Strasbourg
Jean-Paul Costa...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 5 yıllık Başkanı...
1 Kasım’da emekli oldu.
Strasbourg’da “L’alsace â Table” restorandaki buluşmamıza kravatsız geldi.
Sohbetten önce bir kravat hikâyesi anlattı:
Fransa eski Cumhurbaşkanı Chirac’la buluşacağı gün, öğle yemeğinde kravatına makarna sosu dökmüş. Panik halinde alışverişe çıkıp yeni bir kravat almış kendine... O görüşmesi iyi geçince de bunu kravatın uğuruna bağlayıp sonraki önemli görüşmelerinde hep o kravatı takmış.
“Cumhurbaşkanınız Gül’le görüşmemde de o kravatı takmıştım” dedi.
O görüşmede yaşanan “koltuk krizi”ni de anlattı:
Gül’ü 2 bakanla 3’lü koltukta sıkışık halde oturttuğu için bir Türk gazetesinde topa tutulmuştu.
“Bir de ikili koltuğum vardı; ona buyur etmek ayıp olur diye düşünmüştüm” dedi gülümseyerek...

Costa Odyssee’ye Başkan oluyor
Buluşmanın asıl nedeni, Costa’ya yapılan bir iş teklifiydi.
Kurduğu dernekle, “Avrupa’nın en eski sinema salonu” olarak ünlenen Strasbourg’daki Odyssee’yi 1992’den beri işleten ve bir çokkültürlülük merkezi haline getiren Faruk Günaltay, yemekte Costa’ya dernek başkanlığını teklif etti.
Yıllar önce kârlı değil diye kaderine terk edilen bu harikulade salon, Günaltay’ın ellerinde cazibe merkezine dönüşünce bu yıl bir sinema zinciri ile dağıtım şirketinin iştahını kabarttı.
Sözleşme yenileme sürecinde, basında çıkan ırkçı kokulu haberlere rağmen Strasbourg Belediyesi Günaltay’dan yana ağırlık koyunca yönetim değişmedi.
20 yıldır Türk Sinema Günleri’ne de evsahipliği yapan ve her görüşten filmi cesaretle sunan Odyssee, belki de artık, sadık izleyicisi Costa’nın yöneticiliği altında faaliyet gösterecek. 

Rekor başvuru
Fransız hukukçu teklife teşekkür edip “Biraz düşünmeme izin verin” dedikten sonra, Türkiye’yi sordu.
Genelde Avrupa’da sofrada Türkiye’den bir gazeteci varsa, konu otomatikman Silivri’ye geliyor.
Hükümet’in “Hapiste hiç gazeteci yok” söylemine kimse inanmıyor. Kimse içerdekilerin “terörist” olduğunu düşünmüyor.
AİHM’ye Türkiye’den yapılan şikâyetler, geçen yıl 6 bin iken bu yıl 9 bine çıktı.
Özellikle uzun tutukluluk süreleri, ifade ve basın özgürlüğü konusunda Strasbourg’a şikâyet yağıyor.
Costa, “İhlalde Rusya’nın ardından 2. sıradasınız” dedi.
Avrupa, Ankara’nın hukuksuzluğuna çare arıyor.
Ekim 2012’de yürürlüğe girecek Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı, umut bağlanan önlemlerden biri...
Avrupa Konseyi de Silivri’ye bir heyet gönderdi. Tutuklu gazetecilerle görüşüp bir rapor hazırladı. Bir ay önce de bu rapor doğrultusunda Başbakan’la görüştüler.
Türkiye’yi yakından izleyen bir İtalyan milletvekili, yargının işlerliğini artırmak ve ifade özgürlüğünü sağlamlaştırmak amacıyla yılbaşından sonra üst düzey yargı mensupları, hâkimler ve savcılara yönelik bir çalışma başlatılacağını söyledi.

Neyin başlangıcı?
Costa, bugüne dek Türkiye’den Kıbrıs, Kürt sorunu vs. ağırlıklı şikâyetler gelirken son dönemde basın ve ifade özgürlüğü ihlallerinin çoğalmasını üzüntü ve endişe verici buluyor.
Türkiye ile ilgili AİHM’yi bağlayacak bir yorum yapmaktan kaçınıyor, ama şu genel ilkeyi vurguluyor:
“Bütün otoriter rejimler, ifade özgürlüğünü kısıtlayarak işe başlar.”
Yeterince açık değil mi?