Belki de artık gitmek gerekir. Bu yürek tükenmeden. Belli ki aşk bana göre değil. Bana göre değil birini gözlerinden sevip gözlerinde yitmek. Bana göre değil gökyüzünde bir damla yağmur olup gelip sevgilinin alnına düşmek. Belki de artık gitmek gerekir. Bu yürek tükenmeden. Belli ki aşk bana göre değil. Bana göre değil birini ellerinden sevip saçının telinde yitmek. Göğsünde bir rüzgâr olup deli gibi sevgilinin dudaklarında esmek.

Bu sana ilk yazışım değil belki de son olmayacak. Ama belki ben okuyacağım cümleleri kulağına belki de sen okuyacaksın benim haberim bile olmayacak. Belki bir kırlangıç kanadına saklanıp uçup geleceğim kapına. Belki bir güvercin olup çalacağım pencereni. Bilmiyorum neyler beni sensizlik. Belki sen önce geçeceksin yolu, ben içimi senin gibi sızlatan birini bekleyeceğim karşıda. Belki de bir tutam gül olup kurumayı bekleyeceğim masanda ki saksıda.

Bir akşamüzeri ayrılığı olup çınlayıp durmuştun kulağımda. Güneş günümden önce batmıştı sezmiştim. Sezmiştim geceye yalnız kalacağımı. Yüreğim kanatsız bir kuş misali çırpınıp duruyordu odam da. Duvarda ki resmin içime içime vuruyordu. Günlerden arife saatlerden bayram öncesiydi. Ben özlemle beklerken akide gözlerinden öpmeyi sen gözlerini üzerimden çekmiştin.

Bilmiyorum şimdi temmuzun sıcağında içini üşüten kim? Kim en çok ısıtırdı seni kışın ortasında bilmiyorum. Nasılsın diyen kimdi, kimdi olur olmaz saatlerde hatırını soran. Bilmiyorum ama sensiz temmuzun ortasında titriyor gibiyim. Başucumda resmin duruyor duvara sinmiş özlemin. Özleminle acıyıp özleminle sızlıyor yüreğim.

Bazen gecenin bir yarısı oluyor içim içime sığmıyor! Ya sabahın ilk saati olur olmaz dışarı çıkıyorum ya da gecenin bir yarısı oluyor kendimi düşlerden düşlere vuruyorum. Öyle zor ki tez kanlı biri olup da soğukkanlı davranmak. Bir ben oluyorum sokakta bir de masanda ki saksıdan saçlarının teline sinmiş güllerin kokusu. Öyle sinmiş ki yokluğun tenime ne yana dönsem dışarısı zifiri sensizlik! Korkmuyorum karanlıktan ama sensizlik korkusu çöküyor üstüme.

Şimdi ellerim göğsümde yetim bir çocuğun küskünlüğüdür hayat. Sızlarsın sızlarsın da diyecek bir kimseyi bulamazsın. Sağa dönersin gözleri sola dönersin ay ışığıdır yüzü. Yan komşunun zili çalar bazen kapıya koşarsın. Bazen dingin bir gecede bile cırcır böceklerinin sesine balkona çıkarsın. Saatler günaydın olur beklersin, geceler iyi geceler. Beklersin kimseler ses etmez hüznüne bir damla gözyaşı dökersin.

Belki de kimselerin göremediği bir bardak damızlık aşktır hayat. Kiminde dibe vurur karanlıkla yarışır, kiminde süte durur çoluk çocuğa karışır. Öyle bir kalp taşıyorum ki sevgili. Ne yapsam ne etsem bilmiyorum. Yokluğunla durur varlığınla çalışır.