Afganistanlı sığınmacı Lütfullah Tacik adlı çocuğun, Van Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi'nde dövülerek öldürülmesine ilişkin soruşturmada bir dizi ihlal saptandı.

Avukat Mahmut Kaçan tarafından bugün Van Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan dilekçede, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) göre yaşam hakkı ihlali durumunda şüpheli kişiler ve kurumlardan bağımsız organlarca soruşturmanın yürütülmesi gerektiği vurgulandı.

İsmail Saymaz'ın Radikal'de yer alan haberine göre AİHM’in bu yöndeki kararlarına atıfta bulunulan dilekçede, “Soruşturmanın etkili olabilmesi için, soruşturmadan sorumlu ve tetkikleri yapan kişilerin olaylara karışan kişilerden bağımsız olmalıdır. Neticede bu durum, hiçbir hiyerarşik ve kurumsal ilişkinin olmamasının yanı sıra, soruşturmayı yürüten kişilerin uygulamada bağımsız olmalarını gerektirmektedir” denildi. Fakat Lütfullah Tacik’in öldürülmesine ilişkin soruşturmanın, cinayete adı karışmış Yabancılar Şubesi’nce yürütüldüğüne işaret edildi. Dilekçeye göre, soruşturma dosyasında yapılan şüpheli işlemler şunlar:

01.06.2014 tarihli teşhis tutanağında müteveffaya yönelik darp/kötü muamelenin şüphelisi olarak Van Emniyeti Yabancılar Şubesi Yasadışı Göç ve İnsan Ticareti ile Mücadele Büro Amirliğinde görevli polis S.O. tespit edilmiş olmasına rağmen şimdiye kadar şüphelinin ifadesine başvurulmadığı gibi hakkında tutuklama başta olmak üzere tedbirlerden herhangi birine başvurulmadı.

27.05.2014 tarih ve saat 12.00’de düzenlenen olaya ilişkin tutanakta (hastaneye götürme tutanağı) şüpheli polis memurunun imzası var. Avukat Kaçan, “Bu tutanağın kanıt olarak değerlendirme olanak yoktur” diyor.

Olayın görgü tanığı olan altı Afgan çocuğu ifadesi, 5 Haziran’da ölüm şüphelisi durumundaki polislerin çalıştığı Yabancılar Şube Müdürlüğü çalışanı tercüman aracılığı ile alındı.

Tanık çocukların ifadeleri, Yabancı Şube Müdürlüğü polislerince alındı.

Dilekçeye göre, olaydan zarar görenleri araştırmaya yönelik hiçbir işlem yapılmadı. Lütfullah Tacik’in kuzeni olan 1974 doğumlu Seyedat Tacik’in ifadesi alındığı halde kendisine bu konuda soru yöneltilmedi. Van Geri Gönderme Merkezi’nde idari gözetim altında olan ve olaya ilişkin görgü ve bilgileri olabilecek ve tanık sıfatı alabilecek kişiler de tespit edilmedi. Hatta çoğu sığınmacı, ölüm olayının ardından serbest bırakıldı. Kaçan, “Bu hususun ivedilikle araştırılarak bu süreçte Geri Gönderme Merkezi’nde tutulan veya serbest bırakılan kişilerin tespit edilerek ifadelerine başvurulması gerekmektedir” dedi.

Geri Gönderme Merkezi’ndeki kameraların “bozuk” olduğuna dikkat çekilerek, “Olay yeri dışındaki tüm kamera ve bağlı bulundukları DVR cihazları çalışıyorken, sadece yüksek voltajın olay yeri ve anı kaydeden cihazın hard diskini yakması bile tek başına delillerin karartılmaya çalışıldığına karinedir. Derhal DVR cihazına el konularak gerekli incelemelerin yapılması soruşturmanın selameti ve kanıtların korunması bakımından çok önemlidir” denildi. Delillerin karartılma çabası nedeniyle şüpheli polisin tutuklanması talep edilirken, “Yaşı küçük bir sığınmacının darp edilmesinde ve kötü muameleye maruz bırakılarak öldürülmesinde hukuken korunacak hiçbir menfaat yoktur ve yaşam hakkının ağır suretle ihlali mevcuttur. Velev ki müteveffa kolluk güçlerine yalan beyanda bulunmuş olsa bile bunun cezası ölüm olamaz.”

Olayın tanıkları olan ve Van Çocuk ve Gençlik Merkezi’nde barındırılan Tacik’in arkadaşları Muhtar Rezai, Sabir Hussain, Murtaza Nurizi, Abdüllatif Rahimi, Hafizullah Abdulkayım ve Vahit Peybendi’nin sınırdışı edilme riskiyle karşı karşıya olduğu ifade edildi. Bu çocukların derhal koruma kararı alınarak, 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Yasasının 53.maddesi uyarınca sınırdışı işlemlerinin durdurulması istendi. Ve ayrıca Lütfullah Tacik’in kuzeni Seyedat Tacik’in de maktül yakını olması nedeniyle koruma altına alınması talep edildi.