Cumhurbaşkanı yine şaşırttı; “Türkiye'den kalkmışlardır teröriste ödül vermişlerdir. Teröristleri romanlarına yansıtanları ödüle layık görüyorlar”. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ise bir çırpıda düzeltti ve 'ödül vermişlerdir' ifadesini genele yayarak 'ödüle aday gösterdikleri' şekline çevirdi. Peki, Türkiye’den hangi iki ismin ödüle aday gösterilmiş olduğundan bahsediliyor? Önerilen fakat aday gösterilmeyen bu isimler hapisteki (tam 772 gündür tutuklu) Osman Kavala ile (artık bir yargılama süreci veya kesinleşen hüküm olmadığı halde Cumhurbaşkanının özel emriyle tutukluluğu devam ettirilen) Selahattin Demirtaş'tan başkası değil.

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz ile birlikte Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanı bile Arabuluculuk Sınavını geçememiş. Tam bir “Aziz Nesin” hikâyesi. Sınav sorularının önceden yandaşlara verildiği belirtilirken, sınavdan 90 alanlar bile listede yer almıyor. Ekonomist Osman Altuğ ne demişti; “Türkiye'de üç kesim var; büyük götürenler, küçük götürenler ve hiç götüremeyenler.”

Erdoğan “Şu an itibariyle biz 110 bin Suriyeliye vatandaşlık verdik” açıklamasını yaptı. Tabii buna 3 sene sonra satmak üzere 250 bin dolarlık bir gayrimenkul alımı karşılığında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kazananlar dâhil değil. Ermeni ve Musevi kökenli vatandaşlarımızı çeşitli vesileler ile korkutup kaçırdıktan sonra, artık bir mozaik hüviyetimiz kalmamıştı. Fakat çok yakın zamanda sayısı milyonu bulan bir Orta Doğu kökenli yeni azınlığımız peyda olmuş olacak

New York merkezli uluslararası gazetecilik örgütü 'Gazetecileri Koruma Komitesi' (CPJ), 2019 yılında dünya çapında en az 250 gazetecinin hapiste olduğunu duyururken, 1 Aralık itibarıyla en çok gazeteci hapseden ülke Çin olarak belirlendi. Çin'de 48 gazeteci hapiste bulunuyor. Çin'i ise geçen yılın birincisi Türkiye izledi. Rapora göre, geçen yıl Türkiye’de hapiste olan gazeteci sayısı 68 iken, bu yıl 47 gazeteci hapiste...

Alman Bertelsmann Vakfı’nın Avrupa Birliği (AB) ve OECD ülkeleri arasında hazırladığı Sosyal Adalet Endeksi’nde Türkiye 41 ülke arasında 40. oldu. Endekste Türkiye, yoksulluğun önlenmesi başlığında 31., adil eğitim fırsatları başlığında 41. ve sonuncu, istihdam piyasasına erişim başlığında 37., sosyal hayata dâhil olma ve ayrımcılığa uğramama başlığında 39., nesiller arası adalet başlığında 18. ve sağlık başlığında 36. sırada yer aldı.

ABD kökenli fon ve vatandaşların Borsa İstanbul’daki yatırımlarının tutarı Merkezi Kayıt Kuruluşu rakamlarına göre 70,4 milyar lira. Borsada en fazla hisse varlığı bulunan ikinci ülke ise 42,4 milyar TL ile Katar. Onu İngiltere ve BAE takip ediyor. Yeni halka arz edilen Aramco’nun piyasa değeri şu an BİST’in 10 katı. Tek bir şirket bütün bir menkul kıymetler borsamızın 10 katı, dile kolay. Günümüzde ekonomi ülkelerin ve dünya siyasetinin yönünü ve kaderini belirliyor. CNN’in yaptırdığı son kamuoyu araştırmasına göre, “Trump’ın görevini yapış tarzını beğeniyor musunuz?” sorusuna olumlu cevap verenler azınlıkta (%42) kaldığı, daha kalabalık bir kesim (%52) “Hayır, beğenmiyorum” cevabını verdiği halde, aynı kişiler ekonomik değerlendirmede yer değiştiriyor ve “Beğeniyorum” diyenlerin oranı %52’ye çıkıyor, beğenmediğini söyleyenler ise %40’a iniyor.

Resmi olarak 5 Aralık 1934 tarihi belirtilse de, ülkemizde kadınlara seçme seçilme hakkı 3 Nisan 1930'da verildi. İlk kadın yerel yöneticilerimiz 1930'da seçildi. Batı'nın ‘kültür merkezi’ sayılan Fransa’da kadınlara oy hakkının 29 Nisan 1945 tarihinde verildiğini hatırlatalım. Bu hak Finlandiya’da 1906’da, İsviçre’de ise 1971 yılında verilmişti. Dünya Ekonomik Forumu her yıl hazırladığı Küresel Toplumsal Cinsiyet Farkı Raporunda kadınlar ile erkekler arasındaki uçurumu eğitim, sağlık, siyaset ve iş hayatı başlıklarında basit bir ölçekle sunuyor. Eğer bir ülkede bu sayılan alanlarda kadınlar ile erkekler arasında hiçbir fark yoksa o ülke tam puan almış oluyor. Şu anda İzlanda, Norveç ve İsveç gibi ülkeler toplumsal cinsiyet rolleri bakımından tam puana en çok yaklaşan ülkeler. Türkiye ise maalesef 149 ülke içinde 130. sırada. Meclisimizin sadece %17’si kadınlardan oluşurken, TEPAV tarafından yapılan bir analize göre, ülkemizdeki eğitimli genç işsizlerin de %65’i kadın. Bir de güncel bir anketten bahsedelim. "Bir erkek ile kadının beraber yaşaması için dini nikâh şarttır" diyenler 2008'de gençlerde %74 iken şimdi %63'e düşmüş. 2008'de "kadın çalışmak için erkekten izin almalıdır" diyenler ise %55 iken, bu sene %41 olarak ölçülmüş. Bu da ülkemizde ataerkil toplum yapısının hızla zayıfladığının bir göstergesi olarak kabul edilebilir.