Aslında bir 28 Şubat akşamı, Necmettin Erbakan arkasından ağlayıp, Yasin okuyacağım ve hatta onu yazacağım hiç aklıma gelmezdi.

Ben alasıyla bir 28 Şubat mağduruyum. Mağdur derken, dünyevi anlamda bir mağdur, yoksa Allah'ın lütfuyla eğilip bükülmedik, zerre direnmeden koşarak başımızı da açmadık. Ve hatta dün "eğitim şart" uydurma fetvalarının arkasına sığınıp bugün Erbakan'a fazlasıyla kem söz edip, ondan farklı bir performans göstermiş gibi davranıp, 28 Şubat'tan da nemalanmadık.

Gerçekten ama gerçekten çok zalim babası olan bir dostumun, babasının cenazesinde içi yana yana ağlarken görünce, neden demiştim, neden? Bilmem dedi, böyle olmamalıydı, belki ona, belki yaşayamadıklarıma belki de yaşadıklarıma ağlıyorum ama yine de böyle bitmemeliydi.

Kör ölünce badem gözlü olur, derler, benimki o hesap değil. Kör ölünce ölüm olur. İster inançlı olun, isterseniz inançsız olun ölümün mutlak burkan bir tarafı vardır. Hatta bazı cenazelerde insan kendi cenazesine bile ağlayabilir. İşte benimki bu hesap, bazen ölüye değil ölüme saygı duymak gerekir.

Necmettin Erbakan sıradan biri değildi elbet arkasından konuşacağız. Ancak edeptendir, az daha beklemek icap eder.

Şahsen hocayla buruk ayrıldık, bolca kırgınlığımız vardır birbirimize şahsen ben her koşulda varsa helal ediyorum hakkımı, inşallah o da...

Öyle ya da böyle Necmettin Erbakan'ın iyi olduğu yönler de oldu, çok yanlış yaptığı zamanlar da oldu. Kimse inkar edemez totalier laikliğin kelle aldığı bir ülkede "İslam" temelli siyaseti yapan oydu, bunu yaparken yanlışları da oldu ama en azından direndi. Ah şu "milli görüş" mantığında direnmeseydi iyiydi ya olmadı. Ama yerinde bir iddiası vardı; adil düzen.

Taha Akyol, Erbakan'ın ardından konuşurken tam kelime kelime böyle olmasa da "adil düzen gibi hayalleri" vardır dedi. Ne büyük ayıp, ne çirkin yorum… Bu ülkenin hali budur işte, sevabıyla, günahıyla Müslüman dindar olarak bir iddianız vardır ve o iddia içinde bir başka Müslüman gelir ve bu iddianın "hayal" olduğunu söyler. Böyle çelme takan, tuzu kuru ekip hep vardı ve Erbakan bunlara inat vardı.

Ben sisteme muhalif biriyim, solcu derler, liberal derler, İslamcı derler ama sanırım hiçbiri değilim. Bir başka açıdan bakınca Erbakan'ın önderliğindeki "kapatılan" Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi, Refah Partisine bakınca bile bu sisteme muhalif biri olduğunu çok net görebiliyoruz. Belki de bunlar onu birçoğundan ayırt etmemizi sağlayan güzellikler.

Ancak Hoca'nın eksikleri de var. Mesela Milli Görüş geleneği entelektüel çabadan eksikti, hep köylü kaldı, millilik hevesi, Ümmetçiliğe pranga vurması, muhafazakarlaşması, dönem dönem aşırı sağ olması, tabanın vasatlığı bu geleneği içten içe kokuşturdu. Ve kimse de bu gidişe bir dur demedi.

Bir de acı ekol var; Erbakan'ın ölümü arkasından acı acı konuşan ekol, Hoca'ya alasıyla sayan bir ekol ama biliyor musunuz aynı ekol "darbeci askere" ses çıkaramayan bir ekol, darbecileri kutsayan bir ekol.

Daha acı bir ekol var; Vakit Gazetesini, Türkan Saylan'ın ölümünden sonra attığı başlık için -haklı olarak- kınayan ama Vakit'ten çok daha beter cümleleri Erbakan arkasından kuran bir ekol var.

Beterin beteri de var; Deniz Gezmiş'in idamında Necmettin Erbakan evet oyu vermiştir diyen iftirakar ODAtv kafalı bir ekol var. Deniz Gezmiş gibi büyük acılarımızdan bir acıyla islamofobi yapan bir ekol var, tarihi çarpıtan, olayın rengini değiştiren, hiçbir zaman "silahlı eylem" yapmamış Erbakan'ı bu şekilde vurmaya çalışan bir ekol var; anladınız değil mi?

Senin ölün, benim ölüm diye çığıran bir ekol de var. Mesela öyle değil, mesele öyle hiç değil, ölüye sahip çıkmak değil, çıkmamak sorun. Mesela başörtülü kadınları başka yerde iş bulamazlar diye sömüren dindar işadamları, mesela Kemal Kılıçdaroğlu gibi Dersim 1938 kıyımına rağmen CHP'nin altı oku altında siyaset yapanlar, mesela 28 Şubat'ta Erbakan'ın verdiği tepkinin aynını verip, bugün kendi vicdanını rahatlatma alt psikolojisiyle Erbakan'ın ardından kötü sözler savuranlar... Bunlar ölüsüne bile sahip çıkamayan fukaralar; varayım ben ölüme sahip çıkayım.

Öyle ya da böyle bir Necmettin Erbakan geçti bu dünyadan, hiç aklıma gelmezdi ya, başıma geldi işte, bir görev hissettim aynı görevi Erbakan'ın arkasından verip veriştirenler için de fazlasıyla üstlenebilirim, ne diyeyim; varsa hakkım helaldir, Allah mekanını cennet kılsın.

- - - - -