Türkiye'yi Ege ve Doğu Akdeniz'de gerilimi tırmandırmakla suçlayan Yunanistan, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile askeri işbirliğine hız vererek, bölgede yeni bir stratejik denge kurmaya çalışıyor.

Avrupa'nın nükleer gücü Fransa ile geçen ay kapsamlı bir savunma paktı imzalayan Yunanistan, bu hafta da ABD ile savunma iş birliği anlaşmasını güncelleyecek.

Böylece ABD'ye Girit'teki Suda Askeri Üssü'nün yanı sıra Dedeağaç gibi Yunanistan'daki farklı bölgelerdeki üslerde asker bulundurma ve yeni tesisler inşa etme konularında yeni kolaylıklar, imtiyazlar sağlanması öngörülüyor.

DW Türkçe'nin Değer Akal’ın sorularını yanıtlayan Profesör Dimitrios Triantaphyllou, "ABD, hem uluslararası topluma hem de Ankara'ya bölgedeki dengeleyici güç olarak 'buradayım' mesajı vermiş oluyor" değerlendirmesinde bulundu.

Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Çalışmaları Merkezi (CIES) Direktörü olan Triantaphyllou, bununla birlikte, ABD ile Yunanistan arasında derinleşen iş birliğinin büyük ölçüde NATO çerçevesinde hayata geçirilen planlar olduğunun altını çizdi.

Özellikle Dedeağaç limanının ABD açısından, artan Rusya tehdidine karşı Romanya ve Bulgaristan gibi ülkelere destek verme açısından önem taşıdığını kaydeden Triantaphyllou, Karadeniz'e ulaşma konusunda Montrö Sözleşmesi kaynaklı kısıtlamaların bu şekilde aşılabildiğine işaret etti.

ABD GÜVENLİK GARANTİSİ VERECEK Mİ?

ABD ile Yunanistan arasında artan askeri iş birliğinin önemli bir boyutunu NATO'nun Rusya tehdidine karşı attığı adımlar oluştursa da, bunların aynı zamanda Türkiye'ye karşı çeşitli mesajlar içerdiği de birçok uzman tarafından kabul ediliyor.

ABD ile Yunanistan arasında askeri işbirliğini daha da derinleştirecek olan protokol, perşembe günü Washington'da üçüncüsü yapılacak stratejik diyalog toplantısı sırasında Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken tarafından imzalanacak.

Burada en çok merak edilen konu, protokole eşlik edecek ve Blinken tarafından imzalanacak mektupta, ABD'nin Yunanistan'ın güvenliği için ne tür taahhütlerde bulunacağı.

Profesör Triantaphyllou, Atina-Washington hattında yürütülen müzakerelerde bunun önemli bir yer tuttuğunu, Fransa'nın sunduğu güvenlik garantisi kadar güçlü olmasa da ABD'nin mektupta kayda geçireceği taahhütlerin önem taşıyacağına dikkat çekti.

TÜRKİYE'DEN YUNANİSTAN'A TEPKİ

Atina, Türkiye'nin Ege ve Doğu Akdeniz'deki tehditlerini artırdığını, ABD ve Fransa ile stratejik işbirliğinin ise Yunanistan'ın savunma yetkinliğini güçlendirdiğini savunuyor.

Ankara ise Atina'ya, yeni bir silahlanma yarışı başlatarak bölgede gerilimi tırmandırma eleştirisi yöneltiyor.

Türkiye, özellikle, Fransa ile Yunanistan arasında imzalanan stratejik ortaklık anlaşmasının, taraflardan birinin saldırıya uğraması halinde diğerinin yardım etmesini düzenleyen maddesine tepkili.

Yunan siyasetçiler bu maddenin Türkiye'nin olası saldırısına karşı bir güvenlik garantisi niteliği taşıdığını savunuyor.

Ankara ise Yunanistan'ı Türkiye'yi izole etme ve yabancılaştırma politikası gütmek, NATO ittifakına zarar verecek Türkiye karşıtı ittifaklara girişmekle suçluyor, bunun yine Yunanistan için olumsuz sonuçları olacağını öne sürüyor.

ATİNA'NIN HAMLELERİNİN GERİSİNDE NE YATIYOR?

Profesör Triantapyllou, Fransa ile Yunanistan arasındaki ikili anlaşmadaki güvenlik garantisinin caydırıcı niteliğine vurgu yaparken, "Yunanistan bunun sağladığı caydırıcılık ile Türkiye kaynaklı gördüğü tehditlerin azaltılmasını hedefliyor" dedi.

