Yolsuzluk operasyonu ile birlikte çok şey ortaya çıktığı gibi bekarlığın sultanlık olduğu gerçeği de bir kez daha kanıtlanmış oldu. Evliliğinin ‘Kutsal bir müessese’ olduğunu söyleyenleri uzun ve mutlu bir birliktelik yaşadıkları asla ayrılmayacakları düşünülen AKP- Cemaat arasındaki boşanma sürecine bir kez daha bakmaya davet ediyorum.

AKP ve Cemaat arasında yaşanan kavga yürekle değil hesapla yapılan birlikteliklerin kaçınılmaz bir sonucudur. Çıkarları için bir araya gelenler sonra çıkarları için birbirlerini yok etmekte tereddüt etmezler. Sadece herkes kendi zamanını bekler.

AKP ve Cemaat yerel yönetimlerde deneyimledikleri nişanlılık sürecinin ardından iyi anlaşacaklarına karar vererek genel seçimlerle evlilik kararı aldı. Aradaki yaş farkını ve deneyimi önemsemeyen AKP’nin gözü başkasını görmüyordu. Oysa iki tarafında başka hesapları vardı ve zamanını bekliyordu. Hükümet kadroları cemaat kadrolarıyla dolduruldu. Çünkü AKP’de bürokraside yer alacak yetişmiş kadrolar yoktu. Yeni alanlar açıldı. İktidar eşit olarak paylaşılmaya başlandı.

Cicim ayları dediğimiz aylar geçtikten sonra ‘kutsal müessese’ denilen evlilikte iktidar mücadelesi başlar. Ve bir taraf mutlaka kendisinin daha fazla sözünün geçmesini ister. İki taraf kendi alanlarını korumaya çalışırken diğerinin alanına girmeye ve orada da söz sahibi olmak istemeye başlar. Önce sessizce çaktırmadan adım adım yapılan bu alana girme zamanla teklifsizce yapılmaya başlanır. Bu yüzden ilk üç yıl önemlidir. Fakat bu ilk üç yılı atlatırsa sonra bir şey olmaz öğütleri asılsızdır. Çünkü iki tarafta bu sınırları zorlamaktan hiç vazgeçmez. Ve yine çünkü yukarıda da dediğim gibi her ilişki bir iktidar ilişkisidir. Ve herkes iktidar kendisinde olsun ister.

 Bu arada yavaş yavaş “ben yanlış yapmış olabilir miyim” diye düşünülmeye başlanır.

Aradan birkaç yıl daha geçer. İktidarın eşit olarak paylaşıldığının düşünüldüğü zamanlar artık sona ermiştir. Bir taraf kendini artık daha güçlü hissetmeye başlar. Tıpkı AKP’de olduğu gibi bir taraf en fazla kendi sözünün geçmesini istemeye başlar. Daha önce eşit ya da eşite yakın paylaşıIan iktidar rahatsız etmeye başlar.

Evlilik on yılı devirmiştir. Daha önceleri hoşa giden özellikler artık rahatsız etmeye başlar. Ve rahatsızlıkların sayısı ve rahatsızlık derecesi gittikçe artar. Diş macunun ortadan sıkılması, gazetelerin ortalıkta bırakılması, kirli çorapların sepete atılmaması, 15 dakikada hazırlanılmaması, kredi kartından yapılan alışveriş… Ya da dershanelerin kapatılması, onaylanmayan atamalar.

NE DUAMSIN NE DE BEDDUAM

Ve boşanma aşaması. Yukarıda saydığım duraklarda birbirlerine ve kendilerine bakmayıp ne yapıyoruz yahu biz demeyen çiftler yavaş yavaş birbirlerine diş bilemeye başlamıştır. İlişkinin artık son demleridir. Her durumdan bir kavga malzemesi çıkarılır ve kimse yenilgiyi de geri adım atmayı da kabul etmez.

Bir gün kendini güçlü hisseden taraf harekete geçer.

İşte bu aşama en tehlikeli aşamadır. Yıllardır birlikte sürdürülen hayatın kendisi olamadan sürdürülemeyeceğini düşünen taraf önce inkar sürecini yaşar, “mutlaka başkası var” değerlendirmeleri yapılır ve şüpheli bir araştırma süreci başlar. Bakınız AKP bir yandan cemaatle ilişkisini sonlandırmayı düşünürken diğer yandan Cemaatin CHP ile olan yakınlaşmasına saldırıyor. Tıpkı boşanma sırasında üçüncü tekil kişinin ortaya çıkmasıyla kavganın şekil değiştirmesi gibi.

Ve intikam… Yılların biriktirdiği suskunluğu bitirmenin artık vakti gelmiştir. İki tarafta eteğindeki bütün taşları döker.

Karşılıklı beddualar edilir, küfürleşmeler, hesaplar yapılır. Ortada bir de mal mülk varsa paylaşımı sırasında kıyametler kopar. İki tarafta yaptığı her şeyi fedakarlık büyük bedel olarak görür. Ve geçen yılların bedelini karşı taraftan sormaya kalkar.

İki tarafında olabildiğince çirkinleştiği, birbirini yerin dibine sokmaya çalıştığı anlara gelinmiştir. Yıllar boyu aynı yastığa baş koyanlar, aynı hayatı paylaşanlar bir birlerine ateş edecek kıvamda konuşmaya başlarlar. Ve şarkıda belirtildiği birbirleri için artık bir ölü olurlar.

Bakınız bunca yıldır bu yolları beraber yürüyen AKP ve Gülen cemaatinde bir taraf “hırsız” diyor diğer taraf “din istismarcısı”. Hırsızlıksa birlikte yapıldı istismarsa ortak örgütlendi. Yıllar boyu Allahın adını dilinden düşürmeyip, Allah rızası için bir gün bile halkı düşünmeyenler şimdi Allahın adıyla birbirlerine beddua ediyorlar.

BEKARLARA GÖRE…

Bu ilişki biçimi biz bekarlar yani halk için anlaşılır, kabul edilebilir bir şey değildir. Bu tip evlilikler bize ters olduğu gibi bu tip boşanmalar da bize hem kolay gelir hem de bu tip ‘aile’ arası ilişkilere karışmak midemizi de bulandırdığından dahil olmayız. Ve evelallah günü geldiğinde birlikte yapılan yolsuzlukların, haksızlıkların hesabını da sormasını da biliriz.

Örneğin Roboski’de 50 lira için kaçakçı diye bombalarla öldürülen 34 köylünün yakınları “kaçakçı kim?” diye soruyor. Daha da sorulacak çok soru ve hesap var. Bekarlar konuşmaya başladığı zaman şimdi şiddetli geçimsizlik yaşayıp boşanma aşamasına gelen çift yeniden bir araya gelebilir ama bu evlilik bundan sonra dikiş tutmaz. Kesin bilgi.

Ez cümle Bekarlık sultanlıktır…