Cumartesi Anneleri/İnsanları 538. buluşmalarında 20 Temmuz 1992 tarihinde kaybedilen Hasan Gülünay’ın akıbetini sordu.

Bayramın ikinci gününde de bir araya gelen Cumartesi Anneleri'nden Serpil Taşkaya, yine karanfil ve fotoğraflarla Galatasaray'da olduklarını belirterek, "Bir ülkede anneler devletin kaybettiği evlatlarının mezarını kalplerinde taşıyorsa, o ülkede bayramlar da yara almış demektir" dedi.

Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri adalet arayışlarının 538'inci haftasında Galatasaray Meydanı'nda bir kez daha bir araya geldi. Eyleme, kayıp yakını olan HDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan, HDP milletvekilleri Mithat Sancar ve Hüda Kaya, Berkin Elvan'ın babası Sami Elvan ve çok sayıda kişi katıldı. "Failler belli kayıplar nerede?" pankartının önünde oturan Cumartesi Anneleri, kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarını ve kırmızı karanfiller taşıdı. Bayramın 2'nci gününde yapılan eylemde, 23 yıldır kapıp olan Hasan Gülünay'ın akıbeti soruldu.

Eylemde, 23 Şubat 1995'te gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız konuştu. Oğlunun kontra güçler tarafından kaybedilmesinin üzerinden 21 yıl geçtiğini ve sonrasında yaşanan tüm bayramları buruk yaşadığını dile getiren Yıldız, "Katliamcılar öldüler gittiler. Biz onların arkasında ne sevindik ne üzüldük" dedi. Evlatlarını ziyaret edecek mezarlarının olmamasının hüznüyle yaşadıklarını dile getiren Yıldız, "Biz de kaybettiğimiz evlatlarımızın mezarlarını bir bayram günü ziyaret etmek isterdik. Ancak ziyaret edeceğimiz bir mezar dahi yok" ifadesinde bulundu.

'BAYRAMDA ÇİÇEK BIRAKACAĞIMIZ BİR MEZAR YOK’      

Ardından 12 Nisan 1981'de gözaltındayken kaybedilen Nurettin Yedigöl'ün kardeşi Muzaffer Yedigöl konuştu. Yedigöl, devletin kayıp yakınlarına katlettiklerinin kemiklerini dahi vermekten korktuğunu belirterek, "Bayramda çiçek bırakacağımız bir mezar yok" dedi.

Yedigöl'ün ardından 12 Eylül 1994'de Ankara'da gözaltına alınan ve akıbeti bilinmeyen Kenan Bilgin'in kardeşi İrfan Bilgin konuştu. Bilgin, mevsimler, yıllar demeksizin yakınlarının kemiklerini istediklerini belirterek, "Failler bulunsun ve yargılansın artık yeter" dedi.

'ANNELERİN SABIRLI DURUŞU BARIŞIN EN GÜZEL ÖRNEĞİDİR’       

Eylemde konuşan HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, hakiki adaletin barışla mümkün kılınabileceğinin altını çizerek, "Annelerimizin sabırlı duruşu, barış mücadelesinin en güzel örneğidir. Barış mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir" diye konuştu.

Hasan Gülünay'ın kızı Deniz Gülünay ise katledenlerden hesap sorulunca adaletin yerini bulacağını dile getirerek, "Benim babam devrimci ve yurtsever biriydi" dedi. Gülünay, babasının akıbetini sormaktan ve adalet istemekten vazgeçmeyeceğini söyledi.

'BAYRAMLAR DA YARA ALMIŞ’     

Ardından haftanın açıklamasını Cumartesi Anneleri adına Serpil Taşkaya okudu. Taşkaya, bayramda yine karanfillerle ve fotoğraflarla Galatasaray'da olduklarını belirterek, "Bir ülkede anneler devletin kaybettiği evlatlarının mezarını kalplerinde taşıyorsa, o ülkede bayramlar da yara almış demektir" dedi. Devletin 538 haftadır uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini ifade eden Taşkaya, kaybedilenlerin azmettiricilerine yönelik koruma geleneğinin sürdürüldüğünü söyledi.

Taşkaya ardından Hasan Gülünay'ın hikayesini şu sözlerle aktardı: "1992 yılının Mayıs ayında Artvin İl Jandarma Alay Komutanlığı'nda işkence ile öldürülen Ali Ekber Atmaca'nın üzerinden kendisiyle aynı mahallede oturan Hasan Gülünay'ın kimliği çıktı. Bu nedenle 32 yaşında, 4 çocuk babası Hasan Gülünay polis kayıtlarına geçti. Eşine bir süredir polis tarafından takip edildiğini söyleyen Hasan Gülünay, 20 Temmuz 1992 günü Tarabya'daki evinden işyerine gitmek üzere çıktı ve bir daha geri dönmedi. Hasan'la aynı tarihlerde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube'de sorguda olan bir tanık, yüzünü görmediği bir kişinin işkencede 'Ben Hasan Gülünay, beni gözaltında kaybetmeye çalışıyorlar' diye bağırdığını açıkladı."

Taşkaya bu açıklamaların ardından hem aile hem de tanıklık yapan kişinin yoğun bir polis baskısı ve tehdidiyle karşılaştığını belirterek, "Gülünay'ı kaybeden o dönemin tüm yetkilileri, onlar kolektif hafızamıza ve tarihe Hasan Gülünay'ı kaybedenler, kaybeden iklimi yaratanlar olarak geçecektir" ifadesinde bulundu. (DİHA)