Yalnızca insan mıdır bize birşeyler fısıldayan? Hayvanlar, doğa, evren.. Ve bunlar içerisinde kendimizi yakın hissettiğimiz pek çok detay.. Bazen hayvanların karakteristik özelliklerini kendimiz ile benzeştirirken; bazen de çiçeklerin renginin, kokusunun, büyüme evrelerinin yaşamımız ile ortak bir noktada birleştiğini düşünürüz..

Ağaç motifi birbiriyle ilişkisizmiş gibi görünen birçok toplumun ortak paydasıdır. Fransa'da meşe, Almanya'da ıhlamur, İskandinavya'da dişbudak, Lübnan'da sedir, Hindistan'da banyan, Sibirya'da kayın, Türk kültüründe ise evrenin üç katını birleştiren servi ağacının özel ve yaşama-ölüme dair bir yeri vardır.

İslam kültüründe servi ağacının iyi şans ve koruma getirdiğine inanılır. Diğer yandan bu ağaç, Osmanlı kültüründe, hayat ağacı olarak adlandırılır. Bunun en önemli sebebi, ağaç köklerinin toprağın altından gelmesi, gövdesinin yer yüzünde olması ve yapraklarının göğe uzanmasıdır ki bu üçleme, doğum, yaşam ve cennete ulaşma arzusunu çağrıştırır. Ağacın yapraklarının her daim yeşil olması ise ölümsüzlüğü simgeler. Hayat Ağacı, insanlık tarihinin çeşitli dönemlerinde en fazla kullanılan simgesel temalardan biri olmuştur. Örneğin, Sümerler döneminde Ur şehrinin kralı Nanu’nun ay tanrıçası Sin’in karşısında tapınma sahnesi ile Tanrı Shamash’a tapınma görüntüsünde ve Roma dönemi Anadolu mezar taşlarında hayat ağacı motifinin tasvir edildiği gözlenmektedir.



Selçuklu Hayat Ağacı motiflerinde hayat ağacı göğün katlarını simgeleyecek biçimde yedi ya da dokuz yapraklı olarak resmedilmiştir. Osmanlı kültüründe minareye benzer biçimiyle servi hayat ağacıdır ve dallarına konmuş kuşlar hayatın içindeki canları yani insanı simgeler. Büyümek için güneşe ihtiyaç duyduklarından sürekli gökyüzüne doğru yükselişleri hayat ağaçlarına mistik bir anlam yüklenmesine de neden olmuştur.

Servi ağacının hayat ağacı ile özdeşleşmesi, mezarlık ve kutsal alanlara dikilme geleneği onun doğaüstü güçleri olduğuna ve odununun kesif kokulu asal yağlarının kötülükleri hatta ölünün kendi kokusunu bile ortamdan uzak tuttuğu ve böylece öteki dünyaya daha güvenli bir geçişi mümkün kıldığı inancıdır. Mısırlıların mumyalarını korumak, bozulmasını engellemek için servi odunu kullanmalarının nedeni bu inanç ile ilgili olmalıdır. Eski Yunan ve Roma'da yeraltı tanrısı Pluton'un simgesi olan servi cehennem ilahları ile ilişkilendirilmiştir. Roma cenaze törenlerinde, yaşam-ölüm arasındaki ilişkinin bir işareti olarak, ceset katafalkta durur ve yas tutanlar tarafından ebedi istirahatgahına doğru taşınırken servi dallarıyla süslenmesi de aynı geleneğin uzantısıdır.

İzninizle kapanışı Nazım'a bırakıyorum..

ÜÇ SELVİ


Kapımın önünde üç selvi vardı.
Üç selvi.
Selviler rüzgarda sallanırlardı.
Üç selvi.
Kökleri yerde, başları yıldızlarda
üç selvi.
Selviler sallanırlardı rüzgarda.
Üç selvi.
Bir gece düşman bastı evi.
Üç selvi.
Yatağımda öldürüldüm ben.
Üç selvi.
Kesildi selviler köklerinden.
Üç selvi.
Artık ne kökleri yerde, başları yıldızlarda
üç selvi.
Selviler sallanmıyorlar rüzgarda.
Üç selvi.
Mermer bir ocakta parçalanmış yatıyor
üç selvi.
Kanlı bir baltayı aydınlatıyor
üç selvi.