Giderayak göstericilere “Üç beş çapulcu” demişti lakin Afrika dönüşü çokta kötü konuşmamıştı! Yaptığı konuşma ile başta Bakü olmak üzere Beyrut’a, Kahire’ye, Üsküp’e, Şam’a, Gazze’ye, Ramallah’a, Mekke ve Medine’ye selam göndermişti ki bir selamı Taksim’e göndermemişti! Ama ziyanı da yoktu! Zaten Taksimdekilerin de biber gazı ve tazyikli su yemekten selam alıp verecek halleri kalmamıştı!

Eminiz ki Başbakan Erdoğan’ın o gece gönderdiği selamlar adı geçen ülke liderlerini de bir hayli heyecanlandırmıştı! Kim bilir belki de o gün, başta Azerbaycan Devlet Başkanı olmak üzere tüm diğer ülke liderleri hep bir ağızdan aynı anda “Vealeyküm selam” demişlerdi!

Sahiden de barış ve dostluk kokan bir konuşmaydı o konuşma! Kaldı ki “Ayyaş, tinerci, terörist” benzetmelerinden de biliyorduk kendisini! Bir zamanlar nasıl da dostane bir şekilde “Beğenmeyen bu ülkeyi terk edip gitsin” demişti!

Doğrusu bu ya Başbakan Erdoğan da kendisini bekleyen kalabalığı utandırmamış, çapulcuların yanına “Vandal”ı da ekleyerek dostluk ve kardeşlik mesajlarını “Çapulcuları destekleyenler de çapulcudur” diyerek bir adım daha ileri götürmüştü!

Oysa Başbakan Erdoğan’ın asıl dostluk ve barış mesajları Ankara’ya saklanmıştı! Kaldı ki Melih Gökçek sayesinde Ankara çoktan barış ve hoşgörü başkenti olmuştu! Zira kendinden Cemevi arsası isteyenleri gayet hoşgörülü bir şekilde “Ankara sınırları içerisinde Cemevi yerimiz yok” diyerek geri çevirmişti!

Afrika seferi sonrası Başbakan Erdoğan’ın Ankara’ya dönüşü ile bir ilk daha yaşanıyor, siyaset literatürüne zorunlu askerlik, zorunlu din dersinden sonra Belediye çalışanlarına zorunlu Başbakan karşılama uygulaması da ekleniyordu! Kaldı ki karşılamaya gelenlere para dağıtılacağı söylentileri de ayyuka çıkmıştı! Rivayet o dur ki korna çalana 20, zurna çalana 30, ıslık çalana 40, flüt çalana 50 Türk lirası verilecekti! Ben bir şey çalamam arkadaş sadece dikilsem olur mu diyenler ise yüz kâğıdı götürecekti! Tabi bunlar sadece söylentilerdi! Karşılamaya gidenlerin cennete gideceği haberleri ise CHP ve TKP’nin işiydi!

O gün Ankara’da AKP’ye gönül veren halk “Ankara’nın bağları da büklüm büklüm yolları” isimli türküyle havaalanı yollarına düşmüştü! Her ne kadar betonlaşmadan, alt ve üst geçitlerden, şehrin ortasından geçen otobanlardan Ankara’da her hangi bir bağ kalmamışsa da “Süt içtim dilim yandı döküldü kilim yandı” örneğinde olduğu gibi kafiye seven halk bu türküyle coşar olmuştu!

Gezi parkında olaylar başlar başlamaz başta İç İşleri Bakanı olmak üzere, Valiler, İl Emniyet Müdürleri ve polis amirleri ağız birliği etmişçesine yapılan gösteri ve yürüyüşlerin yasal olmadığını ileri sürerek müdahalede bulunacaklarını söylemişlerdi! Oysa Başbakanın Tunus seferi sonrası yurda dönüşünde yaşananlar tam da yukarıdaki beyefendilerin söylediklerine iyi birer örnekti! Lakin Başbakan Erdoğan Esenboğa havaalanından Ankara merkeze kadar neredeyse her otobüs durağında bir konuşma yapmıştı! Oysa hiç kimse bunun yasal olmadığına dair her hangi bir uyarıda bulunmamıştı!

Gelelim asıl mevzuya! Her ne hikmetse hala tüm bu yaşananlardan sonra bile Başbakan Erdoğan’dan hoş görü, dostluk ve sözüm ona aklıselim bir konuşma yapmasını bekleyenler var! Oysa böylesi bir beklenti içerisinde olanlar ile geçmişte yetmez ama evet diyenler arasında hiçbir fark bulunmamakta! Zira grup toplantısında kendisinin de söylediği gibi “Kusura bakmayın ama bu Tayyip Erdoğan değişmez”.

Dikkat edin son konuşmalarına sürekli bir tehdit unsuru var! Mitinglerinde “Yol ver gidelim Taksim’i ezelim” diye slogan atanlara müdahale etmiyor bile! Sabır diyor, biz sabırla buralara geldik diyor! Ama çelişkiyi de beraberinde yaşıyor! Zira bir başka konuşmasında da “Biz buralara seçimle geldik” demişt!

Sanatçıları yuhalatıyor bir başka konuşmasında! Sonra da Taksim’e opera binası yapacağını söylüyor! Oysa Sanatçıyı yuhalatıp, Taksim’e binlerce polisle giren birisi operayı da güvenlik güçlerine söyletecek demektir! Tabi ki Şef Muammer Güler eşliğinde!

Bugün yaşananlar eşliğinde Başbakan Erdoğan’ın duruşuna ve tavrına çokta fazla şaşırmamak gerekir! Zira o hep aynıydı! Yoksa Başbakan Erdoğan değil miydi seçim meydanlarında “Biliyoruz ki Sayın Kılıçdaroğlu Alevilik kültürüyle yetişmiş bir insandır. Alevidir” demek suretiyle meydanlarda toplanan AKP seçmenlerine Alevileri yuhalatan! Beğenelim beğenmeyelim siz bugüne kadar her hangi bir siyasi liderin ağzından “Şu lider Sünni kültürüyle yetişmiş bir insandır. Sünni’dir” diye bir cümle duydunuz mu? Oysa o gün Alevileri yuhalatmasaydık belki de bugün sanatçıları da yuhalatmayacaktık! Bu yüzden hiçbir şey için geç değildir! Yeter ki gelecek güzel günlerin elimizde olduğuna inanalım. Yeter ki halkları, sanatçıları yuhalatmayalım. Yoksa sıranın kimde olduğu bilinmez!