HATİCE KAMER- YÜKSEKOVA HABER / DİYARBAKIR

4. Diyarbakır Kitap Fuarı kapsamında, Beşikci Vakfı tarafından düzenlenen " Yakın Doğu Halkları ve Yaşadıkları" konulu panelde konuşan Sosyolog ve Yazar İsmail Beşikci "25 yıl öncesine nazaran Kürtleri ve Kürdistan'ı çok daha rahat konuşup tartışabiliyorsak, bu durum gerillanın verdiği mücadele sayesinde olmuştur" dedi.

İsmail Beşikci Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın iki yıl önce Dersim Katliamı'ndan dolayı özür dilemesini hatırlatarak "Başbakan, CHP'yi sıkıştırmak için yarım ağızla katliamdan dolayı özür diledi. Ona binaen Kemal Kılıçdaroğlu 'bundan sonra Ermeni Katliamından da söz etmelisiniz' diye cevap verdiğinde, başbakanın yanıtı 'Türkiye'de hiçbir siyasetçi bunu kabul edecek kadar şerefsiz değildir' olmuştu" dedi. Beşikci, Dersim katliamından dolayı özür dileyen başbakanın, Ermeni halkı hakkında hala küçümseyici ifadeler kullandığını belirtti.

'BİR ULUS DURMADAN PARÇALANIYORSA, ÇOK BÜYÜK BİR ZAAFI VARDIR'

Yazar Beşikci Kürtler'in, Ortadoğu'da Ermeni, Süryani, Yezidi halkları ile aynı coğrafyada beraber yaşadığını belirterek, bütün bu halkların birbiriyle ilişki içerisinde olduğunu, bu yüzden Kürt Meselesi ele alındığında bunun Ermeni Sorunu’ndan bağımsız ele alınamayacağını ifade etti. İsmail Beşikci "tarihsel süreç denilen şey, bütün bunları bir bütün olarak görmek demektir" diye konuştu.

İsmail Beşikci, Kürt mücadelesinin en büyük özelliklerinden birinin Kürdistan'ın ve Kürtlerin bölünüp paylaşılması olduğunu söyledi. Sosyolog Beşikci Kürtlerin ve Kürdistan'ın tarih boyunca üç defa bölündüğünü hatırlatarak "Bir ulus durmadan parçalanıyorsa o ulusun çok büyük bir zaafı vardır" dedi. Beşikci Kürtlerin bu zaafın farkına varabilmesi için tarihsel bilgiye sahip olması gerektiğinin altını çizdi.

Özellikle Batı devletlerinin Kürtler söz konusu olduğunda sessizliğe büründüğü eleştirisini yapan Beşikci "Birleşmiş Milletler Cemiyeti uluslararası barışı sağlamak adına kuruldu ama bunu başaramadı. Bu cemiyetin kurucuları Kürtlerin sesini, çığlığını duymadı. O tarihlerde Irak Kürdistanı'nda Şeyh Mahmud, İngilizlere karşı başkaldırdı. İngilizler bu ayaklanmayı bastırmak için uçaklarla zehirli gaz attılar. Bu yöntem tarihte ilk defa Kürtler üzerinde denendi ama o zaman da Kürtlerin sesini kimse duymadı.

Günümüzde bile tarih araştırmalarında bu bilgi görmezden geliniyor. Mahabad'ta Kürtler ayaktaydı, görmezden geldiler" dedi. Beşikci, bir ulus için bağımsız bir devlet sahibi olmanın ne kadar önemli olduğuna dikkat çekti.

Beşikci, 40 milyonu aşkın nüfusa sahip olan Kürtlerin hala bir devletinin olamadığına ve bu yüzden yaşadıkları sorunların uluslararası arenada görmezden gelindiğine dikkat çekerek "2. Dünya Savaşı'ndan önce Afrika Kıtası'nda sadece iki bağımsız devlet vardı ama 1950-60 arasında bu kıtada 57 bağımsız devlet oluştu. Dünyanın her tarafında değişiklikler oldu ama Kürdistan'da hiçbir şey değişmedi" dedi.

Beşikci, "Halepçe Katliamı'nın yapıldığı dönemde, Kuveyt'te İslam Konferansı toplandı. O konferans, Bulgaristan'da yaşayan Türkler üzerinde asimilasyon politikası yapıyor diye, Bulgaristan devletini protesto etti ama binlerce kürdün Halepçe’de katledilmesini görmezden geldi" sözleriyle konuşmasını sürdürdü.

Sosyolog ve yazar İsmail Beşikci, Kürtlerin, geçmişte yaşanan bu olaylar hakkında tarihsel bilince sahip olmasının çok önemli olduğunu belirterek, ancak bu durumda parçalanmalarının nedeni olan o zaaftan kurtulabileceklerini öne sürdü.

‘BÜYÜK BURJUVAZİNİN KAYNAĞI RUM VE ERMENİ MALLARI'

İsmail Beşikci konuşmasının devamında Yakın Doğu halkları olan Ermeni, Rum, Süryani ve Kürtlerin bir arada yaşadığını söyleyerek, İttihat ve Terakki Partisi'nin, Osmanlı İmparatorluğu topraklarında, Türk esası üzerine yeni bir devlet kurmak istediğini belirtti.

"1925'te yapılan Osmanlı Sanayi sayımına göre o dönem var olan kurum ve iş yerlerinin % 96'sı Ermeni ve Rumlarındı" diyen Beşikci "Bugün Türkiye'de büyük burjuvazinin kaynağı Rum ve Ermenilerin mallarıdır. Kürt bölgesinde, Kürt Aşiret Ağaları ve Beylerinin zenginliğinin kaynağı da Ermeni ve Süryani mallarıdır" dedi.

İsmail Beşikci, İttihat ve Terakki'nin, Türk esası üzerine kurmak istediği devlet için, Türk olmayan Hristiyan halkları katliamla, sürgünle yok ettikten sonra, Kürtleri Türklüğe; Kızılbaş ve Alevileri de müslümanlığa asimile ederek, ülküsünü gerçekleştirmek istediğini söyledi.

Ermeni tehciri ile bölgede sermaye dönüşümünün yaşandığını da vurgulayan Beşikci, "Tehcir edilen Ermenilerin taşınmaz mallarına, bölgede yaşayan bazı Kürtler el koydu. Devlet de onlara 'Bana tabi olursan, benim gibi hareket edersen, Ermenilerin mallarının tasarrufunu sen kullanabilirsin' dedi” ifadelerini kullandı. Beşikci, bundan dolayı birçok Kürt Ağa ve Beyin devletle hareket ettiğini söyleyerek, Kürt olmaktan kaynaklı haklarını elde etmek isteyen Şeyh Sait gibi önderlerin de idamla cezalandırıldığını ifade etti.

İsmail Beşikci "Bütün bu nedenlerden dolayı, tarihsel boyutuyla ele alındığında, Kürt ve Ermeni meselesinin birbiriyle ilintili olduğunu görebiliyoruz" sözleriyle konuşmasını tamamladı.