değil mi? İşte sanatçının muhalif duruşundan kastım budur. Yarattığı eserler toplumda hem insanlara yol gösterir, hem siyasilere bir eleştiridir.

Eleştiriye açık siyasiler her zaman toplumu geliştiren siyasilerdir, onun siyasi görüşü ne olursa olsun ama eleştiriye açık siyasetçi nerede olur? Demokraside olur. Demokrasi kültürü bir ülkede varsa her türlü sanatsal eleştiriye açıktır o insanlar ve de bunun örneklerini aslında biz yaşadık. Şimdi yaşayamıyoruz, şimdi eleştiriye kapalı siyasetçilerimiz, ama gelişmiş ülkelerde bunun örneklerini hayranlıkla izliyoruz tabii buralardan.

KAYNAK: Cumhuriyet