CHP'nin 36. Olağan Kurultayı'na dair 'Gelecek için' başlığıyla ortak çağrı yapan CHP Milletvekilleri Selin Sayek Böke ve İlhan Cihaner, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı seçimi hakkında açıklamalarda bulundular. Medyascope TV'de Gökçe Çiçek Kösedağı ve Burak Tatari'nin konuğu olan Selin Sayek Böke ve İlhan Cihaner, 2019'da CHP'nin cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi konusundaki sorulara yanıt verdiler. Cihaner, cumhurbaşkanı adayı ile ilgili soruya "Evrensel sol değerlerle halkçı, kamucu, sol ve halkçı çizgiyi savunan, bu profilde biri olmalıdır. Bu Türkiye'deki seçmen aritmetiği ile yapılan hesaplarla da çelişmiyor. Çünkü şu anda tam tersine tamamını yakalıyor. Biz yüzde 1, yüzde 99 olarak kutuplaştırıp referandum sonuçları üzerinden ele alan var, AKP ile MHP'nin matematik toplamından ele alanlar var. Bunların tamamının aslında illüzyon olduğunu, gerçek ilişkileri gizlemek için oluşturulmuş argümanlar olduğunu düşünüyoruz. Biz bunu daha çok ezen-ezilen, sömüren-sömürülen, sınıf ilişkileri üzerinden okunması gerektiğini düşünüyoruz. Bunu yakalayacak bir profil olmalı. Bu anlamda 'Türkiye toplumunun tamamı sağcıdır, muhafazakardır. CHP der sağcı bir aday göstermelidir' gibi yaklaşımları cehenneme giden yola çok sağlam taşlar döşemek olarak görüyoruz. Bu profili de reddediyoruz. Bu bakış açısı da önümüzdeki günlerde daha kristalzie olur" diye yanıt verdi. BÖKE: MESELE DEĞERLER ETRAFINDA BULUŞMAK Selin Sayek Böke ise "Türkiye'nin yeniden birlikte yaşama kültürü ile büyüyeceği bir ortak gelecek hayalinde buluşacağı değerler üzerinden tartışılması gerektiğini düşünüyoruz. Bugün 'Türkiye muhafazakar, aritemtiği bunun üzerinden okuyun' diyen anlayış, sağın bize dayattığı bir anlayış. Oysa ki biz kiminle konuşsak şunu çok net görüyoruz; bugün bize dayatılan düzen bir sömürü düzeni. Emeği güvencesiz kılan bir düzen. Eğitimden bilimi çıkartan, dolayısıyla da çocuklarımızın yarınlarını elinden çalan ve yüzde 99'u endişelendiren bir düzen. Yüzde 99'un endişelendiği bir Türkiye değil de, yüzde 99'un ortaklaştığı bir Türkiye hangi değerler etrafında olur diye baktığımızda, bunun içine eşitlik, özgürlük, adalet, demokrasi, laiklik ve barış giriyor. Bu değerler zaten evrensel sol değerlerdir. Bunları tanımıyla değil, içeriği ile tartıştığımızda zaten Türkiye'yi kucaklayacak olanın bu olduğu çok açık ortaya çıkıyor. O zaman, 'kim olmalı' sorusu sorulduğunda, aslında kimin olmaması gerektiği çok açık. Bugün yaşadığımız yıkımı ortaya çıkartan sürece ortak olanlar burada olamazlar. Türkiye'yi yeniden eşitlik düzenine taşıyacak, özgürlük düzenine taşıyacak, olmayan bir eşitliği ortaya çıkartacak demokrasiyi yaşatacak, Gezi'de ağaçlara sarılan çocuklara sahip çıkan siyasetçilerle olur bu. 'Hayır' iddiasını cesaretle ortaya koyanlarla, Adalet Yürüyüşüne katılan milyonlarla olur bu. Şunu ısrarla söylüyoruz; eşitlik, özgürlük, adalet, demokrasi, barış, laiklik diyen herkes esasında bu mücadelenin ortağıdır. Ve bu mücadeleyi temsil edecek olan kimse, bunların yıkımına ortak olmamış olan ve bunları inşa edebilecek cesarette olan biri olması gerekiyor. Mesle bu değerler etrafında buluşmaktan geçiyor."