Demokratik Birlik Partisi-PYD Eş Başkanı Salih Müslim, Londra’da bulunan Kürt Toplum Merkezi’nde Suriye ve Ortadoğu’da yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tutuklanan HDP eşbaşkanları Demirtaş ve Yüksekdağ için, ‘YPG gelsin, sizi kurtarsın’ sözlerine yanıt veren Müslim, “Rojava’dan baktığımızda, bizim açımızdan Erdoğan ile Bağdadi arasında bir fark yoktur. DAİŞ Suriye’de ne yapıyorsa, Erdoğan da Kuzey Kürdistan’da aynısını yapıyor. Kuzey Kürdistan halkıyla dayanışmak sorumluluğumuzdur, mecburuz buna. Tayyip Erdoğan çıkıp Demirtaş için, ‘YPG gelsin, sizi kurtarsın’ diyor. Burada şunu belirtmek isterim; onları kurtarmak bizim boynumuzun borcudur! Devlet bizi bunları söylemeye mecbur bırakıyor. Evet, sonuna kadar mücadele edip Demirtaş ve arkadaşlarının özgürlüğünü sağlayacağız’’ dedi.

ANF'nin haberine göre, Demokratik Birlik Partisi-PYD Eş Başkanı Salih Müslim, Londra’da bulunan Kürt Toplum Merkezinde konuştu.

Cizre ve Şırnak'taki saldırıların Kobani'de yaşananlardan farklı olmadığını savunan Müslim, "Evleri yıkılan Şırnak halkının kentin kıyısında kurdukları çadırlara bile tahammül edemeyip onları da yaktılar. Bu toprakları temizlemek istiyorlar kendilerince. Osmanlı tarihinde yapılanlar bir nevi tekrarlanıyor. Orta Anadolu Kürtleri nereden geliyor? Bunların hepsi Kürdistan’dan zorla göç ettirilen insanlar. Hepsini asimile edip eritmek için. Mesela şu anda Maraş’ta yapılmak istenen kamp da bu planın bir parçasıdır. Tamamı Alevi olan bir yerleşim yerine Sünni Arapları getirmenin anlamı budur" dedi.
 
'ÇETİN BİR MÜCADELE KÜRTLERİ BEKLİYOR'
 
Müslim, konuşmasının devamında şu değerlendirmeleri yaptı:
 
Ahlak savaşı veren, insani değerlere bağlı olan, sadece özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren bir hareketiz, başka da bir amacımız yok.  Diğer tarafta ise tüm dünyanın korktuğu DAİŞ ve El Nusra gibi bir terör var. Bu yüzden tüm uluslararası güçler planlarını yeniden gözden geçiriyor. Kürtler yeniden tarih sahnesine çıkıyor, tarihte ilk defa bu düzeyde tanınıyor. Mesela 1 Kasım Dünya Kobani Günü'nde uluslararası düzeyde bu kadar büyük destek görüyorsak bu bizim için bir değerdir.

Bu durum, Kürtler başardı anlamına gelmiyor. Önümüzde çetin bir mücadele var. Bunu askeri anlamda söylemiyorum, askeri mücadele günlük olarak devam ediyor zaten. Biz şu an Rojava’da bir sistem inşa ediyoruz. Tabii biz bu sistemi sadece Rojava için değil, tüm Ortadoğu için istiyoruz.
Kendimiz için 2012’den beri demokratik özerklik inşası yürütüyoruz. Ama bize yeni katılan Minbic, Tel Abyad (Grê Spî) ve benzeri yeni bölgeler var. Bunlarda Arap nüfusu da yoğun. Bu noktada sistemimizi de değiştirme mecburiyetimiz var.

Tüm halkların birlikte yaşayabileceği demokratik bir sistem. Bu sistemi de şimdi federalizm olarak tanımlıyoruz. Tüm Suriye için demokratik federal bir sistem. Ancak birileri halen Kürtlerin irade sahibi olduğu bir sistem istemiyor. Kendilerinin sistem önerileri de yok. Suriye eski Suriye olmayacak, bu mümkün değil. Bunu herkesin görmesi lazım. 
 
Bizim için El Bab’ın kuzeyindeki köyler çok önemli. Tabii Türkiye baştan beri dillendirdiği güvenli bölge planını uygulamanın peşinde. Demografik değişiklikler yapmanın peşinde. Bir yandan da DAİŞ ile ilişkisinin kopmasını istemiyor. Bu sebeple de tankıyla, topuyla ve savaş uçaklarıyla oraya giriyor. Şimdiye kadar El Bab’a ulaşmış değil. Ulaşabileceğini de sanmıyorum.

Bizimkiler doğudan doğru 7-8 kilometre El Bab’a yakınlar. El Bab’ın 10 kilometre güneyinde de rejim güçleri var. Özgür Suriye Ordusu yalandır bu noktada. Bunlar ne ordudur, ne özgürdür ne de Suriyelidir. Bu konuda Uluslararası Koalisyon da halen bir karar vermiş değil. Türk ordusu ilerlemek istedi, bizimkiler durdurdu. Tabii direkt Türk ordusu ile değil, ÖSO denilen güçlerle oldu çatışmalar. El Bab halen DAİŞ’in elinde. Türk devletinin de halen DAİŞ ile ilişkisi kopmuş değil. Orada savaşan güçler DSG değil, oradaki yerel güçler, El Bab Askeri Meclisi, Cephetül Ekrad gibi.
 
ERDOĞAN'A YANIT
 
Rojava’dan baktığımızda, bizim açımızdan Erdoğan ile Bağdadi arasında bir fark yoktur. DAİŞ Suriye’de ne yapıyorsa, Erdoğan da Kuzey Kürdistan’da aynısını yapıyor. Kuzey Kürdistan halkıyla dayanışmak sorumluluğumuzdur, mecburuz buna. Tayyip Erdoğan çıkıp Demirtaş için, ‘YPG gelsin, sizi kurtarsın’ diyor. Burada şunu belirtmek isterim; onları kurtarmak bizim boynumuzun borcudur! Devlet bizi bunları söylemeye mecbur bırakıyor. Evet, sonuna kadar mücadele edip Demirtaş ve arkadaşlarının özgürlüğünü sağlayacağız.’’
 
SORULARI YANITLADI
 

YPG’nin Minbic’ten çekilmesiyle ilgili gelen bir soruya da PYD Eş Başkanı Salih Müslim, şu yanıtı verdi:

‘‘YPG tüm Kürdistan halklarının çıkarları ve güvenliği için kuruldu. Minbic gibi yerlerde yerel güçler oluştuğunda ve güvenliklerini sağlayabilecekleri noktaya geldiklerinde YPG’nin orada durmasına ihtiyaç kalmaz. Tabii bu mesele Türkiye ile ABD arasında bir krize de dönüştü. En son orada askeri eğitim için kalan 200’e yakın bir güç vardı, onlar da görevini tamamlayıp geri çekildi. Madem krize neden oldu, al sana çekiliyoruz ve Rakka’ya ilerliyoruz. Kimse Minbic’i merak etmesin, orası Ebu Leylalar'ın diyarıdır, orayı koruyacak yiğitler var.’’