İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Gezi Parkı olaylarına ilişkin iddianamesini tamamladı. 7’si yabancı uyruklu 255 kişi şüpheli olarak yer alıyor.

'Gezi Parkı' iddianamesinde savcılık şüphelilerin "toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet etme"nin yanısıra "ibadethaneyi kirletmek suretiyle zarar verme", "özel kıyafetleri usulsüz kullanma" suçlarını da işlediğini iddia ediyor.

Bu suçlardan biri veya birkaçı isnat edilmiş şüpheliler hakkında hazırlanan iddianamenin 55. Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderildiği ifade edildi. Soruşturma kapsamında 10 şüpheli hakkında ise geçerli delil bulunmadığı ve fiilin suç teşkil etmediği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi.

Yapılan açıklamada, '249 kişinin şikayeti ve mağduriyeti çerçevesinde 'Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkındaki Kanun'a muhalefet, kamu görevlilerine görevi yaptırmamak, direnme, mala zarar verme, yağma, hırsızlık, hakaret, kamu görevlilerini kasten yaralama, ulaşım araçlarının çalışmasının engellenmesi, kaçırılması ve alıkonulması, konut ve işyeri dokunulmazlığını bozmak' suçlarını işledikleri iddiasıyla sayıları ve kimlikleri tam olarak belirlenemeyen kişiler hakkında soruşturmaya devam edilmekte olup, bunların tespiti için kolluk birimlerine talimat verilmiştir' denildi.

40 AYRI İDDİANAME, 308 ŞÜPHELİ HAKKINDA KAMU DAVASI

Gezi Parkı olaylarıyla ilgili olarak bugüne kadar 40 ayrı iddianame ile 308 şüpheli hakkında kamu davası açıldığı, 36 ayrı soruşturmaya da devam edildiği belirtilerek, 'İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terörle Mücadele Kanunu Soruşturma Bürosu'nda suç işlemek amacıyla kurulan örgüte yardım etme, silahlı terör örgütüne üye olma, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs, 2911 sayılı yasaya muhalefet suçlarından dolayı 6 ayrı soruşturmaya devam edilmektedir. Bu soruşturmalar kısmen daha önce başlatılmış olup, Gezi Parkı olaylarıyla beraber başka yer ve zamanlardaki fiilleri de kapsamaktadır' ifadelerine yer verildi.

Gezi Parkı Direnişi sırasında milyonlarca insanın katıldığı barışçıl gösteriler yapılmış, polis ve kamu güçlerinin aşırı güç kullanımı nedeniyle çok sayıda kişi hayatını kaybetmiş ya da sakat kalmıştı. Başbakan polisin destan yazdığını söyleyerek hükümetin polisin arkasında olduğunu göstermişti.