Suruç'a gelen yüzlerce Kobanili, geri dönmek için Murşitpınar Sınır Kapısı'nda toplandı. Kobanilileri 10 saat sınır kapısında bekleten askerler, kimlik ve pasaport kontrolü ile çanta araması yaptıktan sonra yüzlerce kişinin Kobani'ye dönüşüne izin verdi.

DİHA’nın haberine göre, Murşitpınar Sınır Kapısı'nın Suruç tarafında biriken yüzlerce Kobanilinin dönüşü 10 saat boyunca askerler tarafından engellendi. Askerler, başta kimlik ve pasaportu olan Kobanililerin geçişine çantaları arandıktan sonra izin verirken, daha sonra yüzlerce kişinin Kobani'ye dönüşüne izin verildi.

Suruç girişinde araçlarına el konulduğunu kaydeden Kobanililer, ilçeden sınır kapısına kadar yürüdüklerini ifade etti. Geldiklerine bin pişman olduklarını ifade eden Rojavalılar, bir an önce kendi topraklarına dönmek istediklerini söyledi.

Türkiye tarafında hakaretlere uğradıklarını, küçümsendiklerini ve ötekileştirildiklerinden muzdarip olan Rojavalılar, "Türkiye ile DAİŞ(IŞİD) arasında bir fark yok. O halde kendi topraklarımızda ölelim, bu halden daha iyidir" diyor. Sınır kapısındaki toplanan kalabalık, ara ara kapıyı zorlayarak geçmeye çalıştı.

'GELDİK, GÖRDÜK, GİDİYORUZ’             

Muslumê Cîbnê (27) isimli bir Kobanili, "neden geldiği ve neden dönmek istediği" sorusuna, "Biz kaçmadık. DAİŞ'in Şengal'de kadınlara yaptıkları insanlık dışı vahşetini görünce önlem olsun diye kadınlarımızı, çocuklarımızı ve yaşlılarımızı buraya getirdik. Şimdi de dönmek istiyoruz, ancak Türk devleti gelişlerimizi sorgusuz sualsiz serbest bırakırken, şimdi geri dönme isteğimizi reddediyor. Burada çocuklarımıza bir süt dahi vermediler. Aç susuz günlerdir sürünüyoruz. Biz kendi gözümüzle gördük, Türk devletinin DAİŞ'e yardım ettiğini, şimdi gözlerimizle gördük ve dönüyoruz. Bizi engelleyeceklerine DAİŞ'i engellesinler ya!" diye cevapladı.

'BİR BARDAK SU VERMEDİLER'

Üç gündür Türkiye'ye geldiğini ve şimdi de savaşmak için döneceğini vurgulayan Suleyman Girik (57) ise, şunları dile getirdi:

"Türkiye bizi dilenci yerine koyuyor. El açıp yalvarmamızı istiyor. Ben bu rezilliği çekeceğime gider kendi topraklarım için ölürüm. Bize burada bir su dahi vermediler. Bir bardak su nedir. Onu bile görmedim. Neden buralardayım, niye sürünüyorum diye kendi kendime soruyorum. Geliş amacım zaten çocuklarımı bırakıp dönmekti ama şimdi dönüşüşümüz gelişimiz kadar kolay olmadığını görüyorum."