2013 yılında Sudan’dan 5 milyon dönüm arazi 99 yıllığına kiralandı. Amaç, başta sebze ve meyve olmak üzere tarım ürünleri yetiştirmek. Kiralanan arazi TİGEM’in (Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü) işletmesine verildi. Kiralanan araziler isteyen özel sermaye işletmecisine de verilecek. İşçilik, toprak maliyeti ve suyun ucuz olması, tropik meyve yetiştiriciliğine imkan tanıması nedeniyle başta çin olmak üzere birçok ülke Afrika’dan toprak kiralama yöntemiyle tarımsal ihtiyaçlarını karşılama peşinde. (1)

Başta askeri gıda ihtiyacını karşılama amacıyla oluşturulan TİGEM’in Türkiye’de bulunan 18 ayrı çiftliğinde toplam 3.294.280 dönüm arazisi bulunuyor. Tahıl, sebze ve meyve üretimi, hayvan yetiştiriciliği ve hayvansal ürünler ve tohum üretimi üzerinde faaliyet yürütmektedir. (2)

Yakın zamanda yeniden gündeme gelen (13 Haziran 2016) bu konu farklı içerik taşıyordu. Ucuz toprak maliyeti, işçilik ve suyun konuşulmadığı gündem açıklamasında toprak kiralamanın nedenlerinin, “Türkiye’nin tarım topraklarının sınırlı, yetersiz ve ülke taleplerinin daha yüksek oranda oluşuna” bağlanıyordu. Türkiye’de tarımsal üretimin düşmesi ise arazilerin parçalı ve küçük olmasına bağlanıyor, bu arazilerin birleştirilerek daha akılcı üretimler gerçekleştirilmesi yönünde yasal düzenlemelerin de yapılacağı aynı açıklama içerisinde vurgulanmıştı. Bu yasal düzenlemelerin kime yarayacağı ise henüz belli değil! (3)

Tarımda üretimin asıl düşüş nedeninin tarımsal girdilerin fiyatlarının aşırı yüksek olması ise vurgulanmıyor. Özellikle gübre ve mazot fiyatlarının çok yüksek olması doğal olarak tarımsal üretimi olumsuz yönde etkilemektedir. Mücevheratta KDV oranının sıfır, Tarımsal ürünlerde % 8 ile 18 arasında olması, Uçak, yat ve gemilere 1,80 TL civarında sunulan yakıtın Traktörlere 4.50 TL civarında verilmesi ise hiç konu edilmiyor!

Eğer zengin iseniz, yatınızla veya uçağınızla seyahat edecekseniz yakıta 1.80 TL veriyorsunuz. Tarımsal üretim yapacak çiftçiyseniz traktörünüze yakıt alırken 4.50 TL ödüyorsunuz!

Mücevher alacaksanız KDV yok, buğday alacaksanız %8, kuru yemiş % 18 KDV ödeyeceksiniz!

Açıklanan taban fiyatlarının bilerek düşük tutulması, gübre ve yakıtın yüksekliği, üretilen tarımsal ürünün maliyetinin satışla kurtarmaması, meteorolojik olumsuzluklar, Rus savaş uçağının düşürülmesi ve Suriye savaşıyla dış pazarın kapanması ve tohum üretiminin yasaklanması üreticilerin perişan olmasını, üretimin de düşmesini sağlayan en temel göstergelerdir.

Ayrıca geçmişe göre artmayan hatta azalan ölçülerde yapılan buğday üretiminin yetersiz olduğu söyleniyor ve her yıl yaklaşık 4 milyon ton buğday ithal ediliyor. Türkiye’nin yıllık buğday üretimi yaklaşık 19 milyon ton.

Tersten giderek bir hesap yapmak istiyorum. Kaynağım herkesin bildiği fırın ustası. Ustanın bana verdiği bilgilere göre 1 kg undan 4 ekmek çıkıyor. Türkiye’de her gün yaklaşık 90 milyon adet ekmek fırınlar tarafından üretiliyor. Üretilen ekmeğin yaklaşık 6 milyonu tüketilmeden zayi oluyor.

90 milyon ekmek için 90/4= 22,5 milyon kg = 22.500 ton un kullanılıyor. Yıllık bazda hesaplarsak 22.500x365 = 8.212.500 ton un yapar. Tüketilmeden çöpe giden ekmekler de dahil.

Bu miktardaki un için 10 milyon ton civarında buğday yeterlidir. Bu durumda üretilen 19 milyon ton buğdayın 10 milyon tonu ekmek için kullanılıyor diyebiliriz. Kalan 9 milyon ton buğday da makarna, irmik gibi üretimlerde kullanılsın diyelim ki bu kalan miktar makarna ve irmik gibi üretimler için fazladır.

Hesapladığımız sonuç yapılan ithalatın ihtiyaç nedeniyle değil ancak fiyat düşürme nedeniyle yapılabilir.

Ayrıca esas olarak üzerinde durulması gereken nokta, 1986 yılından bu yana 30 yıldır buğday üretimi neden artmıyor ve hep 19 milyon ton civarında üretiliyor? Ekim için kullanılan toprak 2000 yılında 94 milyon dekar iken 2014 yılında 77 milyon dekara düşmüş. Bu düşüş neden? Asıl sorgulanması gereken noktalar bunlar. (4)

Tarımsal üretim içerisinde bulunanlar üretim masraflarının sürekli artmasından şikayetçi. Özellikle de mazot ve gübre fiyatlarından. Üretim için yapılan harcamalar satış fiyatlarıyla karşılaştırıldığında zaman zaman zarar gösteriyor. Bu nedenle de üreticiler üretimden vazgeçiyorlar. Ekilen topraklardaki azalma bunu gösteriyor.

Plansız ekimler, yanlış sulamalar, su kaynaklarının yanlış kullanımları veya sanayi üretimine yönlendirilmeleri, erezyon yurtdışı pazarların yanlış politikalar sonucu kaybedilmesi gibi olumsuzluklar da tarımsal üretimi etkileyen faktörler.

Kısaca söylemek gerekirse topraklarımız yeterlidir. Ne dışarıdan toprak kiralamaya ihtiyaç var ne de farklı yasalara. Kendi tohumumuzu bile üretemez duruma getiren siyasilerin bu işten elini çekmesi ve tarımsal üretim yapanları rahat bırakması, akaryakıt fiyatlarının dünya ölçeğine göre ayarlanması, tarımsal üretimin normale dönmesi için yeterlidir.

Topraklarımız eskiden olduğu gibi dünyanın tahıl ambarına dönmemize yeter. Eskiden olduğu gibi bize yetecek kadar et üretimini sağlayacak hayvancılığın tekrar eski haline dönmesi için de doğuda yaratılan iç savaşın bitirilerek yaylaların tekrar hayvancılığa açılmasının sağlanması yeterli olacaktır.
________________________

 
1.http://www.timeturk.com/tr/2013/02/07/turkiye-afrika-dan-toprak-aldi.html

2.http://www.tigem.gov.tr/Icerik.aspx?mid=1cd29f07-0ee7-4ad7-96fe-3aa6190f6b89

3.http://www.bik.gov.tr/turkiye-yurt-disinda-verimli-tarim-arazileri-kiralayacak/

4.http://www.zmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=23218&tipi=17&sube=0