Eskiden 5 yıl İlkokul, 3 yıl Ortaokul ve 3 yıl da Lise eğitimi alırdık. Şimdilerde değişti. Defalarca değiştirildi. Hem veliler hem öğrenciler eğitim sistemine alışamadı.

Bizim kuşakta olanlar hatırlarlar. İlkokula giderken öğretmenlerimize karşı olan korkumuzu anlatamayız. Sokaklarda oynayamayız. Öğretmen görürse dayağın bitmesi için eşeğin sudan gelmesi gerekirdi, eşek bir türlü sudan gelmezdi. “Neden evde ders çalışmıyoruz da sokakta oyun oynuyoruz” diyerek sürerdi dayak, kulak çekme.

Evden bakkala bir şeyler almak için yollamak isteseler, öğretmen görür de yanlış anlar diye gidemezdik, korkardık.

Verilen ödevler zamanından önce bitirilirdi. Derslere gerektiğinden fazla çalışılırdı ki sınıfın ortasında yenecek olan dayaktan kurtulalım. Zayıflar nedeniyle evde de dayak olurdu. Okuldaki kadar olmasa da.

Sonra ortaokul ve lise yılları. Yarışırdık birbirimizle. En iyi notları alabilmek, geleceğe hazırlanmak için.

Üniversite hazırlık kursları, özel okullar falan yoktu o zamanlar. Okulda ne öğrenirsen, öğretmen ne vermiş ve sen ne almışsan oydu.

O zamanlarda da üniversite sınavı zordu ama geçirdiğimiz sıkı eğitim maratonu, yediğimiz dayaklar, öğretmenlerimizin çabaları olumlu sonuçlar veriyordu.

Düzen değişti. Eğitim değişti. Sistem değişti. Sonuç hiç de olumlu ve iç açıcı değil. Genel eğitim kurumlarındaki eğitim kalitesi bilerek düşürüldü. Veliler ve öğrenciler özel eğitim kurumlarına yönlendirildi. Parası olana daha iyi eğitim şansı verildi. Parası olmayan mevcutla yetinmek zorunda kaldı. Ardından üniversiteye hazırlık kursları açıldı. Yine parası olanların şansını arttıran yöntemlerdendi. Velilerin işi daha da zorlaştı/zorlaştırıldı.

Paranın her şey olduğu sistemde gittikçe zorlaşan yaşam koşulları içerisinde eşitsiz bir sistemle öğrenciler yarış atlarına dönüştürüldü.

Veliler, sorumlulukları gereği zor koşullarını daha da zorlaştırarak çocuklarına iyi bir gelecek hazırlayabilmek için mevcudundan fazla ezildi. Olmayanlar yapamadıkları için daha da ezildiler. Ezilmek gelenekselleşti.

Olanakları elverenler ve şansları yaver gidenler üniversiteye kapağı attılar. Üniversitelerde de sistemler değişmişti. 4 yıllık fakültelere 1 yıl hazırlık sınıfı eklenmiş 4 yıllık okul 5 yıla çıkarılmıştı.

Hazırlık sınıfı dil öğretmek içindi ama hazırlığı okuyup dil öğrenen yoktu! Eğitim sistemi öğretmeye yönelik değildi. Her şey ticaret olmuş, öğrenciler müşteriye dönmüştü. Yine de yılmadı gençler. 1 yıl kayıp yıldı, önemli değildi.

Üniversitelerin liseden farkı kalmamıştı. Dersler lise standartlarında veriliyordu. Üniversiteden çıkıp/mezun olup da mesleği ile ilgili tüm bilgi donanımına sahip öğrenci sayısı yok denecek kadar azdı.

Türkiye’de eğitime ciddiyetle eğilen birkaç üniversite hariç ki onlara girmek oldukça zordur, diğer üniversiteler standardı geçemiyor, mezunlar dökülüyordu. Staj yerlerini kendin bulacak, anlaşacak, okula onaylatacak ve gidip staj yapacaksın. Üniversitenin bu konuda yardımı olmuyordu.

Gençlerin işi üniversiteyi bitirmekle bitmiyordu. Sistemin geçmek zorunda olduğu öğütücü birkaç değirmeni daha vardı.

Öğretmen mi olmak istiyorsun? Üniversite okuman yetmiyor. Bir de pedagojik formasyoın eğitimi almak zorundasın. Gidip bir üniversitenin bu tür verdiği kursa yazılacak, 2 binin üzerinde kurs parası ödeyecek ve kurs sonunda yeterli puan alacaksın, alamazsan öğretmen olamazsın. Üniversitede aldığın eğitim, 3 ay alacağın formasyon kadar önemli değil!

2002 tarihinde çıkarılan ve ilk adı KMS olan KPSS sınavları onları bekliyordu. Üniversite sınavlarından daha zor olan bu sınavda alacağın puan devletin bir kurumuna yerleşip yerleşmeyeceğini belirliyordu.

Elbette bu sınavlar için hazırlık kursları vardı. Kurslara gidilecek, üniversitede aldığın eğitim unutulacak, kursların verdiği eğitim yutulacak, aslanlar gibi sınava hazırlanacaksın.

Sınava girdin. Puanlar açıklandı. 70 üzeri puan alırsan şansın var, 80 üstü daha iyi, 90 üzeri almışsan atanman garanti gibi. Aslında sayısal loto oynamak daha akılcı ve şansı daha fazla ama yine de umut, giriliyor KPSS ye.

Puanlar açıldıktan sonra her gün gözün kulağın haberlerde.

Memur alımı yapılacak mı?

Öğretmen alımı yapılacak mı?

Ne kadar ve hangi branşlarda alım yapılacak?

Alınacak iller hangileri?

Stres bir türlü bitmez. Gençlerin 17 yıllık eğitim maratonu, 1 yıllık KPSS maratonu yeterli olmamış, şimdi alınacak personel için açıklamalar beklenmekte.

Eğer, senin branşın ile ilgili o yıl içerisinde alım yapılmaz ise, yapacak bir şey yok, yeniden hazırlanacaksın KPSS’ye. Çünkü sınavlar bir yıl geçerli. Yeniden sınava girecek, yeniden aynı stresi yaşayacak, yeniden personel alımı yapılmasını bekleyeceksin.

22 Mayıs pazar günü KPSS sınavları yapılıyor.

Girecek tüm gençlere, başta kendi kızıma olmak üzere, başarılar.