Ertuğrul Mavioğlu, Banu Güven, Nedim Şener, Ahmet Şık, Ece Temelkuran…

Kimini gazeteciliğe başlarken örnek aldık.
Kimi ile omuz omuza haber peşinde koştuk.
Kimini ise her gün “Acaba bugün ne yazmış” diye takip ettik.

Bu isimlerin ortak noktaları “Çalışan Gazeteciler Günü”nde hepsinin “çalışamamaları”, hatta bazılarının özgürlüklerinden de mahrum kalması.

Onlar gözle görülenler, isimleri kamuoyunda bilinenler, işsiz kaldıklarında haber değeri taşıyanlar, haksızlığa uğradıklarında arkalarında gür ses bulanlar. Peki ya diğerleri?

Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in son açıklamasına göre 8 gazeteci tutuklu. Tabi bu sayı hükümet tarafından “düşünceleri nedeniyle” tutuklu olduğu kabul edilen rakam. Haklarındaki iddialar “terörle ilişkilendirilmiş” olanlar eklendiğindeyse 100’e yaklaşıyor tutuklu gazetecilerin sayısı. İşsiz kalanların sayısı bilinmiyor tabi ki.

Bugün içinde bulunduğumuz dönem, Blake Edwards’ın 1966 yapımı filmi “Savaşta ne yaptın, Baba?”yı hatırlatıyor insana. Zira bir İtalyan kasabasının müttefik güçler tarafından teslim alınmasını anlatan filmin ismi – içeriği farklı da olsa – zor dönemlerde, keskin dönemeçlerde insanların nasıl davrandıklarına yönelik bir ifade olmuş durumda.

“Çalışan gazeteciler günü”nde “işi olan” gazeteciler olarak yarın bu soruya nasıl yanıt vereceğiz bilinmez ama en azından bugün özellikle de ana akım medyada çalışan gazeteciler olarak payımıza düşen utanmak.

Çalıştığımız için değil, sessiz kaldığımız için…


Demokrat Haber’in notu: Yazarımızın yazısında bahsettiği “bugün özellikle de ana akım medyada çalışan gazeteciler olarak payımıza düşen utanmak” sözü meclisten dışarıdır. Yazarımız, diğer tüm Demokrat Haber yazar, editör, çevirmen ve muhabirleri gibi gönüllü olarak bu bağımsız, alternatif, katılımcı medya deneyiminin gönüllülerindendir. Çalıştığı kurum ise farklıdır :)