CIES Direktörü Triantaphyllou, Türkiye'de Mavi Vatan doktrininin ilanının ardından Atina'da endişelerin çok ciddi olarak arttığını, 2020'de Erdoğan'ın "Kapıları açtık" diyerek Yunanistan'a göç akınını tetiklemesinin, geçen yaz Türk ve Yunan donanmalarının çatışmanın eşeğine gelmesinin, Atina'yı savunma alanında adımlar atmaya yönlendirdiğini söyledi.

Yunan uzman, Fransa ve ABD ile imzalanan anlaşmaların Yunanistan'ın elini güçlendireceğini, sorunları çözmek için Türkiye ile masaya oturulduğunda, Atina'nın daha özgüvenli hareket edebilmeyi amaçladığını kaydetti.

FRANSA, YUNANİSTAN'IN YANINDA ÇATIŞMAYA GİRER Mİ?

Yunanistan'ın Fransa ile imzaladığı savunma anlaşmasının ardından en çok tartışılan konulardan biri de, bu anlaşmayla birlikte bölgede sıcak bir çatışmanın yaşanması riskinin artıp artmadığı ve böyle bir durumda Fransa'nın nasıl hareket edeceği.

Yunanistan, uluslararası hukuk uyarınca Ege'de karasularını 12 mile genişletme hakkını sahip olduğunu savunuyor, Türkiye ise böyle bir adımı "casus belli" yani savaş nedeni olarak görüyor.

Fransa ile imzalanan anlaşmanın ardından elini güçlendiren Atina'nın önümüzdeki aylarda böyle bir adım atıp atmayacağı, Fransa'nın Yunanistan ile hareket edip etmeyeceği merak konusu olmaya devam ediyor.

"Hayır, Yunanistan'ın zaten şu aşamada böyle bir niyeti yok" diyen Profesör Triantaphyllou şunları aktardı:

"Yunanistan uluslararası hukuk uyarınca böyle bir hakkı olduğunu söylüyor ama tüm sorunlar gibi bunu da Türkiye ile müzakere etmek istediğini de vurguluyor. Ayrıca Fransa ile anlaşmada genel olarak egemenlikten söz ediliyor ama her iki tarafın egemenliğe saldırı olduğu konusunda mutabık olmaları gerekiyor. Ben zaten böyle bir durumda Fransa'nın müdahil olmaya niyetli olduğu görüşünde de değilim.”

"Anlaşmalar, NATO'yu devre dışı bırakmaz" Berlin merkezli Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) uzmanlarından Dr. İlke Toygür'e göre de, Fransa ile Yunanistan arasındaki anlaşma, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlarda NATO'yu devre dışı bırakacak bir sonuç doğurmaz.

Geçmişte olduğu gibi bundan sonra da Türk-Yunan gerilimlerinin düşürülmesinde, çözüm çabalarında NATO'nun önemli bir rol üstlenmeye devam etmesini beklediğini söyleyen Toygür, "Gerilimin tırmanması durumunda sadece ikili anlaşmaya dayanarak adım atılamayacağı, Türkiye ile çıkabilecek bir sorun durumunda, tansiyonu tırmandıran gelişmelerin NATO'ya taşınacağı, NATO'nun da bu sorunların barışçıl yollardan çözümlenmesi için elinden geleni yapmaya çalışacağı" görüşünü kaydetti.

YUNANİSTAN'IN ABD İÇİN ÖNEMİ GİDEREK ARTIYOR

Türkiye ile ilişkileri gerilimli süreçten geçen ABD'nin Yunanistan ile ilişkilerini stratejik alanlarda derinleştirmesi, Türkiye'ye silah ambargoları uygularken, Yunanistan'ın yeni modern silahlara kavuşması, ABD açısından NATO'nun güneydoğu kanadında Yunanistan'ın giderek dana önemli bir aktör haline geldiğini de gözler önüne seriyor.

CATS'ın yanısıra, İspanyol Elcano Kraliyet Enstitüsü'nün de uzmanlarından olan Dr. İlke Toygür, "Akdeniz'de Avrupa güvenlik ve savunmasının sınırları yeniden çiziliyor” tespitini aktarırken, ABD ile Fransa'nın adımlarının bölgede artık Yunanistan'ın "güvenilir ortak" olarak görüldüğünü gösterdiğini kaydetti.

"Bu konularda somut adımlar atılmasında ABD ile Avrupa'nın Türkiye ile yaşadıkları gerginliklerin etkili olduğu görüşündeyim. Türkiye'nin gelgitleri, özellikle de Rusya'dan S-400 alımı, Türkiye'nin Batı ittifakı için gerçekten de güvenilir bir ortak olup olmadığının sorgulanmasına yol açıyor" diyen Toygür, değerlendirmesini şöyle tamamladı:

"2018 yılından itibaren ABD Yunanistan ile yıllık stratejik diyalog toplantıları düzenliyor, askeri işbirliğinin geliştirilmesine dönük de adımlar atılmaya devam ediliyor. Geçmişte Yunanistan ile Türkiye arasında denge politikası izleyen ABD'nin son dönemde yönünü daha çok Yunanistan'a çevirdiğini düşünüyorum. Yunanistan'ın Akdeniz'de güvenilir ortak olduğuna dair kanaatin güçlendiğini görüyoruz."

ABD'Lİ EMEKLİ GENERAL: "YUNANİSTAN İLE TÜRKİYE KIYASLANAMAZ"

Gelişmeleri değerlendiren Amerika'nın eski Avrupa Kuvvetleri Komutanı emekli korgeneral Ben Hodges ise, gelişmelere aklı selim ve sakince bakılması, aşırı tepkilerden kaçınılması ve öncelikli olarak stratejik hedeflere odaklanılması gerektiğine işaret etti.

Avrupa Politika Analiz Merkezi'nin (CEPA), Stratejik Araştırmalar Bölümü Başkanlığını yürüten Hodges, NATO üyesi ülkelerin farklı iş birlikleri olabileceğini, savunma sanayilerini kalkındırmaya yönelik anlaşmalar yapabileceklerini, dönem dönem çıkar çatışması ve anlaşmazlıklar da yaşanabileceğine dikkat çekerken, "Ancak önemli olan liderlerin duygusal kararlardan kaçınmaları, stratejik hedefler odağını kaybetmemeleridir" dedi.

ABD'nin Yunanistan'daki hamlelerinin, Rusya ve Çin'in bölgede nüfuzunu artırma girişimleri ile ilintili olduğuna vurgu yapan Hodges, "ABD'nin Yunanistan'daki adımları, Türkiye'deki askeri mevcudiyeti ile kıyaslayamazsınız. Türkiye'de ciddi bir hava gücü mevcudiyeti var, İzmir'de üç yıldızlı bir Amerikan generali görev yapıyor, çok çok önemli bir radar istasyonumuz var… Daha pek çok kritik öneme haiz mevcudiyetimiz var" diye konuştu.

Bununla birlikte Türkiye ile ilişkilerin yanlış bir istikamette yol almasından ötürü endişeli olduğunu, Türk-Amerikan ilişkilerinde güven bunalımı yaşanmasında her iki tarafın hataları olduğunu söyleyen Hodges, "Ama Fransa'nın geçmişte yaptığı gibi NATO'dan ayrılmak, birilerine yaptırım uygulanıp uygulanmadığı, kimin kiminle askeri iş birliği, savunma anlaşması yapmış olduğundan çok daha ağır siyasi, diplomatik ve güvenlik sonuçları olacak bir hamle. Bu nedenle önemli olan verilen üst düzey siyasi mesajlardır ve ben Fransa, İngiltere, Almanya ve ABD'nin, Türkiye ile Yunanistan'ın müttefik olarak kalmaya ve bizlerin de müttefikleri olmaya devam etmelerini sağlamalarını umut ediyorum. Önemli olan bu” diye konuştu.

F-16'LAR GÜVEN ARTIRICI ÖNLEM OLABİLİR

Hem ABD hem Türkiye'nin ilişkilerin stratejik önemine değer vermeleri gerektiğine, sürekli birbirlerini suçlamak yerine ilişkilerin geliştirilmesine ve sarsılan güvenin yeniden inşasına odaklanmaları gerektiğine vurgu yapan Hodges, Türkiye'nin ABD'ye ilettiği F-16 taleplerine Washington'un takındığı yapıcı yaklaşımının çok olumlu bir adım olduğunu vurguladı.

Rusya'dan S-400 satın aldığı için F-35 savaş uçaklarını teslim edilmeyen Türkiye'nin, ABD'den 40 F-16 ve ayrıca 80 F-16 için de modernizasyon kiti tedariki için yaptığı başvurunun Ankara ile Washington hattında çok önemli bir "güven arttırıcı önlem" olabileceğine işaret eden Hodges, "Ayrıca ABD'nin yeni Ankara Büyükelçisi adayı Jeff Flake mükemmel bir devlet adamı ve onun aday gösterilmiş olunması çok olumlu, pozitif bir mesaj niteliği taşıyor" dedi.