Ardımda dağlar ve mağaralar, geçitlerin ve köprülerin yurdu, kapanan bir kanyon. Çiçeği burnunda, açılan yanlış çekmece. İki limon ağacı, karşı karşıyayken, devrilir yan yana. Beklediğin şeye hazır mısın, sanki okuduğun her şeyi yazar mısın. Rüya görme, rüyan ol. Elçiyi öldür, gerçeği giydir... Bitmemiş bir davam var ve kırılmamış bir dal daha. Toprağa ulaş, kök sal, bu seyahat senin...


Muhatabım mehtabımdır, muhabbetim merhametime. Erir elimde mıknatıs, uzar yandan yana. Bu hayal dolabında, hep genç kalacaksın. Kırık rast ve tedirgin klarnet. Nereden başladığı ve nerede bittiği belli olmaz anıların. Sarkar saçakları ruhumun, sen misin sevecek olan. Gülen ve sonra solduran, kalkan ve meydan okuyan. Merkeze ulaşmak için, kutuplardan kurtulan...


Esaret dönemiydi, kelimeler yığılmıştı, kuşlar yakılmış. Utanıyordum. Kaybedilmiş bir cennet, sırmalanmış, saklanmış. Eskiden sımsıkı tuttum mu kalırdı yanımda, şimdi devrilir cümleler. Avuç avuç koparılıp havaya savrulan çiçekler. Cemre düşmüş, alıp gidesim var. Durmanın yorgunluğu ve susmanın... Ne lüzumu vardı şimdi yeni bir baharın...