“Bugün günlerden Galatasaray, tadını çıkarın” diyordu derbi maçı sonrası Fatih Terim. Aylardan Aralık günlerden Pazar’dı. Bu sözler bütün gün kafamda döndü durdu. Çünkü üç gün sonra 19 Aralık’tı. Ve 19 Aralık günlerden KATLİAM’dı… Aralık biz hep yenilen takımın taraftarları olan solcular, sosyalistler için yağlı urganın, işaretlenen kapıların, kurşunların, ateşe verilen bedenlerin, yağdırılan bombaların ayıdır.

17’sinde darağacına gönderilen ve o gün bugündür yani 32 yıldır hiç büyümeyen 17 yaşındaki Erdal Eren’dir Aralık mesela. Aralık büyüde baban sana idamlar alacak demektir.

Maraş’tır Aralık… Çoğu çocuk yüzlerce Alevinin vahşice öldürülmesidir. Koskoca bir ülkede yüzlerce kişi öldürüldüğü halde sosyalistlerden gayrı herkesin susmasıdır. Bir halkın kendi evinden, yurdundan hırsız gibi canını kurtarmak için göçüp gitmesidir.

Mahpushanelerdir Aralık… Devletin görevlendirdiği askerin, polisin 20 hapishanede birden gecenin karanlığında ellerinde silahlarla bombalarla dört duvar arasındaki insanları öldürmeye gelmesidir.

Sonra Roboski’dir Aralık… Çoğu çocuk 34 kişiye yine bir gece vakti devletin uçakları tarafından bomba yağdırılmasıdır. Parçalanmış cesetlerdir, evlere düşen ateştir. Devlet nezdinde bir özrü bile hak etmeyen “eğitim zayiatıdır, operasyon hatası‘dır…

Ve bu saydığım katliamların, ölümlerin hiçbiri bu ülke medyasında özellikle yaşandıkları günlerde, 22 kişinin bir topun arkasında koşmasına gösterilen ilgi kadar ilgi görmemiştir.

19 Aralık’ta bu ülkenin hapishanelerinde adına ‘Hayata Dönüş’ denilen insan kıyımında 28 kişi öldürüldü. Operasyonun yaşandığı, insanların diri diri yakıldığı o günlerde gazetelerin hiçbiri “Katliam” diyemedi, hiçbiri “hayata dönüş diyorsunuz ama hayata dönemediler” diye sormadı. Sürmanşetten verildi devlet eliyle yapılan açıklamalar. Ve sonra spor bültenlerine, magazin haberlerine geçildi.

Roboski ise daha derin bir sessizlikti. 34 kişi birkaç saniye içinde öldürülmüştü. Yardıma koşanlar yakınlarıydı. Eşek sırtında yanmış, parçalanmış bedenlerin fotoğrafları yayınlanıyordu ama ana akım medya haberi geçmek için devletten bir açıklama bekliyordu. Muhtemelen manşet de hazırdı: ‘Silahlı teröristler ölü olarak ele geçirildi, terör örgütünün beli çökertildi’ ya da ‘Terör örgütü köylüleri katletti’.

‘Operasyon hatası’ diye açıklama yapılınca değiştirildi başlıklar devlet katliam yapmazdı. Devletin savaş uçaklarının 34 kişiyi bombaladığı devlet tarafından da ifade edilmesine rağmen Roboski Katliamı ‘Uludere Olayı’ olarak kaldı. Tıpkı Maraş olayları gibi tıpkı 19 Aralık Hayata Dönüş Operasyonu gibi. Çünkü işin içinde devlet varsa eğer katliam diyemezsiniz.

Tekrar maça dönersek. Fatih Terim kendi sahasında Fenerbahçe'yi mağlup etmenin gururunu yaşıyor. Devlet de katliamlarının hiçbirinin hesabı sorulmadığı için katliam yapma rahatlığını... Hep yenilen takımın taraftarı olan sosyalistler de kendi eylem ve etkinlikleri çerçevesinde ve nedense bir türlü bir araya gelemeyerek anmalar yapıyor, 'HESABI SORULACAK...' sloganları atmaya devam ediyorlar.

Maraş Katliamı'ndan bugüne hatırı sayılır bir stadyumu dolduracak sayıda insan katledildi. Ama ne Maraş'ı ne 19 Aralık'ı anmak için, hesabını sormak için bir stadyum dolusu insan bir araya gelemiyor. Ve katiller her maçta galip gelmenin ve hiç kırmızı kart görmemenin rahatlığıyla devam ediyor yaptıklarına. Biz ölülerimizi sayıyoruz. Hesabını soracağız sloganlarını atarken de ölülerimizi ayırıyoruz. Bir ara Sırrı Süreyya Önder'in söylediği gibi devlet katlederken ayırmıyor ama biz onları sahiplenirken, anarken, hesabını sorarken ayırıyoruz.

Roboski'de birinci yıla girilecek. 34 köylünün katliamın sorumluları kim, hala neden yargılanmıyorlar bilmiyoruz mesela. Çünkü onlar ‘Kürt’... 19 Aralık Katliamının üzerinden 12 yıl geçti. Katliam sorumlularından kimse herhangi bir ceza almadı. Çünkü onlar da ‘Türk Solu’...

“Bugün günlerden Gatasaray” dedi Fatih Terim “Tadını çıkarın...” Galatasaraylılar sevindi ve hakikaten tadını çıkardı. Bugünse günlerden 19 Aralık... Yani bugün günlerden, aylardan katliam... Biz ne yapacağız?