Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisi hakkında daha önce de yazmıştım, senaryonun içine seyircinin tüm ilgi alanlarının boca edildiğini, dizi sektörünün tüketim malzemesi olarak görülmesine en güzel örnek olarak bilinçli bir donanımla yazıldığını söylemiştim aynı fikirdeyim ama diziyi seyrediyorum çünkü oradaki Meryem karakterini çok beğeniyorum. Şık bakımlı güzel ve güçlü kadın hoşuma gidiyor. Bir bölümünde arabada yanında kocasının metresi onu tehdit ederken birden sinirlenmiş, lan sen beni tehdit mi ediyorsun, ben sevdiklerim için ölürüm de öldürürüm de demiş ve arabasını hızla bir ağaca çarpmıştı. Hızır’ın metresi ve yanındaki arkadaşı mı kardeşimi ne olan kadın acayip sinsi ve kötü kalpli ayrıca da kendini bilmeyecek kadar da çapsız, onlardan hiç hoşlanmıyorum. Ben zeki insanları seviyorum, kötü olup olmadıkları önemli değil ama kendi bir halt zanneden aptal insanlar beni delirtiyor.

Bu hafta Mahmut’un sevgilisi olan saftirik salaklığı ile abisinin ölmesine vesile olup salaklığı yüzünden büyük ihtimalle kaale alınmadığı için Hızır tarafından af edildi ama kendisini artık mafyadan falan görüyor herhalde Hızır’ın erkek kardeşini tehdit etti. Beni kızdırma tozunu attırırım senin dedi, adam da güldü.

Hızır’dan çocuk doğuran sevgilisi onu ziyarete gelenlerden aldığı gazla Hızır’a gözdağı verdi. Bu eve artık evlenmeden gelemezsin dedi, kadın.

Meryem boşanma kağıtlarını imzaladı gelecek haftanın konusunda, Hızır ben ölmeden benden ayrılamazsın dedi.

Bu diyalog bana gerçek hayattan bir olayı hatırlattı. Bir polis başka kadına aşık olunca karısı ondan boşanmak istedi, kocası buna kızdı önce karısını sonra da kendini öldürdü.

Aşık kafası böyle değildir oysa.

İnsan aşık olunca gerek susar. Belki de her şey ters işlemeye başlar. İnsan etrafındaki herkes için aynı iyi dilekte bulunur. Keşke onlar da aşık olsa ve benim gibi mutlu olsalar. Bunu en yakınındaki insanlar için dileyecek kadar pembe bulutlarla kanka olur aşık. O yüzden bir aşığın katil olabilmesi pek akla yatkın değil.

Aşık polisin karısını öldürmesinin sebebi karakterinin aşkına galip gelmiş olması.

Hızır Meryem ve sevgili arasındaki diyaloglar her zaman bana mantıklı geldi. Çünkü insan bazen iki kişilik bir hayatın kıyısında yaşamaya mahkum olabilir. Çocuklarının annesine sevip başka bir kadına aşık olabilir. İkisini de sevebilir.

Bu senaryo da böyle bir ikilik gayet güzel anlatılıyor bence. İkinci kadının bencilliği, anne olan kadının çaresizliği, geri adım atmak zorunda kalması. Çünkü kocasını seviyor kadın.

Meryem bu hafta kocasının sevgilisine sen ne söylesen kocamla ilişkini açıklayamazsın, ben de ne yapsam olanları değiştiremem dedi.

Ondan önce ki hafta da Meryem’in göğsüne yaslanmış olan Hızır sen bana neden bu kadar iyi davranıyorsun demişti. Meryem de ona bu zamana kadar işlediğim günahların bedelini ödemek için, dedi.

Akıl hayatın kolaylaşması önemli bir unsur.

Jacques Ranciere aklı tanımlarken, akıl sahibi olma amacına yönelik söylemlerin bittiği, eşitliğin kabul edildiği yerde başlar akıl der. Ama yasanın veya zorun emrettiği bir eşitlik veya edilgen olarak bir eşitlik değil, edimsel bir eşitlik, yürüyenlerin –kendi kendilerine gösterdikleri sürekli dikkatle ve hakikatle etrafındaki sonsuz dönüşleriyle kendilerini başkalarına anlatmaya uygun cümleleri bulanların- her bir adımında doğrulanan eşitlik.

Böyle bir tanım kişisel özgürlüğün de tanımı, o zaman insan başkalarının yaptıklarından fazla etkilenmiyor olsa gerek. Hayati unsur taşıyan şeyler ancak kendinden çıkan şeyler olmalı.

Meryem kocasının yaptıklarına artık tahammül edemeyeceğine karar verdiği için içinde yaşadığı ortamı bozduğu için konumunu rahatsız ettiği için belki de ondan ayrılmak istiyor.

Onun yakınındaki dostları kocasına hoş görünmek kendi konumlarını sağlamlaştırmak için adamın sevgilisinden olan çocuğunu görmeye gittiler. Hepsi çocuğa bakıp dedesine benzediğine karar verdiler. Çocuğu kendilerine kattılar, sahiplendiler. Meryem de bardağı taşıran son damla bu oldu galiba.

Toplumun gözünde artık bu evlilik zaten bitmişti, evlilik toplun bir zorunluluğu olduğuna göre onların iptal ettiği bir şey kurumu sürdürüyormuş gibi göstermek anlamsızdı.

Bu diziyi seyretme nedenim güçlü kadın karakterin olması, ve diyalogların sahiciliği, bunu seviyorum. Bir dizi de olması gerekenin diyalog sahiciliğinin bu dizide varlığı hoşuma gidiyor.

O yüzden karakterlerin dertlerini kendilerince, zor bir konu olan iki kadın arasında kalmış bir erkeği duygusal manada seyirciye gayet güzel anlattıklarına inanıyorum.

Erk bir dünya olmasına rağmen erkeklerin zayıf yönlerinin insani yanlarının da gayet güzel yansıtılıyor dizide. Bu dizi karakterlerini sahici kılıyor.

Kahramanlar zayıf yanları güçlü yanları ile karşımızdalar, hayatın doğal akışındaki gibi ilerliyor dizi.

Bu tarz dizilerin çoğalması biz seyirciyi küçük görmemeleri en büyük dileğim.

Güzel günlerde günler de görüşelim efendim